20.Bölüm: "Görünmeyen çatışma"

399 46 20
                                    

Keyifli okumalar!

☼︎

Gözlerimden düşen yaşları hızlıca silip salon kapısının hemen yanındaki duvara yaslandım. Nefes almaya çalışıyordum ama göğsüme oturan ağırlık buna izin vermiyordu. Kalbim bir kere daha kırılmıştı, hem de tam onarılamayacak şekilde. Demek her şey böyleydi… Babamın başka birini, başka bir çocuğu evlat edinmesi hiçbir zaman sorun olmazdı. Ama sorun, bunu benden saklamış olmalarıydı. Ben her şeyden habersiz bir şekilde bu eve geri dönerken, bu sırrı saklamaya devam etmişlerdi.

Kendi kendime mırıldandım, sesim öfkeyle titriyordu: “Beni neden istemiyorsunuz ki?”

Ayak sesleri duydum. Salonun içerisinden biri kapıya doğru geliyordu. Hemen toparlandım, nefesimi düzene sokmaya çalıştım ve yüzümde hiçbir şey olmamış gibi bir ifade takındım. Derin bir nefes alarak salona girdim. İçeriye girdiğimde Sena, Gencay, Erman ve Gökay’ın bana doğru baktıklarını fark ettim. Üçü'nün yüzünde şaşkınlık vardı. Sena’nın bakışlarında ise farklı bir şey vardı; hem merak hem de küçümseme.

“Sohbetinizi bölmek istemezdim ama aşağıya inip bir kahve alacağım,” dedim ve mutfağa doğru yürüdüm. Yüzümde yapmacık bir gülümseme vardı.

Sena, arkamdan usulca konuştu: “Bu kadar erken tanışmayı beklemiyordum doğrusu.”

Duraksadım. Gözlerim aniden karardı ama yine de arkamı dönmeden yürümeye devam ettim. Sessiz kalmayı seçtim çünkü buradan çıkacak bir tartışma için enerjim yoktu. Kahve makinesine ulaşınca ellerimin titrediğini fark ettim. Derin bir nefes alıp ellerimi tezgâha koyarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

Gencay yanımda belirdi. Hafifçe eğilip alçak bir sesle, “Bu durumun seni rahatsız ettiğini biliyorum ama o buraya ait. Babamın kararıydı, bizim de saygı duymamız gerekiyor,” dedi.

Ona döndüm, gözlerim öfkeyle kısılmıştı. “Sorun onun buraya ait olması değil Gencay. Sorun, benim her şeyden habersiz olmam. Babam bana hiçbir şey söylemedi. Siz de söylemediniz.”

Gencay’ın yüzündeki rahat tavır kayboldu. Hafifçe yutkundu, belli ki ne diyeceğini bilemiyordu. “Haklısın,” diye mırıldandı.

Ama bu yeterli değildi. “Haklı olduğumu bilmek bir şeyi değiştirmiyor. Ne kadar kırıldığımı, ne kadar değersiz hissettiğimi anlıyor musun? Bu evde benim yerim yok gibi hissediyorum,” dedim, sesim istemeden yükselmişti.

Gencay geri adım attı. “Bu doğru değil Çilay. Hepimizin bir yerimiz var bu evde. Babam… sadece...”

Sözlerini bitiremeden Sena’nın sesi mutfaktan içeri yankılandı:
“Sanırım burada istenmediğimi hissetmem gerek, değil mi?”

Başımı kaldırıp ona baktım. Kapının eşiğinde durmuş, kollarını göğsünde birleştirmişti. Yüzünde yapmacık bir tebessüm vardı. “Eğer burada olmam seni bu kadar rahatsız ediyorsa, bunu baştan konuşalım.”

Derin bir nefes alıp tüm gücümle sakin kalmaya çalıştım. “Bu seninle ilgili değil, Sena. Bu durumla nasıl başa çıkacağımı bilemiyorum. Bu kadar basit.”

Sena, kaşlarını kaldırdı ve yüzünde alaycı bir ifade belirdi. “Tabii ki. Seni anlamaya çalışacağım. Ama lütfen, bana düşmanca davranma. Buraya ait olduğumu kanıtlamaya ihtiyacım yok.”

Ona cevap vermedim. Çünkü biliyordum, ne dersem diyeyim, yanlış anlaşılacaktı. Sessizce kahvemi alıp odama çıkmak için mutfağı terk ettim.

Odamın kapısını arkamdan hızla kapattım. İçimdeki öfke ve hayal kırıklığı her yanımı sardı. Bu evde gerçekten bir yerim var mıydı? Babam bana hep "ailemizin bir parçasısın" derdi, ama hissettirdikleri bunun tam tersiydi.

KIRIK KALPLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin