Heist •Chanmin• ⚜️

~48

Uzun bir aradan sonra içimizi ısıtacak bir bölümle geldim. Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorum beni motive ediyor oy ve yorum lütfenn
•••

"Altta kalanın!" Jeongin'in bağırış ile Changbin koruma pozisyonuna geçerek Jisung'a sarıldı. "Canı çıksın oyunu başlıyooor!"

Herkes bir anda deli gibi sığındıkları yere geçip birbirlerine kar atarken bir yandan da ulaşıp birbirlerinin üstlerine zıplamaya çalışıyorlardı. Gülerek kucağımdaki Bae'nin açılmak üzere olan şapkasını geri taktım. Bebeğim ise bağırıp kar toplamakla meşguldü. Yanımızda oturan Jisung'la ve Hae'yle kar topu savaşı yapıyordu şu an.

Güldüm. Cidden... Arkamızda savaş vardı ama biz, ben Bae, Hae, Jisung, Changbin, kardan yapılmış duvarın arkasına yaşlanmış duruyorduk öyle. Kızımın arkadaki oyunu görmemesi için elimden geleni yaptım. Görse yani yani adım atlamaya başlayan o, koşarak kalabalığın içine karışırdı.

"Bence içinde kaldı." Jisung'u duymamla arkama bakmayı kesip ona döndüm. "Kabul et istiyorsun ve seviyorsun kar topu savaşını."

"Ben suikastçıyım. Savaş olan herşeyi severim."

Güldüğünde gülümsedim. Changbin'de gülerek Hae'nin şapkalı kafasına elini koymuştu. "Duyuyor musun babanı? Acaba siz ikiniz ne olacaksınız... Kim genleri bir garip."

Başımı salladım kabul ederek çünkü haklıydı. Olağandışı bir şekilde bazı yeteneklerimiz gelişiyordu ve bu bize ayrıcalıklar sağlıyordu. Felix'in ağır silahları benimse sessiz şeyleri kullanmam gibi. Tabi ki çocuklarımı asla o durumun içine sokmayacaktım ama ister istemez bazı yetenekleri gelişmiş olacaktı. Gülümseyerek eğildim ve şapkadan dolayı yüzü gözükmeyen oğluma baktım. Atkıdan dolayı yanakları tombiş görünüyordu ve bu aşırı tatlıydı. Dayanamayarak eldivenimi çıkardım ve yanağına dokundum. Hemen kardan gözünü çekip bana bakmıştı. Gözleri yine parıldayarak bana bakarken güldüm. Tatlı bademim benim.

"Biz bu ikiliye bakabiliriz. Chan'ı en son çapraz ateşe almışlardı. Sanırım buraya gelmeye çalışıyor ama o kadın dahil Jeongin başta olmak üzere izin vermiyorlar gibi."  Başımı kaldırıp aynı Jisung'un dediği gibi olan sahneye baktım. Sua terminator moduna girmiş aralıksız herkese kar topu atıyor ama en çokta Chan'da bu hakkını kullanıyordu. Biricik bende çok hakkı olan arkadaşım Chan'ın geçmişini hissetmiş gibi gavura vurur gibi vuruyordu. Jeongin zaten... Abisi kara düştüğü an yapacağı şeyleri tahmin bile edemiyorum. "Sen gitsene. Git kocanı kurtar."

Sona kadar herşey güzel giderken durdum ve yavaşça Jisung'a döndüm. "Ben parmağımda yüzük görmüyorum."

"Oooo şstt lan daha dün çatışmadan çıktık adam nereden gitsin yüzük seçsin. Seviyor seni evleneceksiniz işte." Durdu. Bir bana bir Changbin'e baktı. "Tabi isterseniz. Seviyorsanız evlenin abi."

"Evleniriz tabi." Bae'yi kucağımdan bırakıp Changbin'e verdim. O da kucağındaki Hae'yi Jisung'a vermişti. Yere oturmalarını istemediğimiz için bacaklarımızın üstünde geziyordu bebeklerim ve Jisung'a bae'yi veremezdim. Bu da bir gerçekti. Bae yıkıcı bir minikti. "Telif ederse neden olmasın." Ayağa kalktım ve çıkardığım eldivenimi geri takarak arkamı döndüm. "Gidiyorum."

"Çok bile bekledin."

Son kez birlikte takılan dörtlüye baktım ve yavaş adımlarla ilerledim. Herkes kendi canının derdine düşmüştü. Abimin olmamasına rağmen hemde. Minho hyunga sıcak havuzda bakmaktan vazgeçip buraya geldiği an herkes kaçardı muhtemelen. Ah evet. Artık herkes abimin ne tarz bir insan olduğunu biliyordu. Sevgilisi bile.

İyice yaklaştım ve yerden aldığım kar topunu abisine saldırı yapmak için hazırlanan Jeongin'e attım. Beklemediği için geriye gitmişti. Dram yapıp yere kendini bıraktığında Hyunjin tuttu onu. Endişelenmişti ama ben biliyordum ki Jeongin o endişelensin diye abartıyordu. "Kozları yeniden dağıtmanın vakti geldi!" Sua ile bakıştık. İkimizin yüzünde de kötücül bir gülümseme vardı. "The game has begun!"
.
.
.