Bölüm 4 (Derin Duygular)

87 12 1
                                    

Gözlerimi zor güç açtığımda pencereden yüzüme vuran güneş çok rahatsız etmış, yüzümü burusturmuştu. Dün yaşananlar aklıma gelince hızla dogruldum. Pencereden aydınlanan ormana göz attım. Herşey normal gözüküyordu.

Kapının açılmasıyla düşüncelerden çıktım. Gelen annemdi. Günaydın tatlım. Diyerek bi öpücük kondurmuştu. -Günaydın anne.
-Tatlım biraz solgun gözüküyorsun.
Öyle miydim ki acaba. Henüz aynaya da bakmamıştım. O yüzden emin değildim. "Koltukta uyuya kalmışım sanırım ondan olmalı." Derken gözüm hâlâ ormandaydı.

Sen iyi olduğuna emin misin Melek ? Annemin ellerini omzumda hissettigimde kendime gelmistim." Bisey mi söyledin anne dalmışım." diyebildim titrek bir sesle. Oluşan sessizliği bozmak adına "Hadi kahvaltıya inelim sanırım çok acıktım " dedim gülerek. Bunun ortamı yumusatmasını ummuştum. Aşağı indigimde babam gazete okuyordu. Kahvalti masası hazırdı. Birer sandaviç yapılmış yanında çay ve süt vardı. Sanırım o süt bana aitti.

Oturdum ve çokta iştahlı sayılmayacak bi sekilde kahvaltımı yaptım. Aklım hep ormandaydı. Düşüncelerimi babam böldü. "Bi takım işlerim var şehre inecegim gelmek istersen senide bırakabilirim. Annende benimle gelecek ve burada yanlız kalmayı istemiceni düşündüm Melek. "

İster miydim acaba. Bu ormanı keşfedebilmek için iyi bi fırsattı. Ama anne ve babamda yokken ne kadar cesaretli olabilirdim ki. Onlar ne zaman yanımdaydı ki. Ama bu defa buna kalkışamayacaktım.

Ben üzerimi giyip inerim birazdan. Sahile gitmem de bi sakınca yoktur öyle değil mi ? Cevabını beklemeden yukarı çıkmıştım. Beklememiştim çünkü soru değil daha çok imada bulunmuştum. Dolabi açıp giyecek biseyler bakmaya başlamıştım. Bi tişört ve pantol giyip saçımıda sıkı bi at kuyruğu yapmıştım. Aynaya yaklaştıgımda gerçekten oldukça solgun göründügümü fark ettim.
Bi göz kalemi ve parlatıcı sürdükten sonra son kez kendime bakmış ve az öncekinden daha iyi olduğuna kaanat getirmiştim.

Kısa bir araba seyahatinden sonra sahile yakın bi caddede anne ve babamla vedalaşarak inmiştim. Yavaş adımlarla sahile doğru ilerliyordum. Deniz havasını hissetmeye başlamıştım. İçim huzurla dolmaya başladı. Geçirdiğim o sıkıntılı günleri de deniz havasıyla atlatmıştım. Ayakkalarıma vuran dalgalar bana güç veriyordu. Ne kadar da özlemişim. Orman havası da güzeldi ama ürkütücüydü. "Keşke bu yazı orman da degil de deniz kenarında gecirseydik"

Bu düşüncelere şimdilik ara vererek anın tadını çıkarmaya karar verdim. Kumlara oturup ayaklarımı uzattım gelen dalgalar dizlerime kadar vuruyordu. Bu sıcak hava da en iyi gelen şey buydu sanırım. Aklım eski anılara gitmek için can atıyordu. Ama buna izin vermek istemiyordum. Eskileri hatırlamak hatta tekrar yaşamak hiçte iyi gelmiyordu.

Çok acı çekmiştim. Mutluluktan bulutların üstünde uçarken sert bi şekilde yere düşmüştüm. Afallamıştım. Yüreğimden kopan şeyler beni benden almış, hic kapanmayan bi yara açmıştı. Yarama merhem bulamıyordum. Ailem yaşananlardan oldukça memnundu. Beni teselli etseler de içten içe seviniyorlardi.

Evet doğru duydunuz. Hayatımın en büyük acısını yaşarken ailem buna seviniyordu...




ATEŞİMİN KÜLLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin