Gökyüzü oldukça karanlıktı ve bu dev diye adlandırmaya pek bi müsait olan ağaçlarsa dahada karanlık ve ürkütücü yapıyordu. Yavaş adımlarla ilerlerken duyduğum bi sesle arkamı döndüm Neydi o ? Yanlış duydum. Evet evet kesinlikle yanlış duydum. Tesellilerimden aldığım güçle dikkatli bi şekilde ilerliyordum ki az önce duyduğum sesten daha şiddetli olduğunu düşündüğüm, hayır kesinlikle daha şiddetli olduğunu düşündüğüm sesle arkamı döndüm. Nefesimi tutmuştum. Ama kalbim kulaklarımı sağır edecek kadar şiddetli atıyordu. Ne oluyordu göremiyordum. Bir gariplik vardı ama bunu öğrenmek istedigimden bile emin değildim.
Adımlarımı hızlandırmış ilerliyordum. Sadece bi ses. Sadece bi ses.. Kedi yada köpektir. Sakin ol Melek. Sakin ol. Birazdan o rahat yatağına kavuşacaksın tatlım.. Kendime verdiğim kötü bir teselliden sonra ev görüş alanıma girmişti. Bunun vermiş olduğu rahatlıkla derin bir nefes aldım. İçeri girdiğimde annem ve babam uyuyordu. Bu işime gelecek bi durumdu. Çünkü yaşadığım bu korku ve strestten sonra açıklama yapmak isteyeceğim son şeydi.
Yağmurdan ıslanmış kıyafetlerimi değiştirmeye karar verdim. Kısa bi arayıştan sonra Ayıcıklı pembe bi pijama ve beyaz sade bi atlette karar kıldım. Saçlarımıda gelişi güzel topuz yaptım ve kendimi yatağın merhametli kollarına attım. Sabah tekrar ormanı dolaşacağım düşüncesini bi yere not ettikten sonra gözkapaklarımla vermiş olduğum savaşa yenik düşmüş ve uykuya bırakmıştım.
Gözlerimi açtığımda odam aydınlanmıştı. Bense uykulu gözlerle etrafa bir bakış atmış ve tekrar kapatmıştım. Gerilme ihtiyacı duyduğum için yatakta oldukça gerilmiş hiçte kibar sayılmayacak bi şekilde esnemiştim. Tekrar uyuyamayacagımı anladığımda yataktan kalktım ve dolabımı açtım. Pijamanın yerine kısa kot şort giydikten sonra atletin kalmasina karar kıldım. Dağılan saçlarımıda tekrar topuz yaptıktan sonra aşağı inmeye karar verdim.
Kahvaltı masasında oturan anne ve babama günaydın dedikten sonra masaya oturmuştum.Oldukça aç hissediyordum. Tabagıma kızarmış ekmek, bir kaç dilim salatalık ve dometes aldıktan sonra hepsini silip süpürdüm.
Ailemi seviyordum. Ama onlar beni normal bi anne baba gibi sevmiyordu. Ben hep en sona bırakılıyordum. Onların işleri herşeyden önemliydi. Bu yüzden yanlız ve mutsuz bir çocukluk gecirmistim. Okul arkadaşlarım aileleriyle el ele gelirken benim tuttuğum tek şey çantam olurdu. Bu oldukça sinir bozucuydu ve ben o arkadaslarımdan böylesine mutlu oldukları için nefret ederdim. Bu benim suçum mu? Hayır , kesinlikle değildi. Ben sadece ilgiye muhtaç bir çocuktum ve... Her neyse bu düşünceler bünyemi alt üst etmeye her zaman yetiyordu. Beynimi bunlardan arındırmış ve ormana tekrar gitme kararı almıştım.
Anne ben biraz dolaşacagım. Dedikten sonra gelecek cevabı beklemeden evden çıktım. Yavaş yavaş ilerliyodum. Etrafa iyice bakıyordum akşamki kadar korkunç değildi. Ve henüz bir ses duymamıştım.
Hey neydi o ? Bir ses duymamıştım derken karşılaştıgım bu şey.. Yanlış görmüş olmak için dua ediyordum. Hayal olabilir miydi? Yoksa ben az önce kanlı bi yüz mü görmüştüm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİMİN KÜLLERİ
RandomKaç insan varki baktığımızda mutluluktan havalarda uçtuğunu sanıp imrendigimiz; kaç insan varki hüzünlü sandığımız oysa mutlu bi hayatı olan. . . Hayat bazen ters köşe yapıyor. Simalar, kahkahalar aldatıyor. Oysa acılar yürekte gizli. Her fırtına in...