Dokuzuncu Bölüm

13 0 0
                                    

Üniversitenin ilk senelerindeki 1 aylık birlikteliğimizin ardından yine araya gelmiştik. ilk defa bende kalmıştı. İlk defa bana kek yapmıştı ve ilk defa benim koltuğumda uyumuştu. Yeniden aşık olmuştum ona ya da yeniden ateşlenmişti içimdeki sevgi. Ben ona aittim ama onun kime ait olduğu belli değildi. Bende kaldığı gecenin ardından aramızda yine bir yakınlaşma başlamıştı. Bu yakınlaşma benim hayatımın her evresinde vardı. çocukluğumda yakınlaşmıştık olmadı, lise çağlarımda beraber dans ettik yine olmadı. Üniversitenin ilk senesi Ali den ayrıldığında en uzun yakınlaşmamızı yaşadık ama yine bu bir aşka dönüşmedi. Benim her yanım aşktı ama Deniz için böyle bir aşk hiç olmadı.

Evde çok sıkıldığını, beraber sahilde bir yürüyüş yapıp yapmayacağımızı sordu. Biliyordu ki hayır, diyemezdim. Ben ona hiç hayır, demedim. Bunun farkındaydı ve o yüzden ne zaman yalnız kalsa, ne zaman hayatında kimse olmasa soluğu benim yanımda alıyordu. Büyümüştük artık, çocuk değildik. İkimiz de 20 yaşların ortasına gelmiştik ama hala çocuk gibiydik.

Beraber sahile indik o gün. Sahil sanki bize tahsis edilmişti. Ortada kimse yoktu. Bir kaç satıcı vardı sadece... Biri mısır satıyordu, biri pamuk şeker, diğeri ise uçan balon. Hayatım boyunca uçan balonları çok sevdim, beni de gökyüzüne kavuşturmasınıda çok isterdim hep. Hatta Denizle gökyüzüne el ele gökyüzüne çıkmak en büyük mutluluğum olurdu. Gerçek olamayacak kadar güzel bir hayaldi işte tam bu. Hayatımda unutamadığım en güzel kareden birisi de, ona aldığım uçan balonlar sayesinde çizilmişti. Tam 21 tane uçan balon.

- Balonlar ne kadar usta ?

- Üç lira güzel abim.

- Kaç balon var burada ?

- Sabahtan beri 4 tane sattım. 21 tane kaldı.

- Al sen 100 tl yi hepsini bana ver.

- Verdim bile abicim.

- Hadi sana iyi günler.

Çocuğun yüzündeki gülümseme senin yüzündekinden daha değerliymiş. o gün bunu fark edemedim. İnsan hatalarıyla güzel değil midir zaten ? Benim en büyük hatam, seninle kendimi hep mutlu hissetmem değil miydi ? Tam 21 balon aldım o gün. Sen her zamanki gibi aptal aptal baktın suratıma '' Ne yapıyor bu adam yine...'' der gibi. Sahildeki banka oturduk ve cebimden çıkardığım kalemi ve kağıdı ona verdim. Şimdi bu kağıtlara istediğimiz her şeyi yazıp gökyüzüne bırakacağız. İstersek bunu bir dua gibi düşünelim, istersek sadece ikimize ait bir şeyleri gökyüzü ile paylaştığımızı....

Ne yazmak istersek onu yazalım. O balon patladığında, o kağıt bir yere sürüklenir ve belki bir gün karşımıza çıkar....

- Bu çok saçma değil mi Hikayeci ?

- Saçma olan ne ?

- Bu kağıtlara bir şeyler yazıp gökyüzüne bırakmak, çocukça değil mi ?

- Sen ne zaman büyüdün bu kadar ?

- Büyümek değil bu, sadece anlamsız geliyor gökyüzüne bir şeylere bırakmak. Senin için bir cümle yazacağım. Bana tek bir balon yeter. Diğer 20 balonu istediğin gibi gönderebilisin.

- Pekala Deniz hanım.

Kalemi kağıdı uzattım Denize. Aldı elimden ve yazmaya başladı.

- Hey! Sen yazdıklarımı okuma lütfen !

- Peki, yaz bakalım....

Belki de hayatındaki en uzun yazıyı yazıyordu Deniz. Ne yazdığını göremeden onu öylece izledim. İnsan böyle durumlarda düşünmeden edemiyordu. Acaba kimi yazıyor du ? Bu yaptığımız gökyüzüne gönderilecek olan bir duaydı ve bu duada adımın geçmesini o kadar çok istiyordum ki... O sırada ben de içimden gelenleri elimdeki kağıda yazmaya başladım. '' Sonumuzun ne olacağına kim karar verecek ?'' yazdım ve balonu bıraktım. Balon çok fazla uçamadan, hemen üzerimizdeki ağacın dalına takıldı ve patladı. Yazdığım küçük not Denizin kucağına düştü açtı okudu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 27, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kaderde aşka dahil midir ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin