Uyku ve uyanıklık arasında yatakta yatıyordum.Hani uyanmışsınızdır fakat yataktan çıkmak istemezsiniz ya işte aynen öyle. Elimi yana atıp Toby'nin yanımda olup olmadığına baktım.Gitmişti.Normalde gitmeden önce beni uyandırırdı.Belki de ben uyanmamakta direnmiş olmalıydım. Ben bunları düşünürken saat takılı gözüme kocaman bir öpücük indi.Öpücükler gözümden burnuma, burnumdan dudaklarıma kaydı.Gözümü açtım ve Toby'e cırladım.
" Gittin sanmıştım!"diye bağırdım.Tişörtüyle baltasını parlattı.
" S-senin gibi bir uykucuyu uyandırmadan asla gitmem."camdan vuran gün ışığı kahverengi saçlarına gölgeler düşürmüştü.Ilk önce sağ kolu sonra sol omzu hafifçe seğirdi.Yataktan çıkıp yavaşça giyindim.Kafama fırlattığı bıçaklarımı bileyip parlattım.Bunlar günlük rutinimizdi.Ve şimdi sırada kahvaltı vardı.Birlikte alt kata inerken hiç konuşmadık.Odamızın olduğu koridorda 4 tane oda daha vardı.Kimin odası olduğunu anlamanız için kapının üzerinde yazan isime bakmanız yeterliydi.Bu eve ilk taşındığımda odam en alt kattaydı fakat Toby'le aramızdaki ilişkiyle onun odasına taşınmıştım.Bu yüzden bir zamanlar kapının üzerinde kahverengiyle yazan 'Ticci-Toby' yazısının altına yeşil fosforlu kalemle 'Clocky' adı eklenmişti.
En alt kata geniş mutfağa vardığımızda herkes sıradan bir şekilde sandalyelere oturmuş sohpet ediyordu.Jeff ve Eyeless Jack hangi bıçakların daha iyi olduğundan söz ediyordu.Hoodie tabancasına bir kac kurşun ekliyordu.Sally ayıcığı Charlie'ye 'şakacıktan' yemek yediriyordu.Bloody Painter kolunu Dina'nin omzuna atmış Puppeteer'la Dina'nın resmini 12 dakikada yapıp yapamıyacağı hakkında iddiaya giriyordu.Toby omzuyla Puppeteer'e çarptı ve eğer Helen iddiayı kaybederse onunla anlaşma yapmayı teklif etti.Boş sandalyelerden birini aldım ve E.j ile Jane'nin yanına yerleştim.
" Hey E.J bugün benle ava geliyorsun değil mi?"E.j güldü.
" Tabiki Clocky zaten bugün yapıcak birşeyim yok ve yiyeceğim azaldı."diye onayladı beni.E.j ile ava çıkmayı seviyordum çünkü -ne kadar arkamın kollanmasına ihtiyacım olmasada arkamı kolluyordu.Kahvaltıdan sonra daha önce birlikte izlediğimiz eve doğru yola çıktık.Ev küçüktü ve 2 üniversiteli genç yaşıyordu.Jack'in arkasından eve tırmandım.Yaz ayı olduğu için bütün pencereler açıktı.Ve tahmin ettiğim üzere girmek hiç kolay olmadı.Kızıl saçları olan çocuk koridorda bize arkası dönük bir şekilde yürüyordu.Jack eliyle çocuğun ağzını kapattı bende bıçağımı boğazına dayadım.Ses çıkarmamaya özen göstererek çocuğu penceresinden girdiğimiz odaya taşıdık.Eyeless Jack neşteriyle çocuğu duvara çiviledi.Bıçaklarımla çocuğun tişörtünu kestim.Deli gibi çırpınıyor ve bağırmaya çalışıyordu.Kahkaha atıp göğsünden karnına kadar bir yarık açtım.Kan Jack'in maskesine fışkırdı.Neşteriyle çocuğun boynuna kesikler atmaya başladı.Maskesini ağzını açık bırakıcak bir şekilde yukarı kaldırıp sivri disleriyle çocuğun boynundan kocaman bir parça kopardı.bıçağımı çocuğun gözüne sokup acıdan delirmesini izledim.Jack çocuğun kaburgalarını kırıp kalbine ulaşmıştı.Kalbi eline aldı ve elinde sıkıp kalbin kasılmasını engelledi.Kalbi yerinden söküp ısırdı ve kahkaha attı.Kahkahasıyla birlikte ağzından kan fışkırdı.Çocuk ölmüştü ve odada bir keşife çıktık.Jack çocuğun gardırobunundan siyah, bol bir kapüşon bulup koluna doladı.Ben de çalışma masasında duran kağıt ve kalemleri aldım.Jack'e cesedi parçalamasında yardım ettim.En sevdiği bölümleri iştahla yiyiyordum.Homurdandım.
" Neden insan gibi yemeyi denemiyorsun Jack?"
"Sanırım insan olmadığım için Clocky."diye hırladı Jack.Zaten kana bulanmış tişörtüme kan sıçratarak.Duyduğumuz siren sesleriyle yerimizden fırladık.Bizi kim ihbar etmişti ki? Evde biri mi vardı? Ses bile çıkartmamiştık.Jack kolumu dürttü ve kapağı aralık olan dolabı gösterdi.Dolabın içinde 8-9 yaşlarında bir erkek çocuğu vardı ve elinde telefon tutuyordu.Jack hırlayarak dolaba yöneldi ama onu kolundan tutup dışarı sürükledim.Sirenler yaklaşıyordu eğer tam şuan harekete geçersek onları atlata bilirdik.Jack omuzlarımdan sarsarak beni kendime getirdi.
"Bir karar ver eğer kaçmamız gerektiğini düşünüyorsan hemen çıkmalıyız ama polisleri atlatabileceğimizi düşünüyorsan ben şu küçük piçin işini bitirmeye gidiyorum.Eşgalimizi çok yakından gördü. Eger polislere anlatırsa bizi bulmalarían meselesi."diye bağırdı.Siren sesleri gittikçe yükseliyordu ve benim önemli bir karar vermem gerekiyordu.