"Bana ne yaptığına dair hiçbir fikrin yok.
Ve sen, bana ne yapıyorsun hiçbir fikrin yok, Pandora."
Jongin boş boş masasındaki bilgisayara ekranına bakıyordu; çenesini rahatça avucuna yaslamıştı, diğer eli fareyi kullanarak rastgele gereksiz belgelere tıklıyordu. İş gününün bitmesine az kalmıştı; işlerini erkenden bitirmişti ve şimdi de belgelere yeniden bakmaktan başka bir yapacak şeyi yoktu.
***
Luhan'ı düşünmemeye çalışıyordu ama aklı o geceye sürüklenmişti bile. Bekarlığa veda partisinden bu yana dokuz gün geçmişti, Jongin, Luhan'la yattığından beri dokuz gün olmuştu ve tek düşünebildiği Jongin'in arabasında geçirdikleri geceydi. Ne yaparsa yapsın, Jongin çocuğu kafasından atamıyordu, işkence gibiydi. Çevresindeki her şeyi etkiliyordu; işini, uykusunu ama en çok da ilişkisini etkiliyordu.
İşe konsantre olamıyordu. Sarışının yapılı bedenini masanın üzerine yatırdığını, badem gözlerin onu daha hızlı, daha sert, daha derin becermesi için yalvardığını hayal ediyordu. Luhan'ın yumuşak, alaycı parmaklarının göğsünden aşağı inmesini, dillerinin beraber dans etmesini, bedenlerinin birbirine dolanmasını ve kulaklarını dolduran şehvetle adını söylemesini geceleri düşünmeden uyuyamıyordu. Önceden yaptıkları gibi Kyungsoo'yla seks yapamıyordu. Kyungsoo'nun yüzünün yerine Luhan'ı koyuyordu.
Daha fazlasını istiyordu. Kaçamaklarının devam etmesini istiyordu. Luhan'la tek gecelik ilişkiden daha fazlasını istiyordu; lezzetli öpücüklerinin daha fazlasını, alaycı dokunuşlarının daha fazlasını, baştan çıkarıcı bakışlarının daha fazlasını, karşı konulamaz zevk çığlıklarının daha fazlasını...
Jongin'in kulaklarına telefonuna mesaj geldiğini bildiren bildirim sesi doldu; onu hayal dünyasından gerçeğe döndürmüştü. Masanın çekmecesini açtı ve telefonunu aldı. Nişanlısının ona sevimli not attığı başka bir mesajı görmek için çok tembeldi. Okumayı bitirdiğinde yarım gülümsüyordu, hemen cevapladı ve geri yerine koyacakken aklına bir şey gelmişti.
Luhan'ı aramak istediği birkaç sefer olmuştu ama hiç bunu yapacak fırsatı olmamıştı. Bu mükemmel bir zaman olabilirdi. Çoğu iş arkadaşları ya gitmişti ya da gidiyordu şu anda. Sekreterinin de birazdan çıkacağını biliyordu, ofis ona kalacaktı. Bina yarım saatten daha az bir sürede boşalacaktı.
Jongin, Luhan'la yalnız kalabilirdi.
Baştan çıkarma kapısını çalıyordu.
Başparmağı hızla rehberinde dolaşıyordu ve gözleri sarışının ismini bulduğunda göğsü sıkışmıştı. İşte buradaydı, mahvetmek istemediği hayattan aklını ve kalbini ayırmaya çalışıyordu. Bu yanlıştı ve Jongin bunu biliyordu ama şu noktada Luhan'a yeniden sahip olmak için ümitsizdi.
Parmağındaki gümüş yüzüğü gördüğünde eli ismin üzerinde tereddütle kalmıştı, ona önceliğinin ne olması gerektiğini hatırlatıyordu. Kyungsoo, liseden beri ve altı yıldır kalbine sahip olan tek aşkı, bir kez daha onun eve gelmesini ve onu kalp gülümsemesiyle selamlamayı bekliyordu. Kyungsoo, Jongin'in sahip olmak istediği her şeydi ve daha fazlası...
O zaman neden arama butonuna basmıştı?
Diğer hat iki kere çaldı.
"Alo?"
Luhan'ın sesini yeniden duymasıyla Jongin'in kalp atışları hızlanmıştı. Birkaç saniye içinde çocuğa olan arzusu büyüdü ama aynı zamanda ne yapacağından emin değildi. Bir haftadır tek düşünebildiği Luhan iken neden aniden gerildiğini bilmiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pandora
Fiksi Penggemar******* Jongin'in seçmek için bir seçeneği vardı: Kyungsoo'ya sadık kalmak mı yoksa Luhan'ın baştan çıkarmasına kanmak mı? ******* Çevirmen : Kimkaa