"Gidecek yerim mi var,diyecek sözüm var? Bunu eller anlamaz sana ihtiyacım var."
Bir sarılmalık acımız var aslında. Ama ortada sarılcak insan yok! Kalbimizi kıranın illa sevgilimiz olmasıda gerek yok, o kadar hassasız ki artık bırak sevgiliyi anne babamıza bile kırılıyoruz. Sen kime kırıldın diye sorarsanız eğer, beni bırakıp giden bana değer vermiş gibi görüpte bir anda giden herkese!
"Odamın hayaletisin,sessizliğine aşığım."
Günlük maskelerim var benim,birisi şakın birisi mutlu,birisi musmutlu. Ama hiçbir zaman maskesiz yaşama özgürlüğüm olmadı yani henüz olmadı. Bıraksalar yirmi dört saat ağlarım ama olmaz işte... Bir dağın tepesine çıkıp, Yeterrr!!! diye bağırasım var. Öyle birikti içimdekiler dışarıya atasım var artık. Bana bu yaşadıklarım çok güzel birşey öğretti aslında.
Benim değer verdiklerim önemli değilmiş,bana değer verenler önemliymiş.
Takmamak lazım bizi bir anda bırakıp gidenleri,üzülmemek lazım arkalarından. Onların umurunda bile değiliz ama onlar bizim her saniye umrumuzda. Çok değer verdik, verdiğimiz değeri haketmeyen insanlara siktir etmek lazım hepsini ama edemiyor insan. Takılıyor işte aklına... Her sabah aynaya bakıyoruz , hiç yakıştıramıyoruz kendimize bu kadar depresyonu. Aşk insanı çok değiştiriyo! Onun resmini gördüğümüzde kahroluyoruz,aklımıza geliyo anılarımız,iyi ve kötü, bazen nefret ediyoruz bu anılarla bazen de mutlu.Düşünürken bir anda gözlerimiz doluyo sonra kendimizi tutamıyoruz, boncuk boncuk göz yaşlarımızla ağlıyoruz. Keşke şuan yanımda olsada yüzüne tükersem diyenimiz de oluyor veya keşke şuan yanımda olsada beraber ağlasak diyenimiz de. Aşk insanı yerle bir ediyor. Bizim bu kadar düşündüğümüz insanlar hayatından 1 dakikasını verip bizi düşünüyorlar mıdır acaba ? Bütün sosyal medyaları onun için takip ediyoruz, "Acaba bişey beğendi mi, paylaştı mı ?" diye. Dertli dertli bir şeyler beğendiğinde de "Neye üzüldü?" diyip kendimizi yiyoruz. O belki başka şeylere üzülüyo ama biz koşulsuz ona üzülüyoruz. Ablamız,annemiz,babamız,kankamız,hoşlandığımız insanlar yüzünden kendimizi paramparça ettik. Her kesin birilerinden hikayesi var işte. Benimde var,seninde var,onun da var,bizi kıranın da ,yoldan geçen adamında,kadınında... Yaralarımızın sarılması lazım.
"Dokunamadığın birini özlüyorsan,özlediğin kalbine değmiştir çoktan." (Küçük İskender)
Ben size kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Akasya. Size dış görünüşümü tarif etmiycem çünkü beni nasıl hayal etmek istiyorsanız öyle edin. İster saçımı siyah yapın ister sarı yapın. İster esmer olim ister sarışın. Peki neden size bırakıyorum?
"Hayal gücümüz sahip olduğumuz tek şey."
Bide size Mert'i tanıtmak istiyorum. Kendisi ilk aşkım olur. Şuan ondan nefret etsem de önceden çok seviyordum. Onu da kendi istediğiniz gibi hayal edin. Eğer resim koyarsam görürsünüz zaten. Şuan Mert ile konuşmuyoruz,görüşmüyoruz ama önceden çok sıkı fıkıydık. Neden görüşmüyoruz ? Bilmiyorum aramıza bir soğukluk girdi ben ondan soğudum felan öyle böyle görüşmemez olduk. Ama bir şey biliyorum,
"Zaman insanı çok değiştiriyor"muş.
Yani birkaç senede hem tip olarak hemde karekter olarak evrime kapak attı lan bu çocuk. Gerçi sadece o değil bende biraz değiştim. En azından insanlara ederinden fazla değer vermeyek daha güçlü bir tip oldum. İyi oldu iyi. Onla görüşmeyeli yaklaşık bir sene oldu. Yani daha bir seneyi bile doldurmadık. Bir anda gitti hayatımdan. Sessizce,bağırıp çağırmadan. Böylesi daha çok koyuyomuş insana. Bir hoşçakal bile demeden nasıl bir anda gidebilir insan. İşte insan odun olunca başarıyo. "Bir daha görüşmek ister misin ?" diye sorarsanız. Hiç niyetim yok valla. Benden uzak olsun da napıyorsa yapsın. Çünkü onu görürsem içimden yüzüne tükürmek gelicek. Böyle bir hareket yapıp da kendimi küçük düşüremem. Bu yüzden görmim ben onu. Hayatıma başka başka insanlar sokmam lazım. Hazır mıyım bilmiyorum ama bunun lazım olduğunu adım kadar emin biliyorum. Ama bazen de Mert'i özlediğim oluyor doğrusu. Yalan yok! Bu görüşmediğimiz sürede sevgili yapmış mıdır acaba ? Ayrıldığımız zamanlar beni kıskandırmak için sevgili yapıyodu. Bu yüzden öyle kinliyim ki ona. Ben onu deliler gibi severken o gidip gözümün önünde sevgili yapıyordu. Ama eminim ki o da beni deliler gibi seviyordu. İşte bu yüzden kızgınım. Hayır yani başka sevgili yapma ihtiyacını niye duydun ? Öyle saçma sapan hareketler yaptı ki. Artık ergenlikten midir bilemiycem. Birbirimizde ilk aşkıyken şimdi görüşmemek ne ya ? İlk aşk bu İLK AŞK. Bir nebze de olsa özlüyor mudur acaba ? Yokluğumu hissediyor mudur? Gülüşümü, kahkahalarımı, ağlamalarımı,deliliklerimi ,ani planlarımı özlüyor mudur ? Aşkın ne demek olduğunu gerçekten çok iyi anlamıştım. Sabah, akşam aklımdan çıkmıyordu. Her saniyemi ona adadım resmen. Peki o kaybolan yıllarıma pişman mıyım? Değilim ya, değilim. İyiki de her saniye onu düşünmüşüm. İlk aşkım, olabilecek en güzel ilk aşktı. Şimdi de devam etseydi aslında iyiydi. Ya onu bunu bırakalım da benim yeni insanlarla tanışmam lazım. Mert beni çoktannnn unutmuştur.
"Yapacak hiçbir şey yok gitmek istedi gitti."
Benimde onun arkasından ahıt yakmama hiççç gerek yok. Kendime çeki düzen vermeyelim. Hayatı kendime zehir edemem. Zaten hayat kısa. Bide biz daha fazla kısaltmayalım. Her şeye baştan başlamak istiyorum aslında. Aklınıza gelebilecek her şeye. Hadi gelin sizle de baştan tanışalım.
Ben Akasya. Size dış görünüşümü tarif etmi.... Bla bla bla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Olmaz
RomantikAkasya ve Mert birbirlerinin ilk aşkıdır. Lise bittikten sonra Mert, Akasya'ya bir hoşçakal bile demeden çeker gider. Ve o andan itibaren Akasya iliklerine kadar Mert'ten nefret eder. Yeni yeni insanlar tanır ve onu unutur.