BÖLÜM 5 (Deniz'den)
Anlattıklarına bir yorum yapamıyordum. Ne teselli edebiliyor, ne de tavsiye verebiliyordum. Ben de aynı onun durumundaydım çünkü. İkimiz de terk edilmiştik. Tek fark, o sevgilisini aldattığı için terk edilmişti. Ben ise hiçbir sebep yokken...
Yanımdaki çocuğa baktım. Yüzündeki ne yapacağını bilmeyen ifadeye... Aldattığını inkar ediyordu. Sarhoşken olduğunu, hatırlamadığını söylüyordu. Kendi açısından haklı olabilirdi. Ancak sarhoş olması, aldattığı gerçeğini değiştirmiyordu. Kendimi o kızın yerine koyuyorum da... Sevgilimi o şekilde görsem, o görüntünün verdiği hislerle daha farklı bir şey yapmazdım sanırım.
Dedim ya 'aşk acısı' diye, işte bu da aşk acısıydı. Yanımdaki çocuk terk edilmişti, eski sevgilisi ise aldatılmıştı. Terk edilmek, aldatılmak, ayrılmak, gizlice sevmek... Bunlar aşk acısının çeşitleriydi. Yoksa hepimizin çektiği acı aynıydı. Bu yüzden o kızı da, yanımdaki çocuğu da anlayabiliyordum. Biz, farklı yollardan aynı yere gelmiştik. Üçümüz de sevdiklerimizden ayrıydık.
Bir şey söylemem gerekiyordu. Çocuk bana derdini anlatmıştı ve ben tek kelime etmiyordum. En azından bir 'üzme kendini' demeliydim. Ben tam konuşacaktım ki, o benden önce davrandı.
''Canını sıktım sanırım,'' dediğinde, benim sessiz kalmamı yanlış anladığını fark ettim. Şu an onunla kendimi yaşadıklarımız nedeniyle aynı kefeye koymayı bırakıp, sadece onun anlattıklarını düşünerek birkaç cümle de olsa bir şey söylemeliydim. Şu an duygularımla değil, mantığımla konuşmalıydım.
''Hayır, sen beni yanlış anladın. Sadece yaşadıklarını düşünüyordum,'' dedim ve derin bir nefes alarak devam ettim.
''Bu olaya bu kadar duygusal yaklaşmamalısın. Sonuçta sadece bir lise aşkı. Güzeldi, bitti. Böyle düşün. Hem o seni dinlemeyerek hata yapmış. Kendi bilir. Ama doğrusu sen de sarhoş olsan bile aldatmışsın. Bir yandan da hak veriyorum kıza. Dediğim gibi, duygularını bir kenara bırak ve çevrene bak. Yeni bir sevgilin olursa eğer, kolayca unutabilirsin onu. Böyle yaparak sadece kendine zarar veriyorsun. Bu kadar duygusal olma.''
Sözlerim bitince kafasını bana çevirip, gözlerimin içine bakmaya başladı. Anlam veremediğim bir şekilde bakmaya devam ederken, söylediği şey sert bir şekilde yutkunmama sebep oldu.
''Bu söylediklerini sen neden yapmıyorsun?''
''Ne saçmalıyorsun? Sen... Sen beni tanımıyorsun bile!''
''Evet, tanımıyorum. Ama gözlerine bakınca anlayabiliyorum. Hislerini belli etmemeye çalışsan da ben görüyorum, Deniz.''
Cidden, gözlerimde düşüncelerim veya hissettiklerim mi yazıyordu? Aslında garipsemek saçma olurdu. Bakışlarındaki yoğunluğu görmüştüm. Ama... O, bana 'Deniz' mi demişti? Adımı nereden biliyordu? Söylemediğime emindim.
''Ben sana adımı söylemedim,'' diyerek ondan bir yanıt beklemeye başladım. Yüzünü değişik bir ifade kapladı. Pot kırdığının daha henüz farkına varıyordu. Yalanı kabul etmeyeceğimi belli ettiğini düşünüyordum bakışlarımın. Dikkatle yüzüne bakarken ağzını tam aralıyordu ki gelen gülüşme sesleri ile ikimizin de kafası refleks olarak sesin geldiği yöne döndü.
Gördüğüm sima ile donup kaldım. Buraya gelmek bir hataydı. Onu sevmek hataydı. Onun için çektiğim acılar hataydı. Sırf o mutlu olsun diye yaptıklarım hataydı. Bunları ilk defa hata olarak görüyordum. Belki de karşımdaki manzara aklımı başıma getirmişti. Düşüncelerim, daha doğrusu kalbimin düşünceleri bir anda nasıl değişti, bilmiyordum. Ama kalbim ve beynim ilk defa aynı düşüncelere sahiplerdi. Ve o düşünceler, duygular arasında yoğun olan 'sevgi' değildi bu sefer.
Pişmanlıktı...
NOT: YİNE VE YİNE ÇOK KISA BİR BÖLÜM. AMA KURGU UZUN OLACAK GİBİ, O YÜZDEN PEK TAKILMAYALIM KISALIĞA.:) 290 OKUNMA VAR. DEMEK Kİ OKUYANLAR VARMIŞ. OY VE YORUM OLMASA BİLE OKUNUYORSA İYİDİR HERHALDE:) AMAN, NEYSE. BEN YİNE BAŞLAMAYAYIM ÇOK KONUŞMAYA. :D MEDYALARI SONRADAN EKLEYECEĞİM ŞARKILARI FALAN. HA BİR DE, BİZ BURADA SADECE HİKAYE YAZIYORUZ. OKUMUYORUZ. MESAJ GELDİ DE, ONU DA BELİRTEYİM. ASIL KULLANDIĞIMIZ HESAPLAR FARKLI BİZİM.
TEŞEKKÜRLER.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DURGUN DENİZ #Wattys2015
ChickLit-DENİZ- Korkuyordum… Onun da ‘O’ gibi olmasından, beni terk etmesinden. Bir kez daha sevdiğim tarafından vurulmaktan… Korkuyordum. -EMİR- Korkuyordum… Beni de ‘O’ gibi sanmasından, benden gitmesinden. Bir kez daha sevdiğimi kaybetmekten… Korkuyordu...