6. Bölüm: "Zırh"

86 15 16
                                    

"Söylesene Uraz, sevdiğinin canına mal olduğun birini nasıl sevebilirsin?"

Bu kadardı. Dedemin uyarıları, babamın katil olduğumu bininci kez suratıma vuran cümleleri arasında kaybolurken Uraz'ın olanlara anlam veremeyen bakışları altında eziliyordum. Aile denen bağ kavramına o kadar uzak bir manzara vardı ki, görenler babam ile benim aramdaki ilişkinin "baba,kız" olduğuna inanamazdı. Onun düşündüğünün aksine sadece ben değil; ikimiz de katildik. Ben onun sevdiğinin katiliydim, o ise çocukluğumun katili. İkimiz de ne kadar birbirimize düşman kesilsek dahi bir şeyi unutuyorduk, burada iki zanlı vardı. İkimizin de taktiği aynıydı, kaybettikten sonra kaybettirenlere kin güdüyor, kaybedilenler geri gelecekmişçesine savaş çıkarıyorduk. Sonucunda ise son damla sevgimizi de yitirip kinimizle kalakalıyorduk. Kısır döngüden başka bir şey değildi, yalnızca düşmanın katil olduğunu kabullenirken kendi suçumuzu örttüğümüzü sanan zayıf insanlardık.

"Neler oluyor?" Uraz'ın şaşkınlık dolu sesi herkesin ona bakmasını sağlarken sessizce yutkundum.

"Neler oluyor bilmek ister misin, gerçekten?" Babamın ağzından çıkan ve harfi harfine alay dolu sözcükleri işittiğimde çaresizlikle gözlerimi kapadım.

"Aramızda bir katil duruyor." Babamın defalarca sarfettiği katil olduğum temalı sözcüklere karşı kazandığım bağışıklık, şuan etkisizdi. Sadece o ve ben olduğumuz anlarda, söylediklerine alıştığım için etkisi o kadar şiddetli olmuyordu. Fakat başkasının yanında dahi performansından ödün vermemesi zar zor oluşturduğum zırhımı etkisiz kılıyordu.

"Hem de katillerin en iç burkanından, annesinin katili." Sözlerinin ardından alaycı bakışını da atmayı unutmayan babamın performansını hayretle izliyordum.

Doğduğum günden bu yana hep eksik bir yanım olduğu kanısındaydım. Buna henüz bir ad verememiştim, çünkü elimde seçeneğim oldukça çoktu. Annemi hiç tanımamam, baba sevgisi denen kavrama oldukça yabancı olmam, doğduğumdan bu yana 'aile' denen sözcüğü "anne, baba" olarak değil "babaanne, dede" olarak tanımam. Eksik yanımın adına adaylığını koyabilecek onlarca seçeneğim vardı elimde. Şimdi ise elimden gelen tek şey, eksikliğin mimarının performansına hayretle bakmaktı.

"Eylül?" Uraz'ın boğuk sesini işittiğimde de gözlerim hala kapalıydı.

"Katil desen daha iyi olac.." Babamın nefret yüklü kelimelerini yarıda kesen, ağzımdan kaçan bir hıçkırık olmuştu. Dakikalardır saldırılara zar zor dayanan zırhımı yavaşça yere bırakmıştım. Elimden gelen tek şey ise gözlerimi kapatıp babamın hamlelerine tepkisiz kalmayı dilemekti. Ancak saldırı öyle bir boyuta ulaşmıştı ki ne bir zırh ne de başka bir şey ağzımdan kaçan hıçkırığa ve gözümden düşen bir damla yaşa engel olamamıştı.

"Kızım.." dedemin dediğini de görmezden geldim. Dedem ve babamı ittirerek koşa koşa eve girdim. Bir yandan burnumu çekerken bir yandan da sertçe basarak basamakları çıkıyordum. En sonunda odama girdiğimde hemen kapımı kilitleyip kendimi banyoya attım.

Musluğu açıp yüzümü yıkamaya başladım. Gözümden akan birkaç damla, suya karışırken aynaya bakmak için cesaretimi topluyordum. En sonunda kafamı kaldırıp aynaya tedirgince baktığımda, hiç bakmamış olmayı diledim. Yüzüm hiç rastlamadığım kadar beyazdı, göz altlarım çökmüştü ve makyajım tamamen yüzüme gözüme bulaşmıştı. Çenemden akan bir kaç damla su kıyafetime damlarken lavabonun kenarına ellerimi dayadım. Derin, titrek bir nefes aldım. Yavaş yavaş gelen düşünceler ve beraberinde getirdiği ağlama isteğini bastırmak için yatağıma yöneldim. Sırt üstü yatarak yüzümü yastığa gömdüm. Bastırılan duyguların ve engellenen düşüncelerin hatrına süzülen bir kaç damla yaştan sonra uykuya daldım.

UMUDUN GÖLGESİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin