"Al!" dedi Baybora ve kuşağından küçük sade kahverengi bir kutu çıkartarak; kardeşinin üstüne fırlattı. Ayça daha havada kutuyu kaptı ve açtı. İçinden boğa boynuzundan yapılma beyaz bir yüzük çıktı. Fakat bu yüzük olağan yüzüklerden değildi. Diğer yüzüklerden farklı olarak sadece başparmağına takılabilen bir şekle sahipti. Üzerinde "...Çünkü Allah hakkın ta kendisidir. Şüphesiz O ölüleri diriltir ve O her şeye hakkıyla kadir olandır..." ayeti yazılıydı. Okçuluk yüzüğü de denilen bu yüzüğün adı Zihgirdi. Yeryüzünde sadece kendilerine has olan bu okçu yüzüğü Osmanlı'da okçuların daha uzaklara ok atabilmelerini sağlayan unsurlardan biriydi. Yüzük genelde sağ elin başparmağına takılırdı. Parmak boğumunu yaralanmalardan koruyordu. Bu yüzden kemankeşler bu yüzüğü hiç parmaklarından çıkartmazlardı. Padişahlarda usta okçular oldukları için bu yüzükleri sürekli takarlardı. Babası gibi kemankeş üstadı herkesin parmağında bu yüzükleri görebilirdiniz fakat bazı kişiler tarafından süs olarak da kullanılabiliyordu. Bu Ayça'nın hoşuna gitmiyordu. Bu yüzükleri hak eden kişiler takmalıydı. Artık kendi de bu yüzüğü aldığına göre hak etmişti! Tutmayı başardığından beri ok atma eğitimleri alıyordu.
"Teşekkürler!" dedi Ayça sevinçle ve ağabeyine sarıldı. Zihgiri parmağına takınca cuk diye oturdu. Ne sıkıyordu ne de bol geliyordu ki olması gerekende buydu. Her zihgir sahibine özeldi, başkası takamazdı. "Parmak ölçümü nasıl aldın?" dedi merakla. Baybora suratını yalancıktan ekşitip yaka silkti. "Bir daha tövbe! Zavallı zihgir üstadı neler çekti neler. Sahibi çok inatçı yüzük bir türlü istediğim gibi olmuyor dedi." Gökhan ve Balaban kahkahalar atarken Tulpar Bey geldi. "Baba, sen de yay mı aldın bana?" dedi Ayça ümitlenerek. "Yay mı?" dedi Tulpar Bey gülümseyerek. Biraz düşünür gibi yaptıktan sonra hafifçe kızına doğru eğildi. "Odanda bir kutu var, içinde ne olduğunu tam hatırlayamadım, bakman lazım." Ayça babasına sıkıca sarılıp öptükten sonra koşarak odasına doğru yöneldi. "Annem ne aldı? Ok mu? Menzil oku değil mi!" diye bağırıyordu. Tulpar Bey kızının zekâsını seviyordu. Parçaları birleştirmesi çok zaman almıyordu, sadece ipin ucunu yakalaması yetiyordu, gerisi çorap söküğü gibi geliyordu.
Paşa genç şehzadeye dönüp doğrudan konuya girdi. "Saraya yeni padişaha biat etmek için gidiyormuş gibi görüneceğiz. Şehzadem siz de maiyetimden biri gibi benimle yolculuk edeceksiniz. Payitahta adamlarımı yolladım bile, şehzadenin ölmediği ve kendisine amcası tarafından suikast girişimi yapıldığına dair haberleri yayacaklar."
"Elbette yeniçerilerinde bunu duyması sağlanacak. Halk ve asker gerçeği öğrenip sizi görünce amcanıza karşı ayaklanacaklardır."
"Bana göre sorun ise amcamın sizin biat edeceğinize inanmayıp, önlem alacağı. Hatta sizi de öldürebilir."
"Babamın samimi olduğuna inanmayacaktır ama öldürmek? Açıkça cesaret edemez." dedi Balaban. "Babamın Anadolu'da nüfusu herkesçe malumdur. Konum olarak üstte olsa da Rumeli Beylerbeyi Sinan'ın gücü sadece göstermeliktir."
"Babamı sevmeme nedenlerinden biri de bu." dedi Baybora gülümseyerek. "Bu sebeple de işimi yolda halledecektir."
"Bekliyorsun yani?" dedi Balaban. Tulpar Bey başıyla onayladı. "Konvoyu ikiye ayıralım. Şehzade ve Baybora ormanlık alandan gitsinler. Yol biraz uzayacak ama en azından güvende olurlar."
"Hayır, ben senden ayrılmam baba!"
"Baybora!" Genç oğlan bir daha ağzını açmadı. Gökhan onu anlıyordu. Babasına bir şey olacağı endişesi ile kendi hayatını düşünemezdi. Aslında Tulpar Beyin, tehlikeli bir yolculuğa 13-14 yaşındaki bir genci neden getirdiğini de merak ediyordu. Hoş, kendisi de ondan çok büyük değildi. Fakat kendisi tahta çıkacak olan biriydi ve en basitinden bu işe yarıyordu. Ya bu oğlan? Savaş tecrübesi ne kadardı? Aldığı eğitim kaç yıllıktı ki ömrünün çoğunu talim ve savaşla geçirmiş askerlere karşı gelebilsin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sultanların Günlüğü- Ay ve Güneşin Saltanatı- (Kitap Oldu)
Historical FictionBir aile... Kökleri on binlerce yıl öncesine dayanıyor... Nesiller boyunca, aynı düşmanla mücadele ediyor... Savaşın sonunda Sultanlar galip mi olacak yoksa mağlup mu? Sultanların Günlüğü sizi Osmanlının fantastik ve cezbedici dünyasına götürüyor. 2...