Selam arkadaşlarım sizlere bu gece uzun bir bölüm yazdım umarım beğenirsiniz şimdiden teşekkürler. hepinizi kucaklıyorum xoxo :)
----------------
Fırat Tuğçe'yi gördüğünde onun gergin olduğunu fark etmişti. Kıyafetleri berbattı. Ona iltifat etmek isterdi ancak ikisinin de gerçeğini bildiği yalan iltifatları yapmaktan kendini alıkoydu. Bu kızın zeki olduğu gözlerinden anlaşılıyordu ancak yatağına alabileceği bir kadın değildi.
Bu evlilik gerçekleşirse mirasçı olacaktı. Kıza teklifini sunmadan önce onu biraz tanımak için yemeğe davet etmişti. Elbette ki başka kadınları da seçebilirdi. Yatağına memnuniyetle alabileceği, ancak yatağına aldığı hiçbir kadın eş olmaya uygun değildi. İhsan Bey'le konuşmalarının üzerine bu küçük kızla evlenme kararı almışlardı.
Tuğçe'nin babası İhsan Bey işleri yürütecek gerçekten bu işten anlayan birine ihtiyaç duyuyordu. Ancak güvenebileceği etrafında Fırat'tan başka birisi yoktu. Fırat'a da bir şartla güveniyordu. Kızıyla evlenecekti. Kızının Fırat'tan çok küçük olduğunu bilmesine rağmen kızını koruyup kollayacak işlerini ilerletecek güvenilir birine ihtiyaç duyuyordu. Bu kızın İtalya'ya üniversite için okumaya gidecek olması Fırat için bir talihti. Bu kıza bir de dadılık yapmayacaktı.
"hoş geldin küçük kız. Seni biraz sinirli gördüm."
Tuğçe olabildiğince sade konuşmaları severdi. Onun buraya belirli bi nedenden dolayı geldiği belliydi. Babasının bile bu yemeğe karşı çıkmaması onun da haberinin olduğunun göstergesiydi. Onun için lafı uzatmadan hemen konuya girdi. "Beni neden çağırdın."
Fırat evlenme teklifini nasıl yapacağını henüz düşünmemişti. Ancak Bu küçük kızın konuya hemen girmesi onun da bu yemeğin altında bir sebep aradığını gösteriyordu. Bu yüzden o da lafı evirip çevirmeden konuşacaktı. Ondan etkilenmiş gibi yaparak vakit kaybetmek zorunda değildi. "Madem bu kadar öğrenmek istiyorsun. Benimle evlenmeni istiyorum."
Kelimeler bir anda havada uçuşarak bütün odayı kapladı. O an Tuğçe geçici sağırlık geçiriyor gibi görünüyordu. Adamın yüzüne far görmüş kedi gibi bakıyor, ne diyeceğini bilemez halde ağzı bir karış açık adamı izliyordu. Duyduklarının gerçek olup olmadığını merak ediyordu.
Galiba halisünasyon görmüştü. Yoksa bu adam onunla şaka mı yapıyordu. Onu buraya kadar sürükleyip böyle bir şaka yapmazdı herhalde.
"Gerçekten mi? Neden bana bu teklifi yapıyorsun ki sen benden hoşlanmazsın bile." Fırat eline şarap kadehini alarak kalan kırmızı şarabı bir yudumda içti ve kadına bakarak "ben ciddiyim Tuğçe, benimle evlenmeni istiyorum."
Tuğçe telaşla kendini toparladı. Ayağa kalkıp oradan uzaklaşmak istiyordu bir an önce. Bu nasıl bir şakaydı. Eşek şakası bile az kalırdı bunun yanında.
"Otur. Bu konuşma bitmeden gidemezsin." Tuğçe kendini sandalyenin üzerinde buldu bu emrin üzerine. Kendisine doldurulan şarabı aceleyle kafasına dikti. Tuğçe içki içmeyi sevmezdi ancak boğazı o kadar kurumuştu ki kelimeler boğazında tıkanmış ağzını açamıyordu. İçkisinden aldığı yudum yanlışlıkla nefes borusuna kaçtığında öksürüğünü engelleyememişti. Kadın kendini toparlamaya çalışırken Fırat sadece onu izliyordu. İçki içmeyi bilmediği her halinden belliydi.
"Daha iyi misin?" Tuğçe sadece başını sallayarak cevap verdi. "Özür dilerim."
"Anlaşılan teklifim seni çok şaşırtmışa benziyor." Dedi.
"İş konuşmaya geldiğimizi zannediyordum bu evlilik teklifi de neyin nesi?"
"Evet sana iş teklif ediyorum. Bu konuda dürüst olacağım. Sabah ta konuştuğumuz gibi senin de bildiğin üzere baban artık işleri yürütemiyor bu nedenle işlerini devralacak birine ihtiyaç duyuyor. Babamla yürüttükleri işlerden dolayı da benden başkasına güvenemeyeceğini biliyor. Bu nedenle işleri devralmam için seninle evlenmem gerektiğine karar verdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN HAKKINDA HER ŞEY(ASKIDA)
RomanceTuğçe on dört yaşındayken hayatının aşkını bulduğuna inanmıştı. Dokuz yıl sonra ise bu adamdan ölümüne nefret etmeye başlamıştı. Artık bu sefer ki duyguları gelip geçici, çocukça değildi. Ne var ki kalp söz dinlemiyordu. Not: +18 içerik