UZAK-4

46 3 0
                                    

Babam sinirden köpürmüş bi şekilde, evin kapısını açmak için zorlarken, bir yandan bana saydırmakla meşguldü.

Eve girer girmez mutfağa yöneldi, bir bardak su içip karşıma dikildi.

Bakışları öyle sertti ki, içimi delip geçiyordu sanki. Gözlerinden çıkıp, kalbime saplanan okların acısı hiç bi zaman dinmeyecekti, hiç bir zaman kinim geçmeyecek, hiç bi zaman babamı eskisi kadar sevmeyecektim.

Hatta şuan ona baba demek bile,bana ağır geliyordu...

"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Kimden izin aldın giderken? Kime güveniyorsun? Bak artık senin arkanı toplayacak, seni koruyacak bi annende yok. Öldü o artık anla! O öldü! Gelmeyecek! Küçük beynin alıyor mu o kadının öldüğünü!"

O bunları bana bağırarak söyleyince, kurduğu cümleler beynimde adeta bi sarsıntıya yol açtı. Sanki kafama balyoz geçiriyordu. Dediklerini anlıyordum ama idrak edemiyordum.

"Yeter! Artık bağırma. Annemle böyle konuşamazsın! Benimle de böyle konuşamazsın!"diyebildim yanağımdan bi damla yaş inerken.

"Öyle mi küçük hanım? Sen benim kızımısın, bende senin baban. Asıl sen nasıl konuştuğuna dikkat et!"

İkimizde çok sinirliydik. Birbirimize bağırma dedikçe, daha çok sesimizin çıktığını fark ettim. Ayarlayamıyordum ses tonumu. Benden bağımsızdı sanki. Sonra devam etti

"Söyleyecek misin? Niye oraya gittin?"

Şu anda babamın yüzüne, yaptıklarını haykıracak güç bulamıyordum kendimde. Niye bütün yük benim omuzlarımdaydı? Niye ben bunu söylemeye bile utanıyordum? Asıl suç ondaydı. Ben niye bunu dile getirmeye korkuyordum? Niye ben babamın suratına annemi aldattığını, ve ne kadar iğrenç bi adam olduğunu söyleyemiyordum?

Ailemiz dağılmıştı. Artık yapıştırsan da, bağlasan da bir arada olamazdık. Bunun da herkes farkındaydı. Bunları düşünürken ağzımdan çıkan sözler;

"Sen! Sen, annemin ölümünden sonra çok değiştin BABA!" olmuştu.

  Cevap veremedi. Sustu. Gözleri bi süre odada dolaştı. Sonra yaklaştı ve gözlerime bakıp;

"Annenin ölümünden sonra hepimiz değiştik KIZIM. Hepimiz." dedi.

Şimdi odama çekilmiş, yastığı kafama geçirmiş bi şekilde, ağlamakla meşguldüm.

"Lütfen! Artık ben mutlu olmak istiyorum. Biraz da olsa hak etmiyor muyum? Allahım lütfen! Lütfen yardım et." diye dua ediyordum.

Sonra tekrar hıçkırıklara boğuluyordum.
Göz kapaklarım giderek agırlaşmıştı.

Ağladıktan sonraki uyku işte.
Gözlerimi kapatmamla uyumam bir oldu. Mutlu huzurlu bir uyku diliyordum...

Sonra bi zil sesi duydum. Yataktan kalkıp kapıyı açtım, tanımadığım bir kadın. "Yalnış geldim pardon" dedi. Arkasını dönüp gitti.

Ardından bende kapıyı kapattım.
İçeriden bi ses bana seslendi "Aylin kim gelmiş kızım?"

Cevap veremedim. Bu ses annemindi. Nasıl olur annem öldü ki!

O ses tekrarladı sorusunu. Salon kapısında annemi gördüm kanım donmuştu. Bakakaldım suratına. Annem ise bana gülerek bakıyordu.

"Kimse. Hiç kimse"diyebildim.
Sesim oldukça titrek çıkmıştı.

Tebessüm etti annem. Elinde bir de toz bezi vardı. Bana uzattı.

"Kızım, hadi yardım et. Salonun camlarını sildim. Sende vitrini sil."

UZAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin