Kenn ve Lucy ' nin burada ne işi var ? Şaşkındım bir yandan da tedirgin olmuştum bugün olanlardan sonra burada olmaları normal değildi. Onlara bakarken Kenn ani bir hareketle dirseğiyle beni kenara itip odaya girdi. Sinirlenmiştim izinsiz odaya girmekte nasıl bir kabalıktı. Kenn 'in peşinden odaya girdim. Kenn yatağıma oturmuş hatta yayılmış bir şekilde etrafa bakıyordu sabah ki sinirinden, nefretinden eser kalmamış bir şekilde davranıyordu. Sinirli bir şekilde karşısına dikildim.
'' Sen ne yapmaya çalışıyorsun Kenn? Dann diye odama nasıl girersin? '' diye Kenn' e çıkışırken odanın kapısı gümmm diye kapandı. Arkamı dönüp baktığımda Lucy iki ellerini birleştirmiş bana bakarak sırıtıyordu ama bu sırıtmayı hiç sevmemiştim kötüydü. Ben Lucy' e bakarken Kenn bir anda kolumdan tutup beni kendine çekti. O simsiyah gözleri dahada kararmış kızgın bir şekilde bana bakıyordu korkmuştum ama belli etmeden ona direniyordum.
''Kenn çek elini'' dedim kolumu kurtarmaya çalıştıkça o daha da sıkıyordu kolum kızarmıştı artık ve canım daha çok yanıyordu.
''Kenn bırak canım yanıyor '' dedim ama o dinlemedi kolumu daha da sıktı artık acıya dayanamıyordum kemiklerimden çıtırtılar geliyordu. Dayanamayıp gözlerimden yaşlar süzüldü. Kenn' in gözlerinin içine baktım artık göz bebekleri bile belli olmuyordu gözleri simsiyahtı. Gözlerim doldu acıdan ve hala Kenn'e bakıyordum. Konuşmadan Kenn 'le birbirimize bakıyorduk sinirliydi. Yavaş yavaş kolumu rahat bırakıyordu. Elini tamamen kolumdan çekti koluma baktığımda kolum mosmor olmuştu. Kolum yavaş yavaş kendi rengini almaya başladı. Kendime geldiğimde Kenn'e sinirli bir şekilde bakıyordum.
''Hemen çık odamdan Kenn '' dedim Kenn ' se yüzüne alaycı bir gülümseme alıp bana baktı. Omzuma çarparak yanımdan geçti ve mutfağa doğru yöneldi. Gözlerimle Kenn 'nin bir sonraki hamlesini bekliyordum ve dememe kalmadan mutfaktan yanık kokusu gelmeye başladı. Hızla mutfağa gittim
''A a a nasıl Kenn ne yapıyorsun bırak onu'' diyip tam Kenn 'e yaklaşacakken Lucy arkadan kollarımı tuttu ve sıkmaya başladı. Canım yanıyordu ama o an Kenn'e odaklanmıştım.
''Kenn yapma lütfen bırak onu '' dedim ama dinlemedi. Elinde ailemden gelen mektup vardı ve gözlerimin önünde cayır cayır yanıyordu. Az önce gözlerimden yaş gelmesini sağlayacak kadar kolumu sıkması bile bu kadar yakmamıştı canımı. Ağlıyordum artık gözlerimden yaşlar süzülüyordu durmuyordu yaşlar nasıl yapardı? Bu kadar mı acımasızdı. Kenn' den nefret ediyorum artık daha fazla nefret ediyorum ve bunun altında kalamazdım bu yaptığının hesabını verecekti ama şuan değil çünkü iyi değilim ayakta zor duruyordum. Aylar sonra ilk kez ailemden haber almıştım ve şuan yok oluyordu. Sinirlenmiştim ama elimden bir şey gelmiyordu. Lucy arkamdan ellerimi ani bir şekilde bıraktı ve yere düştüm. Kenn Lucy ' ye
''Sen git.''dedi. Lucy birşey demeden odadan çıktı kapıyı kapatınca Kenn yere doğru eğildi ve çenemden tutup ona bakmamı sağladı.
''Edina, Ediiinaaaaa '' diye uzatarak tekrarladı adımı. Ben tepkisiz bir şekilde yanmış mektubun küllerine bakıyordum.
'' Seni uyarmıştım ama sen dinlemeden haddini fazlasıyla aştın, bunun bir karşılığı olacaktı ve gecikmeden aldın karşılığını. Umarım bir daha tekrarlamazsın '' dedi ve bana dokunmadan odadan çıktı. Ayağa kalktım yatağıma doğru yürüdüm üzerimdekileri çıkartmadan yatağımın üzerindeki pikeyi kaldırıp yavaşça yatağıma yattım bir kaç dakika sonra pikeyi üzerime çekip uyumaya çalıştım.
Sabah sucuklu yumurta kokularıyla uyandım ve aynı zamanda Cara 'nın şarkı sesleriyle. Dün geceden çok yorgun ve çok mutsuzdum ama, iyi uyanmıştım bugün mutlu değil ama iyiydim. Evet mektubum yanımda olmasa da ayakta kalmalıydım üzüldüğümü belli etmeden. Yatağımdan kalkıp mutfağın kapısından kafamı uzatım
''Günaydınnn '' dedim uzata uzata gülerek karşılık verdi Cara' da
''Günaydın, hadi kahvaltıya anlatacaklarım var acil konuşmamız lazım '' dedi. Meraklanmıştım, hızlıca banyoya gidip musluğu açtım soğuk suyla yüzümü yıkadım, kendime gelmiştim gerçekten, suyun soğukluğundan nefesim kesilmişti. Zaten yüzüme su gelmesinden hiç hoşlanmam hele soğuk suyun gelmesinden hiç, hiç ,hiç hoşlanmam böyle nefesim kesilir hep. Yüzümü annemin çantama koyduğu beyaz yumuşak havluyla kurulayıp üzerimi değiştirmeden Cara'nın yanına gittim. Hızla masaya oturup
''Dökül bakalım, ne oldu ? Anlat.'' Diyip hızla önümdeki tabağı doldurmaya başladım. Sucuklu yumurtadan başladım ilk, ben yerken Cara 'da beni izleyerek gülümsedi ve söze başladı.
'' Ediiii neler oldu neler '' dedi bende ne oldu der gibi gözlerimi devirerek Cara ' ya baktım.
''Hani dün David beni çağırmıştı ya biz böyle gayet normal bir şekilde yan yana yürüyoduk. Ormanın hemen önündeki banklardan birine oturduk sonra David konuşmaya başladı ilk başta biraz saçmaladı ama heycandandı sanırım sonra ,Cara okulun başından beri çok sıkıntılı günler geçirdin ve ben hep senin yanındaydım belki bir dost belki sıradan bir arkadaş gibi ama ben artık sıradan değil senin hayatında önemli bir yerim olsun istiyorum , dedi sonra ellerini uzattı bende elini tuttum heycandan kalbim fırlayacak gibi olmuştu Edina ama sakin ve inanılmaz cool davrandım. Sonra David' in elini tutunca ,David 'de derin bir nefs alıp sevgilim ol istiyorum Cara ne dersin ? dedi. Elim ayağım boşaldı o an, bir anda çıkma tekli etti Edina bana şaşırdım ben şaşkınlığı üzerimden atmayı beklerken baya bir zaman geçti sanırım David soruyu tekrarladı. Ne dersin Cara ? dedi bende gülümseyerek evet dedim sıradan bir evet oldu ama çok heyecanlıydım. Artık çıkıyoruz David' le '' dedi.Cara David ' den okulun başından beri hatta abisi Dael'in öldüğü yıl yanı geçen yıldan beri hoşlandığını bana söylemişti. Aslında aralarında bir şey olacağını bekliyordum ama bu kadar erken değildi.
''Çok sevindim Cara '' diyip ayağa kalkıp Cara'ya sarıldım.
'' Hadi giyinelim geç kalıcaz.'' Dedim. Hızlıca dolaptan siyah dar yırtık pantolonumu, üzerime siyah salaş t-shirtimi çıkarttım, hızla üzerime geçirdim. En alt çekmeceden gold zincirimi çıkartıp boynuma taktım. Saçlarımı at kuyruğu yapıp tokayı taktığım yeri bir tutam şaçla kapatıp tokayla tutturdum. Gözlerime gol bir far, kirpiklerime rimel, alık , parlatıcı ve hazırım. Ayağıma gold simli babetlerimi giyıp siyah sırt çantamı alıp kapıyı kilitledik ve bahçeye doğru yürümeye başladık. Cara hızlı hızlı David'in yanına gitmek için yürüyordu. Bense arkada kalmıştım. Cara çoktan benden uzaklaşmış David ' in yanına varmıştı. Ben normal adımlarla onlara doğru yürürken etrafa bakınıyordum daha doğrusu Kenn ' e ve Lucy'e görünürde yoklardı. Cara ve Lucy 'nin yanına vardığımda
''Ee Adrian ' la Colin nerede?'' diye sordum. David
''Hiç bir fikrim yok odalarına gittiğimde yoklardı aradım açmadılar neyse ya çıkarlar bir yerlerden '' demesine kalmadan Colin ' le Adrian yanımıza geldiler. David
'' Oğlum nerdesiniz arıyoruz açmıyorsunuz ?'' Dedi. Colin
'' Biraz dertleşmek için ormana yürüdük seni de uyandırmaya çalıştık ama uyanmadın , her zamanki gibi de hatırlamıyorsun'' dedi ve büyük bir kahkaha attı. Bizde sadece gülümsedik. Bütün öğrenciler bir köşeye dağılmış sohbet ediyorlardı. Aslın şuan sırada olmamız gerek ama kimse takmıyordu. Müdür hızla odasının balkonuna gelip mikrofona iki kere vurup ses olup olmadığını denedi ve konuşmaya başladı aceleci bir tavırla.
''Çocuklar, okulumuzda şu zamana olmayan bir olay yaşandı bunu sizlerle paylaşamayacağız ama artık şöyle bir karar aldık odalarınızda artık kızlı erkekli kalacaksınız panolara gidip oda arkadaşınızın kim olduğuna bakın. Olan olaylardan dolayı ders yapılmayacak '' dedi ve gözden kayboldu.
''ARKADAŞLAR BU BÖLÜMÜ BİRAZ GECİKMELİ YAZDIM TATİLDE OLDUĞUM İÇİN KUSURA BAKMAYIN. UZUN YAZMAYA ÇALIŞTIM UMARIM BEĞENİRSİNİZ. YENİ BÖLÜMÜ YAZINCA HEMEN PAYLAŞACAĞIM. VOTELERİNİZİ VE YORUMLARINI BEKLİYORUM. ANCA BU ŞEKİLDE ANLAYABİLİRİM KİTABIMI BEĞENİP BEĞENMEDİĞİNİZİ. DESTEKLERİNİZE BEKLİYORUM :) )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Günlüğüm
VampireDaha çok yeniyim, herşeyi yeni yeni öğreniyorum ve hayatta kalmam gerek...