.

16 2 0
                                    

26 Temmuz 2015 Pazar

22.58

Ben tükendiğimi hiç böylesine, iliklerime kadar hissetmemiştim. Bitiyorum ben, bu bir son olmalı. Çünkü başka türlüsü çok acınası olurdu. Yani yaşarken ölmek. Onca insanın arasında yapayalnız hissetmek. Oksijende boğulmak,hatta bazen nefes dahi alamamak. Sesini kimseye duyuramamak. Öyle çığlıklar atıyorum ki bu odada, kimsecikler nasıl duymuyor, anlamıyorum. Nasıl farkedilmez ki bir insanın tükenişi? Hiçbir şey değil miyim ben bu dünyada? Kimsenin gözünde en ufak bir değerim yok mu yani? O yüzden mi kendi kalbim beni öldürüyor? Neyin saçmalığı bu? Bir insanın kendi kalbi, onu öldürür mü? Tüm uzuvlarım dahi bana umutsuzca acıyıp hayatıma son vermeye çalışırken, hala yaşamam niye peki? Sırf acı çekmek uğruna yaşar mı bir insan? Acı az çok her hayatta var, bu inkar edilemez. Ama 17 yaş, aşk yaşı ya hani, acıyla geçip biter mi be? Haksızlık değil mi bu? Yani, demek istediğim, bileklerini kesemeyecek kadar çirkin biri olduğum yetmezmiş gibi, her geçen an katmerlenen acım niye ki? Kime ne yapmış olabilirim tüm bu haltı yaşayacak kadar? Özür dilerim, bu neyin acısı bilmiyorum fakat özür dilerim. Mutluluk artık kıyımdan köşemden geçmeyecek biliyorum ama lütfen, biri, bir şey artık bu acıya son versin. Bomboş geçen 17 yılımın yine bomboş ve önemsiz bir son bulması hiç sorun olmaz benim için. Bu gece, ben yaşamayacağımı, hissetmeyeceğimi, sevilmeyeceğimi, sonuma kadar her an üşüyeceğimi anladım. Tir tir titreyerek yazıyorum kimseciklerin okumayacağı bu yazıyı. Yarın dershaneye giderken 'SMİLE' yazılı tişörtümü giymeyi planlıyorum bir yandan. Anlayacağın, kimsecikler bir şey anlamayacak. Yine. Ama olsun. Yalnızlıkta boğulmak, çaresizliğin verdiği acıda tir tir titremekten daha iyiymiş gibi geliyor.

.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin