TEHLİKENİN PEŞİNDE

30 0 0
                                    

Kim bu,kim?                                                                                                                                                                                         Ama yok,kabahat bende tabi düşünmedim!                                                                                                                         Ne olacak şimdi, Tanrım.....Bir elime geçirirsem yapacağımı biliyorum.

Mila'nın bu yakınmaları şimdi sessizliğe çekilmiş ormana doluyordu.Hırsıza olan kızgınlığı ve hiddeti aklına geldikçe onu deli ediyordu.Şimdi de gelmiş olacak ki haline bakılırsa,bu söylemlerinin tüm ormanda yankılanacak kadar yüksek çıktığını fark etmemişti bile.Gözü görmüyordu,işte böyle,umurunda olmuyordu hiçbir şey.En nefret ettiği bir şeyin gözlerinin önünde olması üstelik de kendisine yapılmasına tahammül edemiyordu.Hiçbir zaman da etmemişti,elinde değildi.O da böyleydi.Bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesiyle hareket eden biriydi çoğu zaman.Ama bir şekilde nasıl oluyorsa yılan ona dokunuyordu,kendi bir şey yapmasa da.Dingin bir hayat seven Mila için bu hoşuna gidilmeyen bir hareketti ve dokunana bunu bir şekilde ödetirdi.Bir şekilde..

Ne olurdu sanki şimdi kendiyle ve şömine ateşiyle baş başa olsaydı.Evinde güvenle oturup engin denizlere hulyalara dalsaydı.Odunun çatırdama sesi eşliğinde güzel bir uyku çekseydi..

Geri dönüp bunları  gerçekleştirmeyi düşledi bir  an.Her şeyi boş verip evine dönmeyi,daha önce yapmadığı bir şeyi yapıp yarım bırakmayı .Ama olmayacağını biliyordu,olamazdı.Öyle biri değildi.Yarısında sayılırdı yolun artık,dönmekle bir şey kazanmayacağını biliyordu ,devam edeceğini de.Her zaman.                                                                                                                                                                                     Ve dönüş fikri geldiği gibi gitti.

Fakat ister istemez yine evi aklına geldi.                                                                                                                                 Küçük karanlık,tuğla yapılı çatısıyla fantastik görünümlü bir kulübeydi.On beş,yirmi adım ardında kalan o kilitsiz odacığı,orada sakladığı ve bir yabancının çaldığı baltanın olduğu oda..Paslı kapısının ardında gördüğü boş duvar.Ve de menteşelerinden sallanan evin ahşap kapısı.Gevşeyen vidaları yüzünden cızırtılı ses çıkaran kapı kolu..                                                                                                                                 Aah,yine aklına gelmişti.Bunu düzeltmesi gerekse de tamiri sürekli unutuyordu,ya da erteliyordu.Bir şekilde kendisi de tam olarak niye bilmiyordu,sonuç hala aynıydı,gevşek vidalı.                                               Aklının kuytu bir köşesine not aldı.Döner dönmez hemen tamir edecek,bu küçük beladan kurtulacaktı.

 Tabi dönebilirsen dedi Mila'nın içindeki şeytani bir ses.Mila bu sese hafif bir ürpermeyle karşılık verdi.   Bacakları ağarmaya başlamıştı.Tahmin ettiği kadarıyla bir saattir yürüyordu ve hiç dinlenmemişti.Bir şey kaçırmamak için kafası sürekli tetikte her tarafı inceleyerek yürüyordu.                                                         Kollarına baktı,dalların kestiği ince yaralar şimdi kapanmaya başlamıştı bile ama hafif kabarıklığı hala vardı ve kızarıklığı.Mila aynı acıyı yüzünde de  hissetti.Kesiklerin yüzünde de olduğuna emindi.                 Yarayı bulmaya çalışırken elini yüzünde gezdirmeye başladı.Alnına geldiğinde hafif bir acı duydu,yanaklarında bunu hissetmedi.Burnuna dokundu ve çizilmiş olduğunu anladı onun da.                 Tanrı bilir,nasıl görünüyorumdur  diye düşünerek elinde şimdi bir aynanın olmasını diledi.                       En son, görmüş olduğu rüyadan uyandıktan sonra aynaya bakmıştı.Daha bir kaç saat olmuştu  oysaki Mila günler geçmiş gibi hissediyordu.                                                                                                                                       Aynada yorgun bir surat görmüştü.Her daim parlak ve canlı olan gözleri kendini kapatmış ve solgun görünmüştü.Uyku mahmurluğuydu belki de diye düşündü.Kolay bir uyku olmamıştı onun ki,üstüne berbat bir rüya görmüştü.                                                                                                                                                             İşte yine hatırlamıştı,.Neden aklına gelirdi ki sanki.Mümkün ise bir daha hiç bir zaman hatırlamak istemiyordu çünkü gerçekten kötü etkilenmişti.Bunda gerçekçi olmasının payı büyüktü.                             Ne berbat bir gün, diye geçirdi aklından.Daha ne kadar berbat olabilir ki diye düşünürken sanki bu sözlerinin karşılığı olarak arkasından bir hayvanın havladığını duydu.Ses uzaktan gelmişti.Mila arkasına bakmadan bunu tahmin etmişti ve öyle olmasını umdu.                                                                              Korkudan nefes bile almaya çekiniyordu şimdi,donup kalmıştı.Yavaşça arkasına bakmaya çalıştı.Cesurca döndü ve en fazla 200 metre ilerisinde sis içinde ve bulanık olarak bir hayvanın durmuş kendisine baktığını gördü.Mila bunu görür görmez çığlığı bastı,refleks olarak ardına bakmadan koşmaya başladı.Soğukkanlılığını yitirmişti.Gücü yettiğince koşmaya devam etti.Bacaklarına güveniyordu,son derece hızlıydılar.Fakat ne kadar hızlı olursa olsun,dominant olan kendi değilse boşuna uğraşıyor demekti.Bir umutla kendisinin daha hızlı olmasını diledi.

Acaba peşinde miydi?Hala yakalanmamıştı.Yoksa peşine düşmemiş miydi,belki de kendi daha hızlıydı.Hayal mi görmüştü yoksa?                                                                                                                                            Tüm bunları cevaplamak için hızını düşürmemeye çalışarak da arkasına baktı.İnanamıyordu.

Koştuğu için aralarındaki mesafe biraz daha açılmıştı ve bu mesafeyi sadece Mila çoğaltmıştı.Hayvan yerinden kımıldamamıştı bile.Daha doğrusu hayvanLAR.Uzun kulaklı,kurdumsu olan hayvanlar şimdi bir değil birden fazlaydılar.En az on tane olmalıydılar.Hepsi de Mila'ya bakıyor gibi görünüyordu.Mila'ya saldırmayı mı planlıyordu?Ee öyle ise neden şimdi yapmıyorlardı?İsteseler hemen harekete geçerlerdi.Değil mi?                                                                                                                                       İşte bu sefer gerçekten sakin olmalıydı.Panik yapmamalıydı.Onlara kolay yem olmadığını göstermeliydi.Tüm serinkanlılığıyla,korkmamaya çalışarak geriye döndü yavaş ve sakin adımlarla yürümeye başladı.Görüş mesafesinden çıkınca tabanları yağlayacaktı zaten.Ama şimdi,hayır olmazdı.  Arkasında neler olup bittiğini merak ediyordu.Vahşi on taneden fazla hayvan arkasında kendisi de burada hiçbir şey yokmuş gibi yürüyordu.Bunu biri anlatsa veya bir yerde izlese böyle serinkanlı olmayacağını düşünüyordu.

İşte bulmuştu,kurtuluş önündeydi işte.20 adım sonra kurtulabilirdi.Çünkü ağaçlar orada çok daha sık idi ve büyüktü ayrıca daha karanlıktı.İlginç,durduğu yer gerçekten de bakınca daha aydınlıktı.Bu farkı yaratan sebebi merak etti.Bu durumdan biraz korkmuş olsa da o yöne gitmesi gerektiğini bildiği için bunu şimdi önemseyemezdi,şimdilik.

Devam ediyordu yürümeye,5 adım daha yaklaşmıştı.Hala saldırı yoktu,ses de çıkarmıyorlardı.Birazdan tamamen onlardan kurtulacaktı.                                                                                           1 adım daha attı.Attığı an olan oldu.

Hayvanlar bir ağızdan korkunç bir havlama çıkardı......10 adım kalmıştı..Mila artık hızlanmalıydı.Arkasına baktı,işte korktuğu başına gelmişti.İnanılmaz bir hızla hayvanlar Mila'ya doğru geliyordu.Mesafeyi kapatıyorlardı.Kendi hızıyla karşılaştırınca kedinin yanında aslan gibiydi.Ödü kopan Mila 10 adım ötesindeki ürkünç karanlığa bir adım daha attı ve ayağı kocaman bir şeye takılıp yüzüstü yere kapaklandı.Bacağına inanılmaz bir acı saplandı.Nasıl takıldıysa artık yerden havalanmış ve feci bir şekilde düşmüştü.Dizi kanıyor olmalıydı,pantolonunda bir ıslaklık hissetti.                                     Kalkmaya çalıştı,koşmalıydı durmamalıydı.Fakat daha kalkamıyordu bile.Sol ayağına ağırlık binince müthiş bir acı duyuyordu.Bu ayak ona fayda sağlamazdı.Ama yerinde de duramazdı.Çaresizce sürünmeye başladı.

Nereye kadar?Şimdi bir kaplumbağadan farksız oldun.Sonun geliyor Milaa diye düşündü umutsuzca.   Sonu yaklaşıyordu...Hayvanlar geliyordu.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 25, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VAROLUŞ : ÇİFTLİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin