Uzunca bir süre dertleştim yıldızlarla, gökyüzümle. Haykırmak istediğim ne çok şey varmış da susuyormuşum bunca zaman. İnsan istiyordu yanında akıl danışacağı, kendini bulacağı birilerini. Kimim var peki ? Sözlerim daha dudaklarımdan dökülmeden, gözlerimden ne hissettiğimi anlayacak kimim var ? Ailemi çok özlüyorum. Başka bir şehirde, başka bir hayatla kendim olmaya çalışıyorum ve korkuyorum. Çok korkuyorum. Nelerle karşılaşacağım? Neler getirecek bu şehir karşıma? Bazen uzaklara dalacak oluyorum. Sanki beliriyor her şey gözümün önünde film şeridi gibi.. Kaç diyor bana, uzaklaş...
- ''Kaçarsan,kaybetmiş olmaz mısın? '' diyerek,usulca yanıma oturdu.
İçimi titreten o ses.. Bay-F... Evet, evet o buradaydı. Ürpermiş gözlerle döndüm hemen yanı başıma. Sesimi çıkaramadım öylece dinleyiverdim.
- '' Sende mi burasını limanın yaptın? Sığınağın mı oldu burası senin de? Biliyor musun benziyor olabiliriz...
Ne diyordu? Anlayamıyorum, titriyordum sadece yanında...
- '' İyi misin ? '' deyişi... o masum bakışlarının hafızamdan yok olmasına asla izin vermeyeceğim...
- '' İyiyim, hem de hiç olmadığı kadar. ''
Uzunca bakarak, gülümsedi. Gökyüzüne yöneltti bir an buğulu gözlerini. Ufak bir tebessümle:
-'' İstediğimiz her güzel şey bu kadar ulaşılmaz olmak zorunda mı? ''
- '' Sahi, ne istiyorsun?''
- '' En parlak olanını görüyor musun?''
- '' Çok güzel değil mi? ''
- '' Güzel, güzel ve ulaşılmaz. Her şeyim onda saklı. O giderse, kayıp giderse hayallerim de kaybolacak.''
- '' Merak etme, senden bir an olsun bile gitmeyeceğim.'' diyerek yanımızda belirdi Ukte.
-'' Haber vermemiştiniz burada olacağınızı. Bir şeyler kaçırmıyorumdur umarım.''
- Sustum.
- Buraya gelmen gerekli olsaydı..
Lafını bölerek izin istedim, uzaklaştım yanlarından. Bir an için arkamı dönecek oldum ki bakışları üzerimdeydi. Ayaklarım geri basıyordu. Bu kadarı da yeterliydi aslında.
Sanki bir kelebeğim de ömrüm uzadı...
Odama girdiğimde düşündüğüm tek şey orada neden bulunduğuydu. Nasıl bir tesadüftü ki bu. Söyledikleri bilinmezliklere sürükledi beni adeta. Bir daha karşılaşalım olur mu masum adam. Resmini çektim en derinlerime. Nasıl unutayım bal rengi gözlerini, gülen bakışlarını, konuştukların arasında sustukların olmayı..
Bir daha kaybolalım aynı yıldızın altında. Gel, gel ve sadece de ki ''parlak olanı görüyor musun?''...
Odamın tavanına asılı bıraktım işte o parlak yıldızı. Her gün hatırla bunu dercesine, her gün başıma kakarcasına, her gün gözüme sokarcasına asılı bıraktım tavana.. Gör ve hatırla.
Unutma ki ulaşmak istediğin o parlak yıldızdaydı aslında. İlk hoş beşimizdi onunla. Nasıl unutulur. O yıldızın altında olacağız tekrar, parlayacağız.
Biliyorum ki parlaklığını bizden alıyordu aslında. Hayallerimizden, umutlarımızdan, boşvermeyişlerimiz, vazgeçmeyişlerimizden, güçlü oluşlarımızdan..
Birbirimizde kayboluşlarımızdan...
Tarih attım günlüğüme bugün de en parlak sayfasından. Dedim ki hayallere ramak kala bir yaz gecesi.. Yanımda huzur, daldığım yerlerde aydınlık, hissettiklerimde mutluluk... Şimdi sen söyle arkadaşım. Sahi güzel günler yakın mıdır bize? Aslında hep yakınlar da biz mi uzaklaştırıyoruz onları? Sadece hissetmek mi gerek? İstemek mi gerek tüm kalbince?
Bildiğim tek şey hayallerimin elimde oluşu..
Vazgeçmemeliyim, korkmamalı, savrulmamalıyım. Üzerine gitmeliyim ürpertilerimin ki en parlak ben olayım...
![](https://img.wattpad.com/cover/45763054-288-k977271.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAKRA
Teen FictionYaşanmış bir hikayenin başlangıcındasın bilinmeyenim... Birinin hayatını hissetmek, ona dokunmak ister misin ? Evet, öyleyse kapat gözlerini, tut ellerimden. Ayak izlerimi, iç sesimi takip et... YAZARKEN ÖLECEKMİŞ GİBİ H...