''Seni seviyorum bebeğim.'' Jongin ondan ayrılıp dudaklarına onu sevdiğini hissettiren bir öpücük kondurdu. O sırada Soo'nun telefonu çalmaya başladı. Cebinden telefonunu çıkarıp aramaya baktı.
''Patron''
'Sıçtım.'
----------------
Kyungsoo korkuyla telefonunu açtı. Beyni oradaydı ama gözleri direk Jongin'in gözlerinin içine bakıyordu.
''E-efendim patron?.....Hmm?....Na-asıl olur?..Yapamazsınız.. efendim?''
Kyungsoo yüzüne kapanan telefonla Jongin'in gözlerine bakmaya devam ediyordu. Jongin ne olduğunu merak ederek sordu.
''Ne oldu Soo?''
''İşten çıkarıldım.''
''Daha yeni mi söylüyorlar?'' Jongin kaşlarını çatarak sordu.
''Ne demek daha yeni mi? Neler oluyor birinizde açıklasanız mutlu olacağım.'' Kyungsoo sesini yükselmeye başlamıştı. Jongin arkasını dönüp mutfağa doğru gitti. Arkasından da Kyungsoo onu takip ederek neler olduğunu anlatması için baskı yapıyordu. Jongin dolabın önüne gelip kapağını açtı. Dolaptan yiyecek bir şeyler alıp hemen dolabın yanında duran masanın üzerine koydu. Tekrar dolaba dönüp en sevdiği asla vazgeçmedi reçelini aldı, Kyungsoo bir süre önce homurdanmayı kestiğini yeni fark etmişti Jongin. Dolabın içinden reçeli alarak arkasını döndüğünde tam dibinde olan miniği fark etti. Çok yakınlardı. Ona değmeden bile yandığını hissediyordu. Peki, dokunursa ne olacaktı? Kül? Alev mi alacaktı? Bunun cevabını öğrenmenin tek bir yolu vardı. Tam karşısında sadece Jongin'in gözlerine bakıp, dibinde duran Kyungsoo sesini çıkarmıyordu. Jongin boş olan eliyle hemen dibindeki çocuğun kalçasından tutup kaldırmıştı. Kyungsoo onun beline bacaklarını dolayıp yüzünü avuçlarının arasına alıp, tümü gerçek olan aşkı ile öpüyordu. Hani şu yavaş olup, nefes kesen.
Jongin onu yavaşça hemen arkasında duran masaya oturtup yanına reçeli koydu. İşini bölmeden devam ediyordu. Onu masaya yatırdı. Üstüne sürünerek çıktı yavaşlığı ile. Kyungsoo'nun elleri onun düğmelerini teker teker açarken titriyordu. Gerilmişti, onun bedenini ilk defa görecekti, ilk defa dokunacaktı. Kalbi kuş kadar hafif olabilirdi, ama bir leopardan daha hızlı koşuyordu. Jongin onun titrediğini hissetmemesi için yalvarıyordu. Mutfağın içini ikisinin öpüşmeleri doldururken, kulaklarını da ikisinin kalp atışları dolduruyordu. Jongin onun dudaklarından öpücük bırakırken boynuna indi biraz emdikten sonra Kyungsoo'nun tshirtünü çekip çıkardı. Üstündeki çoktan düğmeleri açılmış gömleği çıkararak yere attı. Hazırlığa gerek yoktu. Şuanda Soo'nun tek istediği o doluluk hissi, Jongin'in ise onun sıcak deliğiydi. Evet hazırlık olmasa bile bu aşk ile süslenmişti zaten. Kyungsoo onu tekrar kendine çekip öpmeye başladığında dilin ağzına girmesine izin verdi. Elleri tekrar kalkan penise indi minik bedenin. Titreyen elleri ile kemeri çözmeye çalıştı.
''Lanet olsun.'' dedi açamayınca. Jongin onun bu heyecanlı haline güldü dizlerinin üstüne kaldı onun üstünde. Kemerini açıp fermuarını indirdiğinde onun boynuna tekrar döndü. Kyungsoo boş kalan ellerini boxerin içine attığında ellerini dolduran penisle inledi. Jongin'in nefesleri derin ve yavaştı. Jongin masa ve arasında kalan Soo'yu tutup kaldırdı kucağına alarak onu tezgahın üzerine oturttu. Ona küçük bir öpücük verdikten sonra dolaba tekrar döndü.
''Karnım aç soo.''
''Kahrol Jongin.''
''İşten çıkarılmanın nedeni benim.''
''Anlamam zor olmadı Jongin. Ama .. nasıl başardın bunu?'' Jongin dışarı çıkan penisini içeri koyduğunda yerdeki pantolonunu alarak giydi. Kyungsoo şuan Jongine değil vücuda son derece yakışan six packlerine bakıyordu. Kendi yüzünden terlemişti vücudu parlıyordu. Kyungsoo alt dudağını ısırdı.
''Senden daha güzel bir mal bulmam onları sevindirdi, özellikle bakire olması.'' Kyungsoo bunu duyunca sinirlendi. Ama üzülmek ve sevinmek arasında kaldı. Ve sadece ''Anladım'' diye bildi.
Birlikte yedikleri yemekten sonra havanın kararması ile salona geçip televizyonu açıp izlemeye başladılar.. Aslında maksat televizyon izlemek değildi, öpüşürlerken garip sessizliğin bozulması. Kaç saattir öpüşüyorlardı bilmiyorlardı ama gerçekten bu anın büyüsünü bozmayacak kadar bunun özlemini çekmişlerdi. Kyungsoo onun dudaklarından biraz geri çekilip onun alt dudağına hafif bir diş attı. Jongin önündeki şaheserine bakıp gülümsedi. Onun alt dudağına bir öpücük kondurarak... Kyungsoo şuanda onun tam bacaklarının arasında duruyordu, sırtı göğüsündeydi. Ve saatlerdir kafasını geri çevrilmiş bir şekilde öpüşmüşlerdi. O varken Soo acıyı hissetmiyordu bile sırtında atan o kalbi ömrü boyunca sıkılmadan dinlemeye hazırdı. Soo ona dönerek ellerini beline dolayıp kafasını onun kalbinin üstüne koyarak gözlerini kapattı. Jongin'de sol elini onun beline atıp, sağ eliyle saçlarını okşamaya başladı.
İkisi de sadece gözlerini kapatıp uyumayı istediler. İkisi de huzurluydu, ikiside birbirlerine aşıklardı. İkiside birbirlerine aitlerdi. Onların dünyaları kendileriydi. Ortada tek bir doğru vardı.
Onlar birlikte olmadan bir hiçti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
WhoreNpimp
Fiksi PenggemarTanıtım: Kyungsoo: O para ile yatan bir erkek fahişeydi.(21) Kim Jongin: Parası ile herşeyi alan bir genç. (21) ---------------- ''Lanet olsun''' dedi nefretini kusarken. ''Lanet olsun.. değişebileceğimi sandım.'' ''Değişmek istedim.'' yanağından bi...