2. BÖLÜM ~ Hizmetçi

546 48 14
                                    

***

Telefonu kapattım. Nasıl yani? Şimdi o kadar paramız, evimiz, bütün eşyalarımız gitmiş miydi? 

"Ya böyle bir şey olamaz!" diye istemsiz bir şekilde bağırıp ellerimi saçlarımın arasına daldırdım. Herkes bize bakıyordu.

Kızlar aynı anda "Ne olmuş Mira? Bize de söylesene," diye sordular.

Bense ağzım açık öylece kalmıştım ve kekeleyerek "İflas etmişiz." dedim.

Kızlar "Ne?"diye bağırdılar. Şok olmuşlardı onlar da. Ben de açıklama yapmak istedim.

"Babamın şu an ortaklık kurduğu diğer şirket babamlara tazminat davası açmış. Olayın iç yüzünü bilmiyorum şu anda. Hemen eve gitmem gerek, eşyalarımızı alıyorlarmış," dedim ve hesabı çağırdım.

"Saçmalama Mira, biz öderiz tabii ki sen bir an önce git hadi."

"Peki o zaman, ben gideyim,"deyip rehberimden şoförüm İlker Beyi aramaya başladım.

"Kimi arayacaksın?"

"İlker Beyi."

"Kızım iflas etmişsiniz, şu an o da size çalışamaz artık. Otobüsle falan gidersin."

Yüzüm düştü.

"Ya öyle demek istemedim." dedi Damla.

"Biliyorum, biliyorum neyse görüşürüz ben bir minibüsle giderim."

"Tamam hadi dikkat et kendine, şurada durak var," dedi İrem karşıyı işaret ederek.

İkisine de gülümseyip ayağa kalktım ve durağa doğru yürümeye başladım. Bir bekledikten sonra evimin olduğu yere yakın olan yer yazan minibüse bindim. Şansıma çok dolu değildi. Şoföre paramı verdikten sonra cam kenarına oturdum. Bir süre sonra minibüs bayağı bir dolmuştu. Yanıma hamile bir kadın oturmuştu. Nihayet benim ineceğim yere geldiğimizde şoföre sesimin duyulması için bağırdım.

"Durdurun!"

Herkes bana bakıyordu. Şoför de bana dik dik bakıyordu.

Yanımdaki kadın kalktı ve bana yol verdi.

"İlk kez mi minibüse biniyorsun, öyle bir halin var?"

"Şey, evet." dedim gülümseyerek.

"İnecek olan kişi durdurun, değil de müsait bir yerde, der." dedi bana gülümseyerek.

Utançtan kıpkırmızı oldum ve şoföre baktım. 

"Pardon." Ve o mükemmel gülümsememi sundum.

*

İyi ki de spor ayakkabı giymiştim yoksa yürü yürü nereye kadar! Yakın sandığım yer sandığımdan daha da uzakmış meğer evimize. Tabii, hala  evimizse...

Malikanemize geldiğimde kapıda bir kamyon ve siyah bir araba gördüm. Bunlar eşyalarımızı alacak olan adamların arabası olmalıydı. Yüzümü buruşturdum.

"Mira!"

 Babamın seslenmesiyle başımı babama çevirdim. 

"Ne oluyor burada?!" diye bağırdım. Şu an dünyam başıma yıkılmıştı ve sakin kalamazdım. Bence benim yerimde kim olsa böyle yapardı.

Babam malikanenin basamaklarından inip yanıma yaklaşıyordu.

"Bu kadar yıldır olmadı da şimdi mi oldu? Nasıl yaptın bunu baba? Hiçbir şeyimiz yok artık! Ne yapacağız şimdi biz ? Ha?!"

Okyanus MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin