25.Bölüm ♠

4.9K 330 37
                                    

[Multimedia Simge]

*BÖLÜMDEN ÖNCEKİ NOTU OKUYUN LÜTFEN*

25. Bölüm

İpek gülümseyerek gözünü Arya'dan çekti ve Emir'e baktı. Emir'de ona bakınca gülümsemeyi keserek yerinden kalktı.

"Gidiyorum ben. İyi geceler."

"Tamam, git."

Üstünü silkeledi ve eve doğru ilerledi. Aslında Emir'in bu iğrenç davranışlarına sinirlenmemesi gerekirdi. Belki de böyle daha çabuk soğurdu ondan.

***

Savaş saatlerdir susmayan bebeği yatağın üzerine bıraktı ve odada volta atmaya başladı.

"Yahu sen neredeyse bir yaşındasın! Gece oldu mu uyur insanlar! Öğrenemedin mi daha?!"

Bebeğin yüksek sesle ağlamasıyla neredeyse böğüren Savaş, yan odadaki Emir'den küfürlü bir bağırtı yemişti.
İki dakika sonra odaya gelen, dağınık saçlı, gözlerinin yarısı kapalı olan Kaan, birkaç dakika boyunca karşısındaki Savaş ve yatakta zırlayan bebeğe bakmıştı.

"Senin bir taraflarını sikmeden sustur şu çocuğu! Niye burda bu? Git dışarda bak."

Ardından Savaş'ın cevap vermesini beklemeden odadan çıkmıştı.

Savaş oflayarak elini anlına koydu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu ki!

Gözü cama kaydığında, karşı taraftaki hala ışığı yanan odayı gördü. Orasının Arya'nın odası olduğunu daha ilk taşındıkları gün öğrenmişti.

Sırıttı ve etrafta sevmediği bir eşya aramaya başladı. Aynanın karşısındaki süs taşlarını gördü.

Onlar zaten bir işe yaramıyorladı. Hemen ilerledi ve taşları avucuna doldurdu.

Camı açıp kendini biraz sarkıttı.

"Karşınızda, iyi bir nişancı var hanımefendi. Dua edin de camınız kırılmasın."

Kendi kendine konuştuktan sonra avucundan bir taş alıp fırlattı.

Mesafe çok fazla değildi ama taş yarı yolda durmuştu.
Savaş kendini biraz daha çıkardı ve tüm gücüyle tek tek taşları fırlattı.
Ta ki Arya pencereye çıkana kadar.

Savaş derin bir nefesi dışarıya bırakırken, kendini de biraz içeriye çekmişti. Ayrıca bu kızdan numarasını alsa iyi olacaktı.

Arya gecenin bu saatinde, sesini fazla yükseltmeden, ama Savaş'ın duyabileceği bir şekilde konuştu. Ki, bu onun bağırması demekti.

"Sapık mısın be sen?! Ne bu gecenin bir saatinde pencereme taş atmalar falan."

Biraz durdu ve devam etti.

"Ordan buraya nasıl attın o taşları sen?"

"Bırak şimdi taşları. Bir şey diyeceğim."

"Ne? Duyamıyorum."

"Arya!"

"Tamam tamam, söyle."

"Bebek nasıl uyutulur? Ben uyutamadım bunu. Bi gelip uyutsana."

"Oh, bakıyorum iyi alıştın. Valla bilmiyorum ben uyutmayı. Salla uyur o."

"Ya gelsene iki dakika kızım! Uyutup gidersin."

"Ba-na-neee."

"Gelirsen çikolata alırım sana."

Komşum DengesizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin