Hogwarts'ta geçirdiğim 8 yılın -1 yılı savaş bile olsa- sonunda buranın bana ne kadar çok şey kattığını düşünüyorum, iyisi ve kötüsüyle geçen 8 yılım oldu. Bu okul benim için her zaman özeldi.
Zindanlarda yaşamış olsam bile asla bulamadığım ev sıcaklığını vermişti burası bana.
Çocukken arkadaşlarımı bile ben seçemezdim, sadece safkansa oyun oynardım. Oysa ki şimdi son senemde bir sürü iyi arkadaş edinmiştim.
Notlarım oldukça yüksekti ve bakanlık bizim için iş önermişti. Doğduğumdan beri babamın kurallarına göre yaşamıştım ama şimdi hayatım kendi istediğim şekilde yöneliyordu. Hala Hermione hakkında bi gelişme olmasa bile son 2 haftayı sürekli beraber geçirmiştik ki bu benim için harikaydı.
Aynada son kez kendime bakıp cübbemin yakasını düzeltiyorum. Ortak Salonda Pansy beni bekliyor, balo salonuna kadar ona eşlik edeceğim.
"Vay canına Pansy, 4 yaşında henüz ifritler gibi burnunda sümükle gezerken şeytan olmak istiyorum derdin. Bu gece Şeytani bir güzelliğin var."
Pansy söylediğim şeye yüzünü buruştururken koluma giriyor.
"Sende fena sayılmazsın bay ben-herşeyde-en-mükemmelim."
Sırıtıyorum ve büyük salona doğru yürüyoruz. Kapıda Seamus'a Pansy'nin elini uzatıyorum, o da bana Hermione'nin elini. Kalbim tekrar yerinden çıkacak gibi atıyor. Yıllar sonra sevdiğim kızla bu kadar samimi olmak beni çıldırtıyor. Gecenin sonunda Hermione'ye aşkımı anlatmaya kararlıyım. Bu gece Hogwarts'ta son kez bulunuyoruz ve artık söylemeye kararlıyım.
McGonagall uzun ve sıkıcı bir konuşma yapıyor, diplomalarımızı veriyor ve yemekler masada beliriyor. Bu gece son kez Slytherin masasında yemek yiyorum, bundan sonra tüm yemeklerimde evde olacağım. Belkide arkadaşlarımla ve Hermione ile yiyeceğim yemeklerimi.
Yemekten sonra masalar yok oluyor ve küçük masaların üstünde içkiler beliriyor. Hepimiz aynı masadayız, tıpkı sene başındaki balo gibi. Masaya göz gezdiriyorum.
Harry, yıllarca uğraştığım ama içten içe hayran olduğum çocuk, şuan en yakın arkadaşım.
Ron, paraları olmadığını söyleyip ezdiğim, Hermione onu seviyor diye kıskandığım çocuk, şuan yakın arkadaşım.
Ginny, Weasley'lerin tek cadısı, Hermione'yi sevdiğimi bilen 3 kişiden biri, kız kardeşim gibi.
Neville, ailesini yıkan, berbat bi çocukluk geçirmesine sebep olan kişi teyzem olmasına rağmen hala yanımda olan çocuk.
Luna, her zaman biraz tuhaf olduğunu düşünsemde akıllı ve güzel biri, bana hep iyi davranan kız.
Seamus, hiçbir zaman bana tam güven vermese bile kardeşim gibi olan kızın sevgilisi ve daha önemlisi zor durumda yanımda olacağını bildiğim birisi.
Pansy, hakkında çok şey söyleyebilecek olsam da bugüne kadar her zaman yanımda olan ve olacağını bildiğim tek kişi.
Ve Hermione, ilk aşkım, yıllarca sevdiğim kız, şuan yanımda ve gülüyor.
Gecenin son dansı için hepimiz bahçeye çıkıyoruz. Herkes çok mutlu, Hermione kollarımda ve bana gülümsüyor. Hayatım yoluna giriyor ilk defa birazdan Hermione'ye ona aşık olduğumu söyleyeceğim.
Derken yine her şey mahvoluyor, aniden çığlık sesleri duyuyorum ve herkes asalarını çıkarıyor. Aklıma bir kaç ay önce Gelecek Postası'nda yazan haber geliyor.
"Voldemort destekçisi bir grup Ölüm Yiyen olduğu düşünülüyor. Azkaban'a kapatılan veya savaş sırasında ölenler haricinde kimliği belirlenemeyen bir grup Ölüm Yiyen'in hala buradayız mesajı vermeye çalıştığı düşünülmekte. Bakanlığın üst düzey seherbazları bu konu hakkında araştırmalar yürütüyor..."Lütfen diyorum, lütfen düşündüğüm şey olmasın. Ama gökyüzüne bakınca düşündüğüm şeyin olduğunu görüyorum. Sadece 3 Ölüm Yiyen var, yerlerine baktığımda Harry, Ron ve Hermione üzerinde gezdiklerini görüyorum. Sonra bir lanet sayesinde Ölüm Yiyenlerden biri düşüyor, geriye 2 kalıyor. Farkediyorum ki amaçları Altın Üçlüyü yok etmek. Ama hayır biri gitti diye düşünüyorum. Aynı zamanda panikliyorum Hermione'ye bir şey olur mu diye. Bana çok uzak olmadığını fark edince ona doğru koşuyorum. Bu sırada bir Ölüm Yiyen daha düşüyor. Geriye sadece Hermione'ye yakın olan kalıyor, maskesinin kenarındaki çiziği fark edince duruyorum. O çizik 5 yaşındayken gizlice alıp oynarken yere düşürdüğümde oluşan çizik. O çizik 5 yaşında ilk defa Crucio lanetine uğramama sebep olan çizik. Öfkeden ellerim titriyor, asa kullanamayacak kadar sinirliyim.
Her şey aniden oluyor Pansy babama bir lanet yolluyor, aynı zamanda babamda Hermione'ye. Hiç tereddüt etmeden Hermione'yi itiyorum ve lanet doğruca bana geliyor. Babam düşüyor. Beni henüz farketmeyen bir kaç kişi seviniyor fakat sonra derin bir sessizlik çöküyor ortalığa. Malfoy ailesi tamamen yok oluyor. Hermione yanıma geliyor ve ağlıyor. Ağladığı için kendime kızıyorum. Pansy, Ginny ve hatta Harry ağlıyor, herkes ağlıyor. Son gücümle gülümsüyorum Hermione'ye ve son kelimelerimi söylüyorum.
"Sana aşığım Hermione."
Son kelimede sesim titriyor ama Hermione'nin anladığını biliyorum. Hem ağlıyor hemde gülümsüyor hafifçe.
"Bende" diyor. "Bende sana aşığım Draco"
Iyi veya kötü ölüm var mıdır bilmiyorum. Ama ben ölürken hayatımda hiç olmadığım kadar mutluyum.
*************
Yazar gözyaşlarını tutamıyor aynı zamanda da kulaklarını kapatıyor ki sövmelerinizi duymasın...
İlk Dramione hikayemin aksine kötü son yaptım ama yazmaya başladığımdan beri sonu böyle planlıyordum.
Sabırla aylarca bölüm atmamı bekleyen güzel okuyucularım, sizleri seviyorum. Belki başka bir Dramione hikayesinde görüşürüz, öpüldünüz xx
Küçük bir notçuk, bu bir veda değil çünkü yakında Hermione'nin ağzından bir bölüm yayınlayacağım. Ve tek bölümlük bir Dramione yayınlamayı düşünüyorum, bekleyiniz xx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Of The Stars
Fanfiction"Sen beni sevmesende ben severim Hermione. İkimiz için de severim."