Öncelikle çok ama çok heyecanlıyım ve ilk hikayem olduğu için tedirginim eğer okuduysanız ve beğendiyseniz oylarınızı esirgemeyin lütfen :))
Sevmeyi, sevilmeyi hepimiz isteriz. Herkes aşık olmak ister, birine sarılınca kendini güvende hissetmek her genç kızın hayalidir. Babasız büyümüş bir kız olarak, her zaman bir erkeğin verebileceği güveni aradım, bir erkeğin verebileceği huzuru ve yine bir erkeğin kullandığı parfümün vereceği mutluluğu aradım. Kısa zamanda çok şeyi değiştirdim hayatımda, gerek fiziksel gerek ruhsal. Ara sıra böyle değişikliklerin insana yaşıyormuş hissi verdiği fikrine kapılmıştım zira o zamanlar kendimi yaşıyormuş hissetmiyordum.
Her şey o sabah başlamıştı; "Hadi kızım kalk artık geç kalacaksın." homurdanarak sıcak yatağımdan kalkıp, tuvalete doğru yürümeye başladım. Elimi yüzümü yıkayıp küçük aynadan kendime baktım. Bu artık çekilmez bir hal almıştı, aynaya her baktığımda gözlerimin dolması sinirimi bozmaya başlamıştı. Şu kilolarımdan kurtulsam, belki o bana da bakardı. Batu. O zamanlar ona çok aşıktım ya da sadece ondan hafifçe hoşlanıyordum ama bunu aşk sanıyordum. Annem içeriden kahvaltı hazır diye çağırınca aynaya bakmayı bırakıp tuvaletten çıktım. Neden şimdi yapmıyordum? Neden kilo vermeye şimdi başlamıyordum? Kahvaltı masasını görünce bir kez daha umudum kırıldı, annem öyle güzel yemek yapıyordu ki resmen doyamıyordu insan. Şimdi de krep yapmıştı, en sevdiğim şey! Aslında çiğ köfteden sonra en sevdiğim şey. Bir dakika ben sarmayı da çok seviyorum ama lahmacun da var... Of ne diyorum ben? Hayır Zeynep. Şimdi yapacaksın bunu, şu andan itibaren yapacaksın. Masaya oturduğumda tabağıma bir dilim peynir, biraz domates ve salatalık, bir kaç tane zeytin aldım. Bir dilim de kepek ekmeği tabağımın kenarına koydum. Bunlar beni doyurmaz ki, ben normalde bunlardan üç tabak yesem anca doyarım. Ya krep? Ondan yemeyecekmiyim? Hayır Zeynep. Zaten tadını bilmiyormusun? Sıradan bir krep işte. Ayrıca tabağındakiler çok iştah açıcı bence gayette doyarsın. Bir tabağıma bir krepe baktım ama kararlıydım bu gün o krep yenmeyecek! Tabağımı bitirmeme az kalmıştı ki doyduğumu fark ettim. Evet insan bu kadarlık yemekle gayette doyuyormuş aslında ikinci tabağı yemek çok anlamsız sanki birinciyi doymak, ikinciyi yemek güzel olduğu için yiyormuşuz gibi. Annem bana şaşkınca bakarken ben kocaman bir gülümsemeyle masadan kalktım. Şimdi güleceksiniz ama, o krepi yememek benim için büyük başarı! Odama gidip dolabımı açtım ve okul kıyafetlerimi çıkarıp hemen giydim saçımı da düzeltip çantamı hazırlamaya başladım. Okulla evimiz yakın olduğu için yürüyerek gidiyordum, bu gün biraz erken çıkıp bir kaç tur fazladan yürüyecektim. Çantama bir tane de elma atıp evden çıktım. Ve o günden sonrası hiç eskisi gibi olmadı, kendime günlük bir kalori sınırı belirledim ve o sınırı aşmadım, düzenli spor yaptım, bol bol su içtim ve sonuç olarak şu an olmak istediğim yerdeyim. Zaten güzel bir fiziğim vardı ama kilolu olduğum için bunun pek de bir önemi yoktu, kilo verince fiziğim ve yüzümün güzelliği ortaya çıktı. Bu kararı okulların kapanmasına bir hafta kala almıştım biraz geç kalmış bir karardı. Ama lise iki bambaşka olacaktı, kimse benimle dalga geçemeyecek, kızlar aşağılayarak bakmayacaktı. Ve o. Batu, bana yaşattığı şeylerin intikamını alacaktım. Bana yaşattığı şeyler? Anlatayım, beni küçük düşürmek için kurulmuş onlar için küçük ama benim her aynaya baktığımda gözümü sulandıran bir plan. O gün sınıfa yine yaşama sevincini kaybetmiş, ruhsuz bir şekilde girdim. Batu hiç yapmadığı bir şey yapıp yanıma gelerek bana "günaydın." dedi. Şaşkınlığımın geçmesi uzun sürmüştü Batu sorarcasına bana bakınca kendime gelip "günaydın" diyebilmiştim. Çantasını benim oturduğum sıranın yanına koyup göz kırpınca bayılacak gibi olmuştum. Benim yanıma oturacaktı, rüya gibi. İkinci dersin teneffüsünde beni bahçeye çıkarıp çardağa götürdü ve neredeyse kalbimin durmasını sağlayacak o cümleleri söyledi "Uzun zamandır sana karşı boş değilim. Senin gibi saf ve temiz bir kıza kalbini kaptırmamak mümkün değil. Eğer öğle teneffüsünde spor salonuna gelmek istersen, sana bir şey göstermek istiyorum, senin için hazırladığım bir şey." Donup kalmıştım, sanki dünyada sadece ikimiz vardık. Ve ben hayatımda ilk defa neredeyse mutluluktan ağlayacaktım. Temiz ve saf kelimelerinin bu kadar güzel durduğu bir cümle daha hatırlamıyordum. Hızlıca yanımdan kalkıp önüme geçti ve gözlerimin içine bakıp, elimi tuttu. Kalbim saniyede otuz kere atarken gözlerinin içine bakamıyordum "Ben şimdi gidiyorum, seni spor salonunda bekleyeceğim sevgilim." Sevgilim? Allahım sana geliyorum. Öğle teneffüsüne kadar resmen zaman geçmek bilmemişti. Heyecandan sürekli avuçlarım terliyor ve sürekli salak salak gülümsüyordum. Öğle teneffüsü zili çaldığı gibi spor salonuna koştum kapının kapının önünde durup üstümü, saçımı başımı düzelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞTİM
Ficção AdolescenteBir gün evinizin kapısına bir sarhoş gelirse, kapıyı açın.