--2--

17 2 3
                                    




Yine fazla geç geldiğini biliyorum ama okulum erken başladı ve 3 haftadır okula gidiyorum. Ayrıca bir fransız lisesi olduğu için daha da çok zorlanıyorum. Çünkü hazırlık sınıfındayım ve daha önce fransızca hakkında en ufak bir şey bile bilmiyordum. Bu bir bahane mi? Bana göre evet , size öre hayır. Hikayem ile ilgili aklımda çok fikir var ama nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Bu bölüm deiçime pek sinmedi ama idare edin. İlerleyen bölümler gerçekten değişik ve benim hiç okumadığım kurgular içeriyor olacak. Bunun için sabır etmenizi umuyorum. Ayrıca yeni bölüm yazmasam da okuyucum 60 olmuş. Bu aslında çok düşük bir rakam olsa da ben gerçekten çok seviniyorum. Çünkü gerçekten bölüm yazmadığım halde neredeyse hergün okurum artıyor. Bugün bu yarısını önceden yazdığım bölümü bitiricem ve büyük ihtimalle yayınlayacağım. Bir de eğer ilham perilerim beni terk etmezse 3. bölümü de yazmak istiyorum. Anlayacağınız bugün telafi günü. Çok konuştum. İyi okumaklar.

Bakışlarımı olabildiğince yavaş bir şekilde yanımdaki daha adını bile bilmediğim kişiye yönelttim. Rahatsız edici olmasını umduğum bir şekilde tam gözlerine baktım. O ise yüzümü süzmeye başladı. Gözlerimden başlayarak aşşağı indi. Gözleri dudaklarıma gelince durdu. Sinirlenince dudaklarım istemsiz olarakl aralanırdı. İfadesiz yüzünde bir sırıtma oluştuğunda dudaklarımı sımsıkı birbieine bastırarak aralığı kapattım. Yanaklarım kesinlikle kızarmıştı . Gözleri olması gereken yere gözlerime geldiğinde kaşlarımı çattım ve onaylamaz bir şekilde kafamı iki yana salladım. Ne yani utanmam komim miydi? Bana göre asla komik değildi. Kulaklığımı hışımla çantama sıkıştırdım. Yan gözle yanıma baktım. Hala bana bakıyordu. Ama neyse ki o sinir bozucu sırıtışı yoktu. Biraz yan döndüm. Ellerimle çenesini kavrayıp kafasını diğer yöne doğru çevirdim. Ellerimi çektiğim anda tekrar kafasını bana çevirdi. ''Ne var?'' dedim. Kaşlarım hala çatıktı ve bu kaslarımı yormaya başlamıştı. ''Üstüne alınma güzelim , ben herkese bakarım.'' dediğinde ağzım iğrenme karşısında bir karış açılmıştı. Edepsiz!

Zil çalıyordu. Sonunda. 'Çekilir misin?' desem de tahminen bana gıckılık olsun diye kalkmayacak olduğunu bildiğim için hiç boşuna ağzıkmı açmadım. Sıramızın masasına oturdum , ayaklarımı boş alana salladım ve çantamı alarak sınıftan çıktım. Hayal beni C bloğun koridorunda bekliyordu. Bu kızdaki hız kimsede yoktu. ''Nasıldı?''dediğinde kaşlarım tekrar çatıldı. ''Sadece yeni sıra arkadaşım edepsiz domuzun teki!'' dedi. Hayal gülmeye başladı . ''Göster bakayım hangisi?'' Tam o sırada sınıf kapısından Bay Domuz'umuz çıktı. ''Şu işte.'' Hayal nereye baktığımı takip etti. Gözleri Bay Domuz'u bulduğunda gözleri yerinden fırlayacaktı . Bakışlarını yavaşça bana çevirdi. Şimdi ise 'ciddi misin?' der gibi bakıyordu. ''Kızım ben seni uyarayım edepsiz deme lazım olur.'' Dedi. Koluna yavaşça vurdum. ''Allah korusun. Tövbe de!'' Hayal daha Bay Domuz'un ne kadar gıcık olduğundan habersizdi. Gerçi ben de tanımıyordum ama böyle bir izlenim bırakmıştı. ''Beynini zombilere mi yedirdin güzelim sen? Sensin tövbe be! Ama annesine acıdım. Çünkü kızınca seni doğuracağıma taş doğursaymışım diyemez. Zaten taş doğurmuş. Şu güzelliğe bak . Laf etme , haddini bil!''

''Sakin ol şampiyon!'' dedim. Bay Domuz'un avukatı kesilmişti şimdi de başımıza. C bloğun kapısından dışarıya çıktık. Bahçe büyüktü ancak bütün öğrenciler bahçeye çıkmış gibi görünüyordu. Hayal de ben de boş bank arıyorduk ancak yoktu. Geniş çim alana gördüğümde çimlere oturabileceğimizi düşüneyere canın yakmaya çalışmadan kolunu tuttum ve onu çimen alana doğru yönlendirdim. Bacaklarımı kıvırdım ve yan tarafıma doğru uzattım. Hayal ise bağdaş kurmuştu . Etrafıma bakınmaya başladım. Birisi ile gözlerim kesiştiğinde oraya odaklandım. Bu simayı daha önce görmemiştim ama o bana sanki tanıkmışız gibi bakıyordu. Yüzüne hafif bir gülümse yayıldı. Yanındakine döndü ve bir şeyler fısıldadı. Konuştuğu kişiye baktığımda o kişinin müstakbel sıra arkadaşık olduğunu fark ettim. İkisi aynı anda bana baktığında üzeimde hissettiğim baskı nedeniyle gözleimi kaçırdım. Bu okukdaki bütün erkekler sıra arkadaşım gibi miydi , yoksa bana mı öyle geliyordu?

''Senin sınıfın nasıl?'' dedim hızlıca. Hayal bakışlarını bana çevirdi. ''Güzeldi. Yanıma bir kız oturdu. Sadece kitap okudu. Sanki dışarıdan koparak kendi dünyasının içine dalmış gibiydi. Hatta onu tanımak için soru bile sordum ama beni duymadı bile. Yani senin gibi edepsiz bir sıra arkadaşım yok. '' edepsiz kelimesine vurgu yapmıştı ve tatlı bir sırıtış yerleştirmişti dudaklarına. Ben de ona eşlik eden hafif  bir tebessümle gözlerimi devirdim. Normal insanlar doğar, büyür ve ölürlerdi ancak benim için durum biraz farklıydı. Ben doğar , göz devirir , büyür , göz devirir  ve ölürdüm.

Zil çaldığında öğrenciler sınıflara geçmeye başladı. Bazıları gibi hızlı değil de tam tersi olabildiğince uyuşuk yürüyordum. İlk gündemiyle kadar aceleye gerek yoktu. Gerçi sonrası için de ama neyse. Yerime baktığımda neyse ki adını hala bilmediğim sıra arkadaşım orada değildi. Rahatça yerime oturdum ve dersin başlamasını bekliyordum. Ayağımla ritim tutmaya başladım. Önümdeki kızlardan birisi bana döndü. O anda Ne kadar güzel olduğunu fark ettim. Hafif bir kıskançlık içimi kapatmaya başladığında saçmaladığımı anlamıştım. Sarı saçları , mavi gözleri vardı. Bu okuldaki herkesin gözü mavi mi? Şimdilik öyleydi. Açık sarı saçları mavi gözlerinin büyük derecede belli Olmasını sağlıyordu. Hatları düzgündü. Ben onun yüzünü inceliyorken dudaklarına bir gülümseme oturdu. "İpek ben. Okulumuza hoş geldin." Yabani gibi bir izlenim bırakmak istemediğim için dişlerimi göstererek gülümsedim. "Rüya. Sağ ol. " güzel bir kız olmasına ve tahminimce popüler olmasına rağmen havalı bir kıza benzemiyordu. Gerçi önceki dersteki kuaför konuşmalarını unutmuş değildim. "Yanındaki," dedi ve duraksadı. Yüzünü hafifçe buruşturdu. Belki de benimle yakışıklı sıra arkadaşım sayesinde konuşuyordu. "Adı Rüzgar. Ve biraz zor bir çocuktur. Bu okulda sadece 1 arkadaşı var. Yani yakın olarak. Açıkçası onun hakkında bildiğim tek şey bu. Tam bir gizemli çocuk. Ha, bir de şey var bu okuldaki neredeyse bütün kızları..." Son kelimeyi söylememesine rağmen ne demek istediğini anlamıştım. Elimde olmayan bir şekilde öksürmeye başladım.

Biz Hayal ile bile böyle şeyler konuşmazken daha iki saniye önce tanışmış olduğum bu kız neden bana böyle şeyler söylüyordu. Yanaklarımın kızarmanın ötesine geçtiğini tahmin edebiliyordum. Gözlerimi imalı bir şekilde İpek'e diktim. Beklemediğim bir şekilde kahkaha attı. "Hayır. Tabii ki ben o kızlardan birisi değilim!" Biraz olsun rahatlamıştım. Sonuç olarak konuştuğum kişilere dikkat ederdim. Az sonra sıra arkadaşım da geldi. Duvara iyice sokuldum. Artık sıra arkadaşımdan tiksiniyordum. Çantamı aramıza koydum. Suratıma benim tarafımdan ünlenmiş utanç verici bakışını yerleştirdi. Gözlerimi sıraya odakladım . İpek tekrar arkasına döndü. Ancak bu defa gözleri bende değil Rürgar'daydı. ''Selam.'' Rüzgar'a yönelttiği bu konuşma çabası bakışlarını hızlıca benden İpek'e çekmesine neden oldu. Kıza cevap vermeden suratına öylece baktı. Ama anladığım kadarıyla Rüzgar kadar İpek de inatçıydı. Bir süre birbirlerine öylece baktılar. Ancak bunun sonun gelmeyeceğini geç de olsa içlerinden birisi anlamıştı. Garip bir şekilde bu olgunluğu gösteren kişi sıra arkadaşım oldu. Aralarındaki gereilim buradan bile fazlasıyla hissediliyordu. ''Kaç sen tabii. En iyi bildiğin şey. '' dedi İpek. Ne olmuştu bunların araçlarında. Kızım biraz bencil ol. Seni arada kaynattılar. Kendine üzül biraz.

Anladığım kadarıyla Rüzgar İpek'i hiç tınlamıyordu. Tam da ondan berklenen gibi. Daha onu hiç tanımıyordum ama davranışları kendini çok belli ediyordu. O kadar çok şey yaşamıştım ki , o kadar sahte ilişkiler... Artık kimin ne olduğunu çok tanımasam da tahmin edebiliyordum. İpek de önüne döndü.

----

Hayal ile okulda çok sıkılmıştık ve Hayal beni biraz gezmek için ikna etmişti. Neyse ki okulun ilk günü çıkış töreni yapmamışlardı. Okulumuz çok merkezi bir yerdeydi ve Hayal ile hep geldiğimiz AVM bu okulun çok yakınlarındaydı. Bunu da bugün öğrenmiş bulundum. Yavaş adımlarımızla AVM ye ulaşmayı başardığımızda direk sinema seanslarına bakmak için üst kata yöneldik. En son ortaklaşa olarak Labirent'e karar kıldık. Hayal bilet sırası beklerken ben boş bir masaya yerleşmiş ve etrafa bakınmaya başlamıştım bile. Telefonumun zil sesi çalmaya başlamıştı. Çantamdan telefonumu çıkararak ekrana baktım. Bilmediğim bir numara olmasına rağmen açtım. ''Efendim?'' dedim nazikçe. ''Rüya Hanım?''tanıdık olmayan ses daha da meraklanmama neden olmuştu.

''... Emniyet şubesinden arıyorum. Anne ve babanızın katiliyle ilgili bir tahminimiz var.''

KİMSESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin