3.Bölüm

60 7 0
                                    

"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""

2. Sonra..

Ne bir tadım ne de tuzum kalmıştı, orda burda öylece dolanıyordum, Oktay'dan hiç bir haber yoktu ve ben artık ümidimi yitirmiştim. Otelde dışarıda insanlar bana garip Garip bakıyorlardı farkındaydım, hissediyorum ve onca şeyin sorumlusu benmişim gibi beni bir kere bile aramamıştı konuşmamıştı, biliyorum bu kadar mutlu olmanın sonunda bir şey olacağını biliyordum, keşke o eski platonik mahur olarak kalsaydım, hayallerimde yaşamaya devam etseydim, böylesi bir yara daha çok kanıyacaktı.

"Nasılsın kuzum (eylem)
"Nasıl olabilirim ki b*k gibi
"Konuşmak ister misin
"Bilmiyorum eylem, hatırlıyor musun 9sene önceydi hayatımın en berbat günüydü belki de benim düşündüğüm gibi son günüm.
"Mahur o günleri kendine hatırlatıp durma, her şey geçti şimdi hiç bir şey aynı değil.
"Belki de aynı değil ama benden çok şey götürdü. Hiç bir zaman öğrenemeyecek.

"""""""""""""""""""""""
2012 Temmuz.

Hayatımın en boktan günüydü, ben evimde oturmuş kahvemi yudumlarken hiç bir zaman izlemediğim magazin kanalını açasım tuttu, son dakika diye verdiler o zaman haberi, elimden kahveyi düşürmem fazla sürmedi, gören beni arıyordu, bense zaten günlerdir evdeydim, bunu da onlar gibi sanmıştım, gelip geçicidir demiştim fazla düşünmemiştim, sonu buralara geleceğini bilememiştim, o kadınla evleniyordu, o kadar mutluydu ki ona bakıp öyle bir gülüyordu ki, ben bir gün bana da öyle Güler mi diye bir umut yaşadım, ama artık öyle bir umudum bir yaşama hevesim kalmamıştı.
Sinir krizi geçiriyordum, ne var ne yoksa devirmiştim duvarlara vuruyordum yerler vazoların bardakların kırıklarıyla doluydu, aynı benim kalbim gibi, bana hiç dokunmamış beni bir kere bile sarmamış benim kokusunu hiç bilmediğim bir adam için bunca acıyı çekmemi artık kaldıramıyordum, dolaptan elime ne gelirse aldım, canım yanıyordu ayaklarıma camlar batıyordu ama ben onları umursamıyordum, telefonu hiç durmadan çalıyordu, muhtemelen haberleri görmüş beni arıyorlardı, dolu küvetin içine girdim ne kadar hap varsa yuttum, ayaklarımda ki kanlar suyun bile rengini değiştirmişti, banyonun fayanslarına baktığımda etraf kan içindeydi, bitmiş miydi şimdi, gidiyor muydum ona bir kez sarılmadan öpmeden, kendine cidden bunu yapmış mıydım, gözlerim kapanıyordu, kapı  çalıyordu  yumruklanıyordu ama benim artık kalkıcak gücüm yoktu, yavaş yavaş güçsüz bedenim suya batmaya başladı, hoşçakal maviş sana seni hiç dokunmadan sevdiğimi anlatmak isterdim, bir gün olur da anlata bilseydim sana, en çok gözlerini sevdiğimi hep benim olmalarını isteyeceğim tek şey olduğunu söylemek isterdim, ve işte tamamen suya batmıştım, kapı sesini de vurmaları da artık duymuyordum.
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim, ayaklarım sarılı yanımda babam ve annem vardı, ne kadar süredir böyle olduğumu soracak olursanız 1 haftadır uyuttukları kadar uyutulmuşum, beni o gün orda olan  Arif ve kızlar kurtarmış doktor biraz daha yetişmeselermiş öleceğimi söylemiş. Yurt dışında 3,4 ay psikolojik bir tedavi gördükten sonra orda kalmaya karar verdim, iyiydim iyi olmak zorundaydım, telefon tablet bilgisayar pek kullanmıyordum, sürekli çizim yapıyordum, eylem en yakın arkadaşım ve aynı zamanda psikoloğum hep yanımdaydı, çok geçmeden işi gücü halledip kızlar da gelmişti, geldiklerinde ağızlarında bir şeyler geveliyorlardı, ve mutlu görünüyorlardı, Oktay boşanıyormuş, ve benim dairemin 2 daire aşağısında ev tutmuş, sevinsem mi üzülsem mi bilememiştim ama artık dönmem gerektiğini fark etmiştim.

———————————————————————-

Eylemin yanından ayrılıp çizim defterimi de alıp odaya çıkmaya karar verdim, yine o zamanlar ki gibi çok uyumaya başlamıştım, en iyi kaçış yolu değil mi zaten.
Lobiye geldiğimde karşımda etrafa bakınan Oktay'ı görmemle kala kalmıştım, gözleri beni bulunca gözünde ki gözlüğü bırakıp o da kalakalmıştı, burda olduğumu nerden biliyordu, ona oteli söylememiştim, belki de benim için gelmemişti, üzerinden 2 gün geçmişti o gün olması gerekirken bu gün olması hiç bir şeyi ifade etmezdi, arkamı dönüp hemen bahçe tarafına yöneldim, o kadar hızlı yürüyordum ki tabanlarıma vura vura, şu anda en sessiz en sakin ve beni bulamayacağı bir yer bulmam gerekiyordu.
Telefonum çalıyordu ve arayan oktaydı, telefonu uçak moduna alıp cebime attım ve sessiz bir yer bulup oraya oturdum.

Sonsuzum OlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin