söz : biz kandırılmadık, sadece inanmak istediğimizdendi..
İYİ OKUMALAR...
MİLEY'İN AĞZINDAN...
eve vardığımızda, korumalar arabanın içinde ki bavulları alıp, odalara çıkarmıştı.
her ne kadar, sıkıcı bir şey olsa da bavulları ben taşımak zorunda olmadığım için şükrettim.
içeri geçtiğimde, yani şuan ; oturma odasında Robbie hariç, hepimiz kahve içiyorduk. kardeşlerim, dostlarımla, tanışmışlardı. onlara, katil olduğumuzu ve bir sürü cinayet işlediğimizi söylemiştik.
Selena:-" ne yani siz şimdi, katil misiniz?" dedi, işaret parmağıyla bizi işaret ederken. ben tam onu onaylayacakken, Robbie lafa atladı.
Robbie : -" bu harika! demek ki bundan sonra, macera ve aksiyon daha çok olacak. seni seviyorum ablacım." deyip, yanıma oturdu. ardında da sarılmayı ihmal etmedi. ben de ona sarıldım. her ne kadar, buraya geldiğim için, üzülsem de ; bunca yıl sonra, biricik kardeşlerimi görmek bana iyi gelmişti.
Avril:-" o kadar acele etmeyin, bay Robbie. işimizde karışmak, bizi dinlemek ve ne görürseniz görün, hiç kimseye söylemek yok." dedi, öne eğilip, işaret parmağını, Selena ve Robbie arasında götürüp, getirirken. bu durumuna hafifçe sırıttım. ardından, duvarda duran saate baktım. saat 00:00' dı. ne çabuk zaman geçmişti böyle. oturduğum yerden kalkıp, ellerimi iki kez çırptım.
Ben:-" hadi bakalım. sohbet gerçekten güzeldi. ama ne biz nede siz, yarın okula geç kalmak istemeyiz." dedim.
ardından hepsi ayağa kalktı.
*'*'*'*'
hepsi, uyumuştu. bende bu fırsattan, Avril'ın odasına gittim.
yoktu.
bahçeye gittim. ancak orada olurdu.
evet doğru tahmin etmişim. oradaydı.
yanına gittim ve oturdum. yere tabi ki de.
Avril:-" neden hayatımız böyle." dedi.
ben:-" bilmiyorum." dedim.
avril:-" bıktım miley. bu hayatta anlamsızca yaşamaktan bıktım.. " dedi, elinde ki bira şişesini kafasına dikerken.
avril:-" insan öldürüyoruz, ve çeşitli salakça şeyler yapıyoruz. ne zaman öleceğim merak ediyorum aslında." dedi, sakince. evet işte size avril lavinge. o böyledir. değişmez. arada sırada onunla yalnız kaldığımızda, böyle saçma sapan şeyler konuşuruz. emily dense, avril'a her şeyimi daha çok anlatıyorum.
ben:-" sence, aşk nasıl bir duygu ?" dedim. evet içimden bunu sormak gelmişti. bunu sorarken, barda gördüğüm çocuk aklıma geldi.
avril bana baktı ve alayla güldü. arkadan bir ses geldi. evet patrick 'ti.
patrick:-" Aşk, karşı konulmaz bir şekilde arzulanmanın, karşı konulmaz arzusudur. vahim bir hastalık gibidir aşk, hiç bir zaman tamamen iyileşemediğin bir hastalık." dedi, yanımızda ki bahçe koltuğuna otururken.
avril:-" aha, patrick cevap verdi işte. " dedi, gülerek.
ben:-" patrick, bize aşkın her zaman işimizde engel olacağını söyledin. asla aşk duygusunu tatmamamızı söyledin. peki neden önceden sen yaptın. yani aşık oldun?"
patrick :-" insan nerede duracağını bilmiyor işte. inan bana, sen den çok ben isterim aşık olmanızı. çünkü, harika bir duygu." dedi. devam edeceği belliydi. ben de merak ettiğim soruyu sordum.
ben:-" nasıl bir duygu?" dedim, çünkü daha önce hiç bir şekilde yaşamamıştım.
avril:-" salaklığın daniskası işte ne olacak." avril'ı aldırmadan, patrick'e baktım. vereceği cevabı çok merak ediyordum.
patrick:-" aşk, sevdiğin için ölmektir. onu her şeyden korumak, onun için yaşamaktır. aşk... sevdiğin adam veya kadın için, hiç bıkmadan ölmektir. aşk... sevip de kaybetmek. aşk.. sevdiğinle konuşmadığın her dakika, onu kaybetmekten korkmaktır. çıkmaz bildiğin, ama ısrarla girdiğin sokağın adıdır aşk. " avril'la ben onu dikkatlice dinlemiştik. bu adam bizi her gün daha da şaşırtıyor açıkçası.
avril:-" ben yatmaya gidiyorum. siz şu aşk şeysini konuşmaya devam edin." dedi, ve yanımızdan ayrıldı.
patrick:-" miley sana ne oldu? neden sordun bunu bana?" dedi, sakince.
ben:-" h-hiç. yok bir şey. öylesine." dedim ve konuyu değiştirdim. kesinlikle, o sarışın çocuktu bunları sormamın nedeni.
ama bu olamazdı değil mi?
ben:-" ben yatmaya gidiyorum. sen de yat." dedim ve odama yol aldım.
odama geldiğimde yatağıma yatıp, kulaklığımla, telefonumu aldım.
müzik sesi duyulunca kendimi uykuya teslim ettim.
bazen, seni düşünüyorum.
acaba ne yapıyor diye.
sonra, aklıma geliyor.
banane.
işte bu kelime beni yıkıyor.
parçalanıyorum ve geri toparlanamıyorum.
uyku...
merhaba arkidişler nasıl olmuş.
lütfen vote ve yorum yapınnn

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm, Going Back To The Dark (Jiley Fanfiction)
Fanfiction"Karanlığı boylamış olmanın, rahatlığıyla hareket ediyoruz."