Hayatımız bir su birikintisine benzer.
Ömrümüz kadardır büyüklüğü. Ve güzelliği kadardır yoğunluğu. Biz de o suyun içinde bazen dalgaya, bazen de akıntıya maruz kalmış küçük balıklar gibiyiz. Şaşkınlıkla oradan oraya savruluyor, çırpınarak kurtulmaya çalışıyoruz.
Oysa bilmiyoruz ki her ne kadar kurtulmak istesek de bu su, hayat, olmadan yaşayamıyoruz. Çünkü bir balık sudan çıkarsa ölür. Peki ya sudaki balıklar da tehlikedeyse?
Bir derede miyiz? Ya da tatlı suların olduğu bir gölde? O zaman da balıklar intihara bu kadar istekli olur muydu?
Koskoca bir okyanustayım ben. Koskoca ve kapkaranlık bir okyanus...
Berrak denizlerden kopup gelmiş küçük bir balıktım önceden.
Şimdi ise sonsuz bir okyanusa dönüştü ömrüm. Ne dibi gözüküyor ne de karadan umut var. Derinlere yüzsem hayatıma dahil olmuş köpek balıklarına yakalanır mıyım? Ya da yüzeye çıksam ölür müyüm sudan çıkmış balıklar gibi?
Ben ve benim gibi sayısız şaşkın küçük balık, adına hayat dediğimiz bu karanlık okyanusta çırpınmaya mahkumuz.
Ta ki yüzgeçlerimiz yorulana, biri bizi avlayana yani sudan çıkıncaya kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SOKAKLARI
PuisiKocaman bir kalbim var, keşfetmemizi bekleyen yığınla hayal...Kalbimin sokaklarını gezerken bana eşlik etmeye ne dersiniz?