Bölüm - 3

66 5 0
                                    

Üniversiteye başlamama sadece 2 ay kaldı.  Hazır mıyım ? Evet ya hazırım. Ama giycek hiç bir şeyim yok. Lisede forma vardı. Böyle  her gün ne giysem derdi yoktu. Şimdi yok bugün ne giycem yok yarın ne giycem. Uff uff! Liseden farklı bir dünya. Ben ortaokuldayken çevremdeki insanlar bana hep "Lise çok güzel olucak, tam deli çağlarınnn." derlerdi. Ben de onlara "Peki üniversite?" diye sorduğumda , " Üniversite apayrı bir dünya. Anlatılmaz yaşanır. " diyorlardı. Dedikleri gibi lise çok güzel geçmişti. Ortasonda biraz korkmuştum derslerden, arkadaş ortamından felan. Ama hiç beklediğim gibi olmamıştı. Dersler evet zor ama arkadaş ortamı olabilecek en güzel ortamlardandı. Orta okulum biraz değişik geçmişti. Orda da hoşlandığım biri vardı ama onlar çocukluk zamanları olduğu için saymıyorum onları. Burdan konu yavaş yavaş Mert'e gelicek gibi bir his var içimde. Bu yüzden bu konuyu kapatıyorum. Üniversite için sabırsızlanıyorum. Sonuçta bir sürü yeni çevrem olucak. Bu sefer çok farklı olsun istiyorum. Sevilim istiyorum. Önceden yaşadığım her şeyi günlüğüme yazmıştım. Yani o siyah kapaklı defter,günlüğüm, benim her şeyim. Kimsem bilmediği, kalbimden geçen her şeyi oraya yazmıştım. Şimdi o defter bitti. Üniversiteye başlamadan yeni bir defter almayı düşünüyorum. Yazdıkça ve ağladıkça rahatlıyorum ben. Üniversitede yaşadığım şeyleri de o deftere yazarım.

                              •••

                        (2 ay sonra)

Üniversitenin ilk gününün gecesi defterden alıntı:

                    "Bugün heyecen doruktaydı sevgili defterim. Uzun zamandır hiç olmadığım kadar heyecanlanmıştım.Mert yoktu hayatım da. Bana Mert'i hatırlatacak kimse yoktu hayatımda.Eski arkadaşlarımla aram iyiydi ama onlar bana Mert'i hatırlattığı için hepsiyle iletişimi kestim. Bugün o koskocaman sınıfa girdiğimde kalbim ağzımdan çıkacakmış gibi oldu resmen. Ben bu kadar heyecanlanacağımı hiç düşünmemiştim.  Dersten sonra okulumun orda bir şeyler içmeye gitmiştim ve yanıma bir kız eğilerek :

"Yanına oturabilir miyim ?" dedi. Bu kızla aynı sınıftaydık. Ben de hayır diyemeyeceğime göre "Tabii." dedim. Tanıştık falan. Çok mütevazi bir kızdı doğrusu,sevmiştim onu. Birbirimizin telefon numarasını aldık. En azından yeni yeni insanlar tanımaya başlamıştım. Yaklaşık bir buçuk saat kızla sohbet ettik. Yalnız bende hep kız diyorum sevgili defterim. Adı Bilge. Bordo saçları var ve yaklaşık elli kilolarında gibi. Zayıf biri. O bir buçuk saatten sonra yanımıza bir kız daha geldi. Bilge'yi yanağından öptü ve bana da elini uzatıp

"Merhaba, ben Duygu." dedi. İşte bende kendimi tanıttım falan felan. Bu kız Bilge'nin en yakın arkadaşı galiba. Çünkü baya bir samimiler. İlk güne göre iki arkadaş iyidir bence. O depresif halimden çıkıp yeni yeni insanlar tanımam büs büyük bir gelişme doğrusu. Böyle yeni yeni insanlar tanıdıkça özgüvenim yerine geliyor doğrusu. Bakalım ilerideki günlerde ne olacak? Yaşayalım görelim."

İşte günün özeti... O Bilge denen kızı sevmeye başladım gerçekten. Hem de popüler bir tipe benziyor. Onunla daha çok samimi olursam çevremde gelişir hem. Ama tabii ki onu çevrem olsun diye kullanmıycam. Sonuçta bir tane doğru düzgün,sırdaş olabilecek bir arkadaş edinmeliydim. Tek isteğim bu kızın da lisedekiler gibi bir kız çıkmaması, ordakiler Mert'le ilgili her şeyi gidip etrafa yaymışlardı. Eğer bu kız güvenebileceğim biri olursa benden mutlu yok!

"İnsanın hayatında bir tanede olsa arkadaştan,kankadan öte kardeşi gibi sevebileceği,güvenebileceği biri olmalı."

Üniversitemde biraz züppe tipler var ama her okulda illa oluyor zaten öyle tipler. Ona yapacak bir şey yok. Okulda ki erkeklere hiç yakışıklı mı gözüyle bakmadım doğrusu. Mert'ten sonra biraz zor olacak gibi gözüküyor. Ama yepyeni biriye ihtiyacım var kabul ediyorum. Ben toparlanana kadar hayatıma yeni bir sevgili sokmayı düşünmüyorum. Çünkü Mert'ten dolayı çok yaram var. Eğer sonradan gelenin kalbini Mert yüzünden kırarsam, affedemem kendimi. Şimdi diyeceksiniz ki alt tarafı kalbini kıracaksın canım barışırsınız. Bakın arkadaşlar cidden bu kalp kırmayı hafife almamamız lazım. Sonuçta bizim söylediğimiz bir kaç kelime onun kalbinin derinliklerinde koskocaman yaralar açabilir. O bizi ne kadar affetse de unutmaz daha doğrusu unutamaz. Çünkü,

                        "Akıl unutur,kalp unutmaz." (Aşk Tesadüfleri Sever)

Uzun lafın kısası kırmayalım sevdiklerimizi. Eğer onlar için değerliysek bizim söyleyeceğimiz en ufak bir kelime bile onlar için değerlidir.

                                        ***

Her günüm sıradandı. Okuldaki derslerime son zamanlarda biraz ağırlık vermiştim. Alttan ders bırakmak hiç istemiyordum.Bide sonradan onla uğraşamazdım. Bilge ile baya bir yakın olmuştuk. Tabii hemen öyle güvenebileceğim biri haline gelmemişti ama gene de yakınımdı. Dersten sonra falan da hep görüşüyorduk. Ben ona henüz hiçbir şeyimi anlatmamıştım ama o bana bazı yaşanmışlıklarını anlatmıştı. Bu bana ona güvenmemi sağlıyordu yavaş yavaş. Bilge ile dışarı çıktığımızda yanımıza bazen Duygu da geliyordu. Duygu biraz şımarık biri ama sevecen deli dolu. Isınıyorum ikisine de.

Babam ayda bir bana para yolluyor. Aynı şehirde yaşıyoruz ama ben ayrı evdeyim. Babamın yolladığı para yetiyor evet ama biraz daha paraya ihtiyacım var. Belki ilerleyen zamanlar da bir yerde çalışırım veya aynen devam edip babamın gönderdiği parayla yetinirim. Annemle babamı gerçekten çok seviyorum.Onlar benim tek sığınak noktam. Mert'i çok bilmeseler bile sezdiklerinden eminim. Onlarla yaşadığım zaman arada bir gözlerim dolardı Mert yüzünden. Ben ne kadar görmemeleri için uğraşsam da onlar hissediyordu bazı şeyleri. Annelik babalık iç güdüsü herhalde.

Şuan fark ettim ben ne kadar Mert'i hatırlamamaya unutmaya çalışsam da aklıma geliyor, bir yerden bir şekilde konu ona geliyor.Size ondan bahsediyorum , çocuk bilinç altıma mı işledi artık anlamıyorum. En azından bir hoşçakal deseydi,bir veda etseydi unutmaya biraz daha meyilli olurdum belki. Ben size Bilge'nin erkek arkadaşından bahsetmedim. Bilge, erkek arkadaşıyla yaklaşık dört senedir beraberlermiş. Benim ilk olarak aklıma acaba hiç birbirlerinden sıkılmamışlar mıdır geldi ama sıkılmazlar ya sonuçta yanında sol yanın var. Sevdiğin biriyle olunca nasıl sıkılabilir ki bir insan. Tabii ben merak edip Bilge'ye sordum. O da dedi ki "Günden güne artan bir sevgimiz var bizim." Ne kadar güzel ya sevdiği ile dolu dolu dört sene. Birbirlerini gerçekten çok seviyorlarmış. Ama kavga ettiklerinde de bir ay falan konuşmazlarmış. Yani çok şiddetli olurmuş kavgaları, gerçi çok nadir ederlermiş. Olabilir böyle şeyler, daha bizim kavga edecek sevgilimiz bile yok. Anca arkasından ağlayalım biz. Depresyona sokalım kendimizi, dış dünyaya kapatalım. Özgüvensizin teki olalım çıkalım ortaya. Diğeri de hayatını yaşasın. Bazen hayatın bana çok kötü davrandığını düşünüyorum. Çünkü ben bunların hiçbirini hak etmedim. Benim ki öylesine bir sevgi değildi,gerçekten aşıktım ona. Ama nerde değeri hak etmeyen biri biz orada. Kendi adıma konuşayım,ben orada. Gerçekten bir hoşçakılı bile hak etmemişim. Tek hatam ederinden fazla değer vermemdi. Özlemin dibini yaşıyorum ne olursa olsun. Ama insan özlüyor işte ne yaşanmış olursa olsun özlüyor.Bu yeni çevre bana iyi gelecek eminim buna. Yaralarım sarılacak,güzel olacak her şey. Yeniden başlıycam nefes almaya,yeniden başlıycam hayatımı yaşamaya.

Sensiz OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin