Ölmedim...
Yemin ederim ki ölmedim sadece okul çok yorucu
Bölümü yazayım, dedim artık.
Önce bir hâlinizi sorayım tabii
Nasılsınız şekerli yarasalar?
İyi okumalar dilerim...
***
Üstümde asla olamayacak kadar büyük bir yorgunluk vardı. Her şey çok karmaşık ve ben bunların arasında kayboluyorum. Ne yapacağım, nereye gideceğim, doğrular neler ve asıl soru ben aslında kimim?Karşımda sorularıma yanıt bulmak için kıvranan eşim(?) vardı. Onları uzaktan izliyor, içten içe yalan olmasını diliyorum ama Voled'in yüz ifadesi zaten her şeyi açıklıyordu.
Ohinos bana bakarak konuştu. "Siz mi gitmek istersiniz yoksa ailenizi mi getireyim?" Bana 'siz' diye hitap etmesi bira, utanmama sebep olmuştu. Adam benden yaşça büyüktü ama sanki büyük olan benmişim gibi davranıyordu.
"Ben gitmek istiyorum..." ardından kısaca Voled'e baktım "yani biz" diye düzelttim cümlemi. Bu küçük düzeltme yüzünde bir sırıtışa sebep oldu. Ohiros başıyla onaylayıp işine döndü.
"Sıkılmadın mı?" Bana yönelik konuşan Voled'e çevirdim bakışlarımı. "Hayır" dedim kısaca. Ailemden başka kimse ikna edemezdi beni. Aslında ailemin her şeye yalan demesini bekliyordum.
Voled, yanıma adımlayınca daldığım düşüncelerimden sıyrıldım. "Gideceğiz şimdi ama bana söz vermeni istiyorum..." kuracağı cümle ilgimi çektiği için direkt gözlerine baktım. "Ailen gerçeği söylediğinde benimle geleceksin"
Sıkıntılı bir nefes çektim "Ya yalan söylüyorsan ya ailem bunun yalan olduğunu söylerse?" Sırıttı hafifçe "Sadece söz ver."
Başımı olumlu manada salladım ama sonra bunun yetersiz olacağını düşünüp "Söz veriyorum."Onayımı aldıktan sonra elini bana uzattı. Bir eline bir ona baktım. Gidiyoruz. Elini tuttum ve ona yaklaştım. Güven vermek istercesine sıktı elimi. Korkmamı istemiyordu. Bu hareketi hoşuma gitse de şuan aklımda ki tek şey ailemin vereceği yanıttı.
Ohiros'un açtığı bir boşluğa attı adımını, bende aynı şekil takip ettim onu. Saniyeler sonra kendimi evimin önünde buldum.
***
Kapının önüne gelmiştik. Çocukluğumun geçtiği bahçeye baktım. Tanrım n'olur dedikleri yalan olsun.Titreyen elimi zile uzattım. Bir adam arkamda olan ve giyinişi buraya aykırı olan Voled ise evi inceliyordu. Aslında tüm rahatlığı her şeyi belli ediyordu ama inanmak istemiyorum.
Dakikalar sonra hiddetle açıldı kapı. Annem dağılmış yüzü, ağlamaktan kızarmış gözleriyle şaşkınca bana ve arkamdaki Voled'e bakıyordu. Ardından beni kendisine çekip sarıldı. Kokumu çekiyor, yanağımı sıkı sıkı öpüyordu. Özlemle kavrulan kalbimi bende hissettim o an. İçime bir ateş düşmüştü sanki.
Annem benden ayrılınca hemen konuşmaya başladı "Neredeydin?" Daha yanıt vermeden bir sonraki soruya geçti. "Niye açılmıyor o telefon?" Annemin iki omzunu tutup rahatlamasını bekledim. Bu bir manaya 'iyiyim' demekti.
"Anneciğim içeri geçelim, sizinle konuşmak istediklerim var" tam içeri adımalayacak iken durdu, arkamdaki Voled'e baktı. "O kim, arkadaşın mı?" Omzumun arkasından Voled'e baktım. Derin bir nefes alıp yine anneme döndüm. "İçeri geçel-"
"Eşiyim, hanımefendi."
"Ne?"
Annemi omuzlarından iterek salona ilerlettim. Bu sırada arkamdan gelen Voled'e de ters bakışlar atmayı ihmal etmiyordum.
Annem aniden salonun ortasında durdu ve arkasını dönmeden "Senin adın Voled mi?" Diye sordu. Daha Voled veya ben onaylamadan "Bugünün geleceğini biliyordum..." düşünceli sesi, nefesimi sekteye uğrattı.
"Anne nereden bildin?" Ben soruyu sorana kadar annem çoktan koltuğa oturmuştu. "Helena ülkesinin kralını mı? Tabii ki biliyorum" Her bildiği bilgi midemde kramplar yaratıyordu adeta.
Arkamda kalan Voled'e döndüm. Dik dik anneme bakıyordu. Sert bakışlarını aratmayacak sesiyle "Eşimi neden kaçırdınız?" Dedi. Annem sıkıntılı bir nefes çekti.
"Mecburdum..." Voled'in sözünü kesmesine izin vermeden devam etti.
"Diana o dönem gücünü kaybetmişti. Karaca bilmiyorsun ama Diana senin asıl vatanın ve orası bu evrende değil. Senden hamile kaldığımda savaş vardı yine. Eşini sen doğduğunda öğrendim. Diana'yı bu kör çukura çeken Helena'dan biriydi ama normal biri değil, varisti. O zamanlar Voled daha 5-6 yaşlarındaydı. Baban bunu krala söylememiz gerektiğini ikide bir belirtiyordu. Ama seni daha o küçük halinle dışarı çıkaramazdım." Masada ki suya uzandı, bir yudumdan sonra eski yerine bıraktı. Voled ile hâlâ ayakta bekliyorduk.
"Sonra krala gittik. Bunu öğrendiğinde seni öldürmek istedi ama karısı karşı çıktı. Onun çocuğu olmuyordu ve senin gibi suçsuz birinin yanmasını istemedi. Bizi bu evrene yollamayı teklif etti. Başka seçeneğim yoktu." Sesi sonlara doğru ağlamaklı çıkmıştı. Bu gerçekler başımı döndürmeye başladı. Nasıl yani bu hayatım gerçek değil miydi?
Gözümün önü kararınca kendimi sıcak kollara bıraktım.
***
Feriha bunun yanında bir hiç WOQLZJQLJXOQJSOWOf umarım yanlış kelimem yoktur.
En önemli şey okurken umarım zevk alabilmişsinizdir
Arel kaçarrr🏃🏻♀️
![](https://img.wattpad.com/cover/374967423-288-k901568.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE | GAY
Historical Fiction"Eşimi buldum..." Ne diyordu bu adam? Bedenim korkudan titriyor, beynim adamın dediği cümleyi kavramaya çalışıyordu. Etraftaki herkes aniden eğilince refleks olarak geri gittim. "Seni bekliyordum omegam." [Düz yazı]