Two

1.1K 27 0
                                    

***2 Hafta Sonra***
Koleje adımımı atar atmaz Drew'i aramaya koyuldum. Fakat ne telefonlarıma, ne de mesajlarıma cevap veriyordu. WhatsApp'da son görülmesi kapalı olduğu için beyefendinin beni sikleyip siklemediğini anlayamıyorum maalesef! Sonunda endişenlenmeye başlamıştım. Bilgisayar labaratuvarına giderek tarih ödevimi bastım ve bahçedeki Starbucks'a oturdum. Bir kahve alarak MacBook'umu çıkardım ve ödevimi yapmaya başladım.

Drew'den

Okula gidip programımı aldım. Güzel. Tüm derslerim öğleden sonra. Eve giderek hockey maçı izlemeye koyuldum. Maç bitince televizyonu kapatıp alışveriş merkezine gittim. Dün kırılan telefonumun yenisi almam gerekiyordu. Gerzek arkadaşlarım basketbol maçı sırasında bana çarparak yere ittiler ve sayelerinde cebimde olan telefonun üstüne düştüm. Haliyle IPhone 6 Plus'ım BÜKÜLDÜ! Hah bir de Danmark ile çekildiğimiz onca fotoğraf silindi!

Apple'a girer girmez David bıkkın bir tavırla yanıma geldi. Oysa telefon aldığım için sevinmesi gerekirdi. Sonuçta para veriyordum. "Yine mi Justin?" neredeyse ayda bir telefon kırıyordum ve Apple'a çok kazanç sağlamıştım. "Evet. Bu sefer ben değil. Ryan." dudak büküp elimle Gold'u gösterdim. "128 GB mı istiyorsun yine ?" kafamı aşağı yukarı sallayıp kasaya gittim. "Ah selam Jay jay." sinirle kasadaki sürtüğe döndüm. "Sana daha kaç kere bana Jay demeyeceğini söyleyeceğim Aniston." güldü ve elini havada savurdu. Bana sadece Danmark Jay diyebilirdi. "Ahh Jus. Her neyse. Plus 128 mi yine ?" somurtup işlemleri yaptı ve telefonu getirdiler.

Evde tüm uygulamalarımı indirip fotoğrafları geri getirdim. Kılıfımı takıp WhatsApp'a girdim. Danmark'dan 14 tane mesaj, 15 cevapsız arama vardı. Saat 13.00 olduğunda mesajları okurken okula gitmeye çalışıyordum. Dersim 14.00'daydı ama onu görmem gerekiyordu. Çünkü çok özlemiştim.

My Lady: Günaydın! En güzel insan...

My Lady: Okulun ilk günü.

My Lady: Hey?

My Lady: Drew ?

My Lady: Küstün mü ?

My Lady: Yoksa uyanmadın mı ?

My Lady: Uyanmadım deme sakın geliyorum.

My Lady: Üşendim.

My Lady: Of seni seviyorum hadi cevap ver lanet olsun.

My Lady: Senden nefret ediyorumm!

My Lady: Trip atılcak zaman mı gerçekten ?

My Lady: Bazen gerçekten 14 yaşındaki ergenler gibi oluyorsun.

My Lady: Beni önemsemiyor musun ?

My Lady: Peki. galiba cevap vermeye niyetin yok. Görüşürüz.

Parmaklarımı cevap vermek için tuşlara getirip en mantıklı cevabı yazmaya başladım.

Justin Drew Bieber: Danmark, çok özür dilerim. Telefonum kırılmıştı ancak yenisini alabildim. Dersimin öğleden sonra olduğunu öğrenincede hemen telefon almaya gittim. Seni meşgul etmek istemedim. Özür dilerim. Seni seviyorum.

5-6 dakika sonra cevap geldi.

My Lady: Pekala affedildin. Starbucks'ta kahve içiyorum. Aynı zamanda çalışıyorum. Hadi gel!

Range Rover'ıma binip Kolejin yolunu tuttum. Kısa süre sonra arabadan inip kafeye ilerledim. İleride Danmark'i bilgisayarına bakarken yakaladım ve hızla masasına ilerledim.

2 Saat Sonra
İngilizce edebiyatı dersinden çıkar çıkmaz Ash'i aradım. Son zamanlarda yeterince boşladım onu.
"Ahhh... Justiğğğnn." Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp yüzümü buruşturdum. Şöyle cırlamasa olmazdı değil mi ?
"Hey! Ash..."

1 Saat Sonra
Ash evimden gittikten sonra Danmark'ın evine gitmeye karar verdim. Hızla arabama binip yola çıktım.

Danmark*
Eve gelip direk yatağıma uçtum. Okulun yorgunluğuyla gözlerim fazla beklemeden kapandı.

Tam uykuya daldığım sırada yanımda bir çöküntü hissettim. Dönüp bakacak enerjim olmadığı için umursamadan uykuma devam ettim. Kokusundan anladığım kadarıyla Justin olmalıydı. Belime sarılan elleri tutarak gülümsedim. En güzel uyku ancak bu şekilde olabilirdi...

Just Friends?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin