0.3

4.9K 247 14
                                    

Multimedya : Ünlü adamı Justin Bieber ve takım elbisesi.



AYSELİF9 HESABINDAKİ "SENİN OLMADAN ÖLEMEM" KİTABINA BAKARSANIZ ÇOK SEVİNİRİM! ARKADAŞIMDA BİRLİKTE YAZIYORUZ!





Yavaş adımlarla otomatik kapıya ulaştım. Büyük kapının tam ortasında altın renginde JB yazıyordu. Kapıya hayranlıkla bakıp yandaki iki güvenliğe baktım.



"Adım Joanna Mortinez. Justin Bieber'ın yeni sekreteriyim." dedim. Adam başıyla onayladıktan sonra elindeki listeden bişeylere baktı. Yanındaki adama işaret verince büyük ahşap kapı benim için açıldı.



İçeri girip etrafıma baktım. Oldukça büyük bir şirketti. Kocaman bir asansör vardı ve etrafı camdı. Asansörün yanında olan tabloda patronların ve önemli calışanların adı hangi katta bulundukları ile birlikte yazıyordu. Gözlerimi orada gezdirdim. Justin Bieber en baştaydı. Sekizinci kattaydı.




Asansörün düğmesine basıp beklemeye başladım. Bir süre sonra gelince hemen binip sekizinci kata bastım. Asansör çalıştıktan yirmi saniye sonra sekizinci kattaydım. Tok bir sesten sonra kapı açılmıştı.



Asansörden çıktıktan sonra etrafıma baktım. Katta sadece iki tane oda vardı. Biri sekreter için diğeri ise Justin içindi. Üzerinde JB harflerinin bulunduğu kapıya ilerledim. Kapıyı tıklattıktan sonra bekledim. "Gir." sesini duyduktan sonra içeriye girdim.


Justin tüm ihtişamıyla karşımdaydı. Koyu lacivert takımının yaka kısmındaki siyahlık ceketini daha şık gösteriyordu. İçine giydiği beyaz gömleğin sadece bir düğmesi açıktı. Gömleğinin katladığı kolları dövmelerini ortaya çıkarmış, giydiği kıyafete aykırılık katmıştı. Bu onu daha hoş yapıyordu. Ayağındaki siyah ayakkabı altın sarısı saati gibi parlıyordu. Saçları özenle dikilmişti ve iki kulağında da küpe vardı. Tüm ihtişamıyla camın önünde dikeliyordu.



Onu görünce yutkunmadan duramadım. Bakışlarımı sonunda gözleriyle buluşturduğumda gözlerime değil giydiklerime baktığını fark ettim. Boğazımı temizleyince bakışları gözlerime çıktı.



Hafif bir tebessümle ona baktım. O da karşılık verip camın önünden ayrıldı ve masasına ilerledi. Deri tekerlekli sandalyeye oturduktan sonra ellerini birbirine vurdu.



"Hemen işe başlayalım. Git çantanı falan odaya bırak sonra oradaki mavi dosyaları al ve buraya getir."



Söylediklerini algıladıktan sonra hızlı adımlarla odasından çıktım ve kendi odama girdim. Çantamı masaya bırakıp söylediği dosyaların hepsini aldım. Hızlı adımlarla odasına ilerledim. Kapıyı çalma gereği duymadan direk girip masasına ilerledim.



"Kapıyı çaldığını duymadım." Atmak üzere olduğum adım havada kalmış şaşkın bir yüz ifadesiyle ona bakmıştım.


"Bir önceki gelişimde çalıp girmiştim. O yüzden çalmadım."



"Çık ve kapıyı çalıp tekrar gir."



Topuklarımın üzerinde döndükten sonra gözlerimi devirdim. Tekrar bir adım atacağım sırada "Gözlerini devirme." demişti ve benim adımım tekrar havada kalmıştı.



Hiç birşey söylemeden odadan çıkıp kapıyı çaldım. "Gir." sesinden sonra tekrar odaya girdim ve elimdeki dosyaları masaya bıraktım.


Justin elindeki dosyalardan bir kaçına baktıktan sonra iki tanesi bana uzattı. Elindekileri alıp ona baktım. "Bunları incele. İçinde yeni ürün hakkında bilgi ve o ürünle ilgili olacak reklam önerileri var. Beğendiklerini bana bildir. Eğer başka bir fikrin olursa bana söylersin."



"Tamam." diye mırıldandıktan sonra arkamı dönüp odama doğru ilerledim. Kapıyı açacağım sırada sevgili (!) patronun beni "Burada yapacaksın. Otur şu koltuğa." diyerek durdurmuştu.



(Bu ürün Justin'in The Key parfümü. Aklıma ürün olarak o geldi. Kızın dediği de o parfümün gerçekte kullanılan tanıtımı o da multimedya da var.)

Geri dönüp koltuğa oturduktan sonra dosyayı açtım. Dosyanın ilk sayfasında beyaz bir parfüm vardı. Üzerinde altın sarısı harflerle Justin Bieber yazıyordu. Kapağı dümdüz beyazdı. Şişenin ortasında sarı bir bölüm vardı ve üzerinde The Key yazıyordu. The Key yazan kısımda daire şeklinde bir çıkıntı vardı. O çıkıntıda ise bir anahtar asılıydı. Parfümün kutusunun üç tane yüzü ise mor üzeri altın sarı anahtarlarla, diğer yüzü ise Justin Bieber'ın elinde kapaktaki anahtarı tuttuğu bir fotoğrafla kaplıydı.



Parfüme bayılmıştım. Kesinlikle harika bir görüntüsü vardı. Parfümün açıklama kısmında orman meyvelerinden yapıldığı yazıyordu. Bu da kokusunun da harika olduğunun bir göstergesiydi.



Parfümü incelemeyi bırakıp tanıtımıyla ilgili olan sayfalara geçiş yaptım. Anahtarın yapılış amacı üzerinden bir kaç fikir yürütülmüştü. Bunun gerçek hikayesini öğrenip ona göre bir tanıtım bulacaktım.



"Anahtarın anlamı ne?" Sorduğum soruyla kafası masasındaki bilgisayardan bana çevrildi. Bir süre duraksadıktan sonra elinde tuttuğu kalemin kapağını dudağından alıp, kapağı kapattı. Kalemi şık kalemliğe koyduktan sonra ellerini masada birleştirip bana baktı.



"Ne yapacaksın?"



"Dosyalardaki fikirlerin çoğu anahtarın ne anlama geldiğiyle alakalı ama insanlar biraz anlamsız konular bulmuş. Gerçeği öğrenip ona göre bir şeyler bulmak istiyorum."



"Peki o zaman..." dedikten sonra sandalyesinden kalkıp karşımdaki koltuğa oturdu. Ve devam etti. "Ben küçükken maddi durumumuz pek iyi değildi. Bu yüzden annem çok çalışıyordu ve yoruluyordu. O zamanlar annemin bana verdiği bir kolye ucu vardı. Aynen bu anahtar şeklindeydi. Annem onu bana verirken "Bunu al oğlum. Bunu hayallerinin anahtarı olarak düşün ve onu her gece yanına koy. Uyumadan önce bir şey hayal et ve öyle uyu." demişti. O zamanlar çok zengin olmayı dileyip anahtarı yanıma koyardım."



Dileği kabul olmuştu. Şimdi oldukça zengindi. Gülümsedim. "Bu harika bir şey." diye mırıldandım. Arkasına yaslanıp gülümsedi. Annesinin söyledikleriyle alakalı bir şeyler bulmaya çalıştım. Bir parfüme bir Justin'e bakıyordum. O da kaşları çatık bana bakıyordu. Herşeyi düşünüp ayarlayınca ayağa kalkıp sevinçle "Buldum!" diye bağırdım.



Bağırışımdan irkilen Justin gülüp "Sakin ol. Tamam, anlat bakalım." dedi. Boğazımı temizleyip anlatmaya başladım.



"Bu parfüm bayan parfümü olduğundan ve bu tanıtımda sizde olacağınızdan sizin hikayenizin biraz dışına çıkacağım ama anahtarın amacı aynı olacak. Şimdi sizin şuanki görüntünüze bakarak..." Gözlerimi üzerinde gezdirdim. "...Çoğu kızın hayalini süslediğinizi düşünüyorum. Bir kaç kişi aynı sizin yaptığınız gibi yapacak ve sizi hayal edecek. Bunun gerçekleştiğini çekeceğiz..." Alıp dosyayı önüne koyduktan sonra eğilip parfüm bilgilerini parmağımla gösterdim. "Burada gördüğüm kadarıyla parfümde orman meyveleri bulunuyor. Bu meyveleri de tanıtımda kullanacağız ve siz onu tanıtımdaki bayanlara yedireceksiniz."



Bakışlarımı dosyadan alıp ona çevirdim. Giydiğim tulumun derin V yakasının eğildiğim için açılan kısmına bakıyordu. Hızlı bir şekilde geri çekildim. Geri çekilirken ayağım kaymış ve geriye savrulmuştum. Küçük bir çığlık dudaklarımın arasından çıkmıştı. Güçlü iki kol beni tutup kendine çekince bu seferde onun kucağına düşmüştüm. Sinirli bir nefes alıp verdikten sonra kalkmaya çalıştım ama Justin izin vermiyordu.



"Ne sakar bir şeysin sen."



" B...Ben özür dilerim. İzin verirseniz kalmak istiyorum." Bırakmamıştı. Tutmaya devam ediyordu.


"Sana bir haftalık deneme süresi vermiştim ya hani..." dedi ve sustu. Benden bir cevap bekliyor gibiydi. Kovulma korkusu yüzünden titreyen sesimle "E...Evet." diye mırıldandım. "Unut onu. Bu işte kalıcısın."



Duyduğum şeyle şaşkın şaşkın ona bakarken birden kapı açılmış ve içeri kumral saçlı mavi gözlü bir kadın girmişti. Söylediği tek kelime "Justin?" olmuştu.







✔ AYSELİF9 HESABINDAKİ SENİN OLMADAN ÖLEMEM ADLI HİKAYEME BAKAR VE OY VERİRSENİZ BENDE SİZİN HİKAYELERİNİZE OY VERECEĞİM!

✔ BUNUN İCİN OY VERİP BURAYA YORUM YAPMANIZ YETERLİ!

Bieber'ın Hizmetçisi (Justin Bieber Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin