Merhaba arkadaşlar,yeni bölümle Eylül ve Doruk karşınızda!
Sizden bir ricam var,her yazarın isteği aslında : VOTE! :3 Okuduktan sonra bir tık ve buum +1 vote bildirimi :) Çok mutlu olacağım.Bu arada sizlerin hikayelerinizi de okumaktan zevk alıyorum.Mesaj yoluyla ulaştırabilirsiniz.Öpüyorum! xx
Rahat bir uyku olmamıştı.Gece boyu,içinde Doruk'un olduğu rüyalar görmüştüm.Birlikte dans ettiğimiz,bana bağırdığı,yeri titreterek üzerime doğru yürüdüğü,yeşil gözlerinin alev alev yandığı,birçok rüya...Gece boyu bir sağa bir sola dönmüş sonunda saat 9'a gelirken uyanmıştım.Nerede olduğumu anlamaya çalıştığım birkaç dakikadan sonra yatakta sırtüstü dönüp elimi saçlarımın arasına daldırdım.Derin bir nefes aldım.İçimde hiç enerji yoktu,tüm günü yatağımda saklanarak geçirmek istiyordum.
-"Olamaz,geç kaldık!" diye yan odadan bağıran Elis'in sesiyle kendimi toparlayıp,oflayarak yataktan çıktım.Gri eşofmanımı yarı yolda belimden kaydırıp yere attım.Üzerimdeki tişörtü de banyodaki kirli sepetine fırlattım.İç çamaşırlarımla kalmıştım.
-"Ben duşa giriyorum!" diye seslendikten sonra banyonun kapısını kapatıp duşakabine girdim.Soğuk su musluğunu çevirdim.Saçlarıma değen suyla irkilsem de başlığın altından çekilmedim.Ellerimi saçlarıma geçirip sağ omzumdan önüme sarkıttım.Zihnim biraz olsun hafiflemiş,berraklaşmıştı.Düşüncelere dalıp boğulmaktan biraz olsun kurtulmuştum.Ellerimi yüzüme sürdüm ve kesik bir nefes çektim içime.Soğuk akan suyun arasından sıcak bir kaç damla süzüldü çeneme.Ardından çenemden düşüp,suyun hortum halinde çekildiği deliğe gitti.
Neden ağlıyordum? Bu anlamsızdı.İçimi titretecek,göğsümü kabartacak,ağzımdan kısık bir kaç hıçkırığın kaçması,anlamsızdı.
Doruk'un alev alev yanan,çimen yeşili gözleri zihnimde belirince gözlerimi açtım.Artık yanmaya başlayan gözlerimi hafifçe ovuşturup kabinden çıktım.Vücudumdan süzülen damlalara aldırmadan yavaş hareketlerle havluyu bedenime sardım.Banyodan çıkarken göz ucuyla aynadaki yansımama baktım.Bir çift kızarık göz ve pembe bir burun.Odama geçip dolabı açtığımda,kıyafetleri rastgele bir şekilde yatağa fırlattım.Az önce sessizce ağlıyordum ve şimdi de içime kızgın bir boğa kaçmış gibi öfkeliydim.Parçalamadan giymeye çalıştığım mavi kotu bacaklarımdan geçirip,zıplayarak giydim.Üzerime de siyah bol bir tişört geçirip saçlarımı kurutmaya başladım.Yarısı ıslak kalmış saçlarımı elime aldığım siyah,eski lastikle topuz yaptım.
-"Elis hadi! Çıkalım."
Çantama birkaç kalem ve elime gelen ilk defteri tıktım.Sinirle solurken sağsalim teslim etmem gereken bir araba olduğunu hatırlayıp sakinleşmeye çalıştım.Bir anda saçma sapan bir şekilde öfkelenmiştim.Anahtarı askıdan alıp elimde çevirmeye başladım.Bir yandan da sağ ayağımı sabırsız bir şekilde parke zemine vuruyordum.
-"Allah aşkına Elis,süslenmeyi bırak,hadi çabuk!" diye bağırmış hatta kükremiştim.Elis koluna astığı çantası,bir yandan da giymeye çalıştığı topuklu ayakkabılarıyla cebelleşiyordu.
-"Geldim,patlama." dedi elinde tuttuğu küpeyi kulağına takmaya çalışırken.Öfkeli bakışlarımı üzerinde gezdirip dışarı çıktım.Merdivenlerden kayarcasına inerken kapıda dönen anahtarın sesi gitgide azalmaya başlamıştı.Apartmandan çıkıp arabayı park ettiğim yere çevirdim gözlerimi.Yerinde olduğunu görünce rahat bir nefes aldım ve anahtarın düğmesine basıp kilidi açtım.Arabayı çalıştırırken Elis önce çantasını sonra da kendini içeri attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Gölgesinde
RomanceKaranlık yaklaşıyordu.Kapkara bir duman gibi etrafı sarmaya başlamıştı.Ondan kaçmak ya da kurtulabilmek imkansızdı.Sadece gecenin sessizliğinde etrafı ele geçirmesine şahit olurdunuz.Ne durdurabilir ne de geciktirebilirdiniz.Tamamen bir teslim oluşl...