6-Hayat

70 4 1
                                    

"Siz mükemmel şeylersiniz."

-

İç sesimin çığlıklarla dans etmesine dış sesim katılmıyordu. Az önce, Belieberlara -bana da demiş oluyor- mükemmel demişti. Ve benim de yüzüm kızardığı için ona bakmamış, başımı eğip gülmüştüm.

"Dünya'nın en güzel, en iyi, en mükemmel hayranlarına sahibim." dedi.

"Bu yüzden, gerçekten çok şanslı olduğumu düşünüyorum." diye devam etti.

Onun konuşmasını bitirdiğinden emin olduğumda gülümsedim. "Hayır, asıl şanslı olanlar biziz. Senin gibi bir idole sahip olmak bir çok insanın başına gelmeyebilir." dedim içimden söylediğimi sandığım sesle. Tabiki duydu!

Duysun, doğrular ne de olsa.

"Seni seviyorum." dedi.

Seni seviyorum.

S e n i S e v i y o r u m .

Gözlerimi gözlerine çevirdim. Gözleri... Mükemmel. Tek kelimeyle mükemmel.

"B-Bende seni seviyorum." dedim gözlerimin dolmasına engel olamayarak.

Gözümden akan yaşı hızlıca sildiğimde başımı öne eğdim.

"Aah! Gel buraya." dedi ve kolunu omzuma atıp beni kendine çekti.

"Oo buz gibi olmuşsun sen, al bunu giy." dedi ve üzerindeki kapşonluyu bana verdi. Başka bir hırka daha giymişti.

"Teşekkürler." dedim gülümseyerek.

"Gamzelerin çok güzel. Hep bir gamzem olsun isterdim." dedi gözlerime bakarak.

"Seninde gamzelerin var, biliyorsun değil mi Justin?" dedim anlamamış bir ifadeyle Justin'e bakarak.

"Benim mi?" dedi o da anlamamış gibi bakarak.

"Bak şimdi gülümseyeceksin ve ben fotoğrafını çekeceğim, sende göreceksin." dedim. Ortaya attığım fikir güzel olduğundan kabul etti.

Telefonumu çıkardım ve kamerayı açtım. Gülmesini bekledim. Güldüğünde, "Dişlerini göster." dedim.

Dişlerini göstererek güldüğünde fotoğrafı çektim ve ona gösterdim.

"Gerçekten ilk defa fark ediyorum." dedi fotoğrafa gözünü ayırmış bakarken. "Shop filan yapmadın, değil mi?" dedi.

"Ben ve shop?" dedim ve kahkahayı bastım. "What do you mean şarkının kapağı için o kadar uğraştım ki, anlatamam. Ama sonra ne oldu biliyor musun? Sıfır beğeni geldi," dedim ve tekrardan güldüm.

"Telefonunda kayıtlıysa, görebilir miyim?" dedi. Başımı salladım ve az önce çantama koyduğum telefonumu çıkarıp galeriye girdim. Telefonum full Justin ile doluydu. -Her Belieber'ın öyledir, anladınız siz;)- Yaptığım shopları bulduğumda ona uzattım.

"Dört tane var, ilerle." dedim. Baktı. Baktı. Baktı. Baktı. Baktı.

Hey, bir tane fazla baktı.

Ve yeniden baktı.

Bir dakika, kendi fotoğraflarını görüp de gülmüş olamaz değil mi?

Olabilir, bu Justin.

"Burada neredeydim, çok eski olmalı." dedi fotoğrafı gösterip.

"Eski mi? Burası bu sene gittiğin Rehap partisi." dedim.

Dediğim gibi, bu Justin. Gittiği yerleri bile unutuyor, çünkü bu Justin. Bu seneki halini çok eski sandı, çünkü bu Justin.

"Ah, unutmuş olmalıyım." dedi telefonda hâlâ gezerken. "Burada neredeyim?" deyip bir fotoğraf gösterdi.

İlk AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin