3

205 15 5
                                    

Toz tutmuş eski sehpada işaret parmağımı dolaştırdım. İki haftadır evle ilgilenmiyordum. Çünkü kafam fazla uyuşmuştu. Neyse ki fazla ziyaretçimiz olmazdı.

Oda, rutubet ve tozların etkisiyle kokuşmuştu, berbat haldeydi. Tüm odalarımızda aşağı yukarı böyleydi. Ev neredeyse boşaltılmıştı. Haciz memurları Ashton'la konuştuğunda içimde kötü bir his yok değildi zaten. Borçlarımızdan dolayı evimizdeki çoğu eşyayı ertesi gün geldiklerinde beraberlerinde götürmüşlerdi. Neyseki yatağımız ve tek tük bir iki eşyamız duruyordu.

Oturduğum tabureden kalkıp balkonun kapısını zorladım. Fazlasıyla paslanmış kolu zorlukla aşağı çekip kapıyı açtım. Dolunay tüm ışığını üzerimize düşürürken korkuluklara yaslandım. Ön bahçeye bakan balkondan hafifçe sarkıp, Ashton'ın aşağıda sigara içtiğini seçebildim. Sinirliydi, kırgındı ve üzgündü. Belki de benim için endişeleniyordu. Onu bırakacağımı aklından geçiriyordu. Onu, pekâlâ, bırakmayı düşünmedim değil. Ama onu bırakamazdım. Bu bataklıkta onu tek bırakamazdım. Bana olan güvenini ve âşkını, kendimi kurtarmak için harcayamazdım.

Sigarasını son kez derince içine çekip düşmesine izin verdi. Sivri burunlu ayakkabılarıyla ezdikten sonra ellerini ceplerine koydu ve eve doğru yürümeye başladı.

"Bethany, üst katta mısın?" diye bağırdı. Sesi evde yankı yapsa bile umursamadım.

"Balkondayım, sevgilim." dedim sesimin çatlamamasına özen göstererek. Hızlı adımlarla merdivenleri çıktı. Bulunduğum odaya girdi ve derin bir nefes aldı. Balkona adımını attığında, ona döndüm.

"Haciz olayları için, ben..." dedi ve elini ensesine götürüp kaşıdı. "Çok üzgünüm." yanıma gelip durdu. Elleriyle iki kez alnına vurdu. "Salak kafam! Seni de üzdüğümün farkındayım. Eğer faturaları zamanında ödeseydim..."

"Ashton." dedim onu bölerek. Gözleri dolmuştu. "Seni hâlâ seviyorum. İki parça eşyanın gitmesi bunu değiştirmeyecek."

Burukça gülümsedi. "İyi bir erkek arkadaş olamadım değil mi?"

Kaşlarımı çattım. "Saçmalamayı kesmen için beş saniyen var." dedim ve kollarımı göğsümün altında çaprazladım.

Kıkırdadı ve kollarını bana doladı. "Seni seviyorum, asık surat."

Bende kollarımı çözüp, ona sardım. "Bende seni seviyorum, günışığım." Kafasını boyun boşluğuma gömdü. Biraz gıdıklansam da, anın büyüsünü bozmak istemediğim için sesimi çıkarmadım.

"Gıdıklandığını anlayabiliyorum, Beth." dedi ve kafasını kaldırdı. Kollarını çözmeden, "bu arada, Atina'da evimize gerçekten fazla benzeyen bir ev buldum, gerçekten ucuz ama güzel, yani eğer istersen..." diye mırıldandı.

"Ash! Harikasın sen." dedim.

"Ve sende sevgilim, sende öylesin."

mardy bumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin