2. Bölüm: "Bedel"

310 24 12
                                    

"...burdan bulduğumuz x'i yerine koyduğumuzda sonuca ulaşırız." Arka fonda müzik misali gelen hocanın tok sesi uykumu getirmişti.

Normalde azda olsa umursadığım matematik dersi bahçede gördüklerimin ardından umursanmama köşeme çekilmiş dersi dinleyemememi sağlıyordu. O gece gerçekten korkmuştum. Şuandada korkuyordum. Sırf eve erken gitmek için geçtiğim sokaktaki serserilerin şuanda okulda olduğu gerçeğine başka hangi duyguyu etkin kılabilirdiki?

Bir anda kapının çalmasıyla düşüncelerim toz bulutu misali dağıldı. Gelen kişi voleybol takımındaki Dilara'ydı. Üzerindeki voleybol formasına bakılırsa antreman başlamıştı ve ben yine ortalıklarda yoktum. Bana pekte yakışıklı gelmeyen matematik hocamıza cilve yaparmışçasına "Kaptanı almaya geldim hocam," dedi.

Gülümseyerek onay vermesiyle bende sınıftan çıktım.
"Bu adamın gülmesine bayılıyorum." diyerek koluma girdi.

"Abartma," dedim. Cidden o kadar da abartılacak bir yakışıklılığa sahip değildi.

"Sen hep gözünün önündekileri görme Eylül," diyerek Bora ile ilgili imasınıda yapıştırmıştı. Sessizliği seçerek yürümeye devam ettim.

Ancak sessiz olmam sinirlenmediğim anlamına gelmezdi.

"Yalnız Eylül, basketboldaki rakip takım şuan spor salonunda ve çocukları görmen lazım," diyerek tekrar ilgilenmediğim bir konuyu açmayı başarabilmişti.

"Nedense ilgimi çekmedi," diyerek soyunma odasının kapısını açtım. Dilara gözlerini devirirken ona doğru dönerek "Beş dakikaya gelirim. Siz ısınma hareketlerine başlayın." diyip kapıyı kapattım ve giyinmeye başladım.

Aklıma gelen düşünce duraklamama neden olsa da kafamı sallayarak silkelenmeye ve evhamlı düşüncelerden sıyrılmaya çalıştım. Üstümü giyinip spor salonuna girdim.

Girer girmez tribünden gelen, "Oy oy oy!" sesleri şaşkınlıkla o tarafa dönmeme neden oldu. Bir grup erkek, tribünlere kurulmuş parıldayan gözlerle ve tiksindirici bir sırıtışla beni süzüyordu. Bizim okuldan olmadıkları herhallerinden belli olan çocukları umursamadan daire olmus beni bekleyen kızların yanına gittim.

Dairenin ortasına geçip, "İlk boyundan başlıyoruz," diye seslendim. Herkes benimle birlikte boynunu sağa ve sola doğru germeye başladı. Tribünlere arkamı dönük olsamda gelen kahkaha sesleri rahatsız olmamı sağlamıştı. Bacaklarımızı esnetmek için sağ bacağımı öne doğru koyup sol bacağımı arkaya atıp gerinmeye başladım.

"Yeter kızlar."

Sesin sahibine doğru bedenimi çevirdiğimde bir adet gereksiz Bora ile karşılaştım.

"Sebep?" diyerek kaşlarımı kaldırdım.

"Antremanı bitirin Eylül." Sesi olabildiğince yüksek çıkmıştı. Duymamazlığa vurarak şaşkınca bizi izleyen kız grubuna döndüm.

"Devam ediyoruz."

Şaşkın gözlere attığım sinirli bakışlarla herkes deminki pozisyona geri döndü.

"Eylül çıldırtma insanı."

"Sol ayağa geçiyoruz," diyerek onu umursamadığımı gösterdim.

Sol ayağımı öne alıp devam edeceğim sırada kolumda hissettiğim soğuk el, sinirlerimi en üst seviyeye çıkarmaya yetmişti bile. Bir hışımla Bora'nın elini itip savunmaya geçeceğim sırada, tribünlerden inenleri görmemle içlerinden en pislik gibi sırıtanın konuşması bir oldu.

"Görüntü kalitesi düşüyor Bora, çık önümüzden."

Kolumda hissettiğim el daha sıkılaştı. Bora'yı kızdırmışlardı. Beni arkasına savuşturup arkası dönük olduğu çocuklara döndü.

UMUDUN GÖLGESİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin