Artık gücümün tükendigini hissediyordum. Yok oluyordum sanki. Eriyordum.. Herşeyi ôgrenmek, bilmek istiyordum. Canım bu belirsizlikle çok yanıyordu. Geçmişin taze izleri bir bir çıkıyordu karşıma. Hemde bambaşka bir şekilde..
Oysa geçmiş... Benim en mutlu anılarımla, kahkalarımla doluydu.. Herşey neden böyle olmuştu. Bilmeliydim. Ögrenecektim.. Ögrenmeden bu yerden asla gitmeyecektim..
Yatakta dônüp durmaktan sıkılmış birşeyler ögrenme umudu ile yataktan kalkıp üzerime hırkamı geçirdim. Sessiz ve dikkatli adımlarla kapıya ulaştım. Anahtarı ses yapmadan çevirme gayretinden sonra başarılı bir şekilde dışarı çıkıp kapıyı hafif aralıklı bıraktım. Etrafa gôz gezdirdim. Nerden başlamalıydım. Hangi yön, hangi kuytu bana sorularımın cevabını verecekti.
Beni en çok kendine çeken yöne dogru ilerlemeye başladım.Bir kaç saattir yürüyordum ama hâlâ birsey bulamamıştım. Ama yinede yürümeye, aramaya devam edecektim.
Etrafı incelerken her yerin ne kadar birbirine benzedigi kanaatine varmıştım. Korkunç olmasına rağmen manzara harikaydı... Duyduğum bir sesle etrafa hızla kontrol ettim. Ne olduğunu henüz görememiştim ve bu beni daha çok korkutuyordu. Yavas adımlarla ilermeye başlamıştım ki bişey agzımı kapattı..
Bütün gücümle o elden kurtulmaya çalışıyordum ama bir türlü beceremiyordum. Beni Yüz üstü yere yatırmış ellerimi bağlıyordu. Agzımı bırakmasını fırsat bilip son gücüme kadar bagırıyordum. Beni duyan yoktu galiba.. Böylesine bir orman da bu normaldi belki de..
Kalkmaya, kurtulmaya calıştıkça canım yanıyordu. Yerler de bulunan çakıl taşları her hareketimde daha cok batıyordu. Kafamı çeviremiyor Ne kadar ugraşsam da yüzünü göremiyordum. Üzerinde siyah bi kazak yada ceket vardı emin değildim. Ellerimi bağladıktan sonra gözümü de bağladı ve son olarak ağzımı. Artık daha savunmasızdım..
Beni hiç zorlanmadan kucagına aldı ve yürümeye başladı. Ayaklarımla tekmeler atarak ondan kurtulmaya calışıyordum ama pek fayda ettiği söylenemezdi. Bağlı olan ağzımdan mırıltılardan baska birsey çıkmıyordu. Kalbim kulaklarımı sağır etmişçesine çarpıyordu. Elden birşey gelmemesinin verdiği acıyla çaresizce ağlıyordum...
Zaman bi hayli geçmiş olmalıydı. O kadar zamandır yürüyorduk ki artık saati, havayı tahmin bile edemiyordum.. Annemler meraktan ölecekti. Başıma neler geleceğini bilmeme korkusu, endişesi beni deli ediyor ve kurtulmak istiyordum. Ama bu güclü ellerden kurtulmak o kadar kolay olmayacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİMİN KÜLLERİ
RandomKaç insan varki baktığımızda mutluluktan havalarda uçtuğunu sanıp imrendigimiz; kaç insan varki hüzünlü sandığımız oysa mutlu bi hayatı olan. . . Hayat bazen ters köşe yapıyor. Simalar, kahkahalar aldatıyor. Oysa acılar yürekte gizli. Her fırtına in...