Paramparça

338 21 9
                                    


-MELİH'İN AĞZINDAN-

Tüm olanlardan sonra hepimiz ilk yardım odasını kapısında bekliyorduk. Geleli bir saate yaklaşmıştı ve içeriden ses seda yoktu. Barış'ın Adaya parlamasından dolayı Ada çekip gitmişti ve Kaan'ın defalarca aramasına rağmen ulaşılamıyordu. Hastane küçüktü biraz, acilinde iki tane ilk yardım odası olmasına rağmen yinede idare ederdi işte.

Evrem ağlamaktan kendini alamıyordu. Eda desen oda Evremden farksızdı. Barış kapının kenarında duvarın dibine oturmuş, dizlerini kendine çekmiş, başı ellerinin arasındaydı. Hepimiz içeriden gelecek bir haberi bekliyorduk. Hiçbirimizden çıt çıkmazken koridordan sesler gelmeye başladı.

Bir sedyenin başında doktor hemşireler talimatlar veriyordu. Tam önümüzden geçerken sedyede yatan kişinin Ada olduğunu fark ettik. Kaan telaşla diğer tarafa doğru giderken Evrem oturduğu yerden kalkmış geliyordu. Adayı görünce kendini artık daha fazla tutamadı. Çığlıklar eşliğinde ağlamaya başladı. O tarafa gitmesi önlemek için tuttum onu.

Bu sırada Barış oturduğu yerden kalkmıştı. Hemşireler Kaan'ın dışarıda beklemesi söyleyince Kaan kapıda dondu kaldı. Bu tarafa dönünce gözleri sinirden kocaman oldu. Daha biz dur demeye kalmadan Kaan Barış'ın gözüne yumruğu geçirdi. Barış bir iki adım geri sendeledi. Barış karşılık vermek için elini havaya kaldırdığında Emre kolunu tuttu. Barış bir şekilde Emre'nin elinden kurtulup Kaan'ın üstüne saldırdı. Aralarındaki kavga büyümeden ben Kaan'ı, Emre Barış'ı engelledik.

İkisi de elimizden kurtulmaya çalışırken bir yandan da bağrışıyorlardı.

"Mutlu musun şimdi!?! Ada şu an senin yüzünden içerde!"

"Ada benim yüzümden değil kendi vicdanı yüzünden içerde!"

"SAÇMALIK!"

"HAYIR DEĞİL!"

"Evet öyle!"

"Asıl saçma olan ne biliyor musun? Adanın yapmış olduğu şey! Sırf sen Hayal'i seçtin diye ondan intikamını böyle aldı."

Aralarındaki hararetli bağrışma devam edeceği sırada Evrem ağlamayı bırakıp aralarına geçti.

"YETER!" diye bağırdıktan sonra ikisinin de yüzüne acır gibi bakış attı. "Şu halinize bakın!" Her kelimesini söylerken geldiğimiz bu durumdan tiksindiği belliydi. "Böyle bir durumdayken suçu nasıl birbirinize atarsınız?"

Biz Barışla Kaan'ı serbest bırakırken Evrem sözlerine devam etti.

"Hayal ve Ada bu halinizi görse ne yapardı sizce? Durun ben cevaplayayım. Ada kafalarınıza yumruğu geçirirken Hayal okkalı bir nasihat çekerdi."

Barışa yaklaştı, işaret parmağını göğsüne vurarak konuştu. "Sen, ikisini kaç senedir tanıyorsun? Böyle bir durumda Hayal'in kimsede suç bulmayacağını bilmiyor musun?"

Bu sefer Kaan'a yaklaştı "Ya sen? Adayla kaç senedir berabersin? Şu zamana kadar içimizden herhangi biriyle kavga ettiğini gördün mü?"

İkisine eşit uzaklığa geçerek devam etti sözlerine.

"Siz iki salak onları ne zamandır tanıyorsunuz? Hiçbir zaman birbirlerine küs kalmayacaklarının farkında değil misiniz? Onların arasında hepimizden özel bir bağ var bunu görmüyor musunuz? Onlar birlikte büyüdü! Birbirlerini bizden daha iyi biliyorlar!"

Gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı. Tekrar açtığında yorulduğu belliydi. "Kimse burada olanlardan Hayale ya da Adaya tek kelime dahi etmeyecek!" bu cümlesi hepimize hitabendi. Sözlerinin ardından hastanenin çıkışına yöneldi, onu yalnız bırakmamak için hemen peşinden gittim.

Hayatımın En Güzel HatasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin