Klasik

96 7 0
                                    

Lise hayatımın üçüncü yılına başlıyorum,Hahah ne de heyecan verici. Bütün yeni okul yıllarımında ki gibi annem bıkmadan usanmadan yine zihin açıklığı versin diye hazırlanmış bi ton kahvaltılıklar,ütülü jilet gibi olmuş pantolon ve tişört,akşamdan yoğun ısrar üzerine iyice silinmiş ayakkabılarla okula yolladı.

Sonunda çıkabildim evden.Klasik bi ilk okul günü işte ama bu sefer tedbirimi aldım, o kitapları koymakla bile zahmete girdikleri o poşet bu gün sağsağlim eve gelecek! Çantamı yanıma aldım. Yoğun bi belediye otobüsü ıstırabından sonra okulcazıma varabildim. Ahh ne de çok özlemişim okulcazımı, sevimsiz hocalarımı,canımın içi arkadaşcazlarımı..Neyse Deniz şimdiye gelmiş olmalıdır. Deniz benim bu okuldaki tek dostum diğerleri sadece ''arkadaş''sözcüğü altında toplanmış insancıklar.Bahçeye girmemle Denizi aramam bir oluyo ama Deniz yok, geldiyse bile zaten bensiz aşağıya inmez muhtemelen sınıftadır. Tam tahmin ettiğim gibi öğretmen masasının önünden yer tutmuş hemen bizim çalışkan öğrencimiz. Her ne kadar öğretmen masasının önüne oturmaktan haz duymasam da Deniz bu dediğini yaptırır. Denizi görmemle sarmaş dolaş oluveriyoruz hemen ne de özlemişim ama bu deliyi. Her zaman ki gibi tatilde neler yaptığımızı nerelere gittiğimizi anlatmamız bir oluyo birbirimizi görür görmez. Biz heycanlı heycanlı anlatmaya koyulmuşken zil çalmasıyla aşağıya iniyoruz. Yine sevimsiz okulumun gereksiz müdürü konuşmaya başladı. Aslında iyi bi adam ama çok konuşması ve de gereksiz konuşması onu kurtaramaz!.. Uzuun bi törenden sonra yukarıya çıktık. Arkadaşlarımla aram o kadar da çok iyi değil, bilirsiniz işte yaptıkları espirilere gülmek sadece işim. Bi sayısal öğrencisi olarak ilk dersim fizikmiş. Bütün sınıf yeni gelcek olan çocukları konuşuyo. Neymiş çook yakışıklılarmış, özel okuldan gelceklermiş, bi kere takıldıkları kızların yüzüne bile bakmazlarmışmış.. Tabii yakışıklı lafını duyan kızlarımızda hiç durur mu etek kısaltmalar, makyaj yapmalar, gereksiz gereksiz gülüşmeler.. İkinci dersin sonuna doğru kapı çalındı ve içeriye orta boylu,orta kilolu,sarı saçlı şirin bi kız geldi. Anlaşılan bizimkiler bu kızı dışlıcak gibi duruyolar kız gelir gelmez arkasından fısıldamaya başladılar bile. Yeni kız arka sıramıza oturdu, adı Gülçeymiş kız yetiştirme yurdundan geliyomuş, yurtları taşındığı için bu okula gelmek zorunda kalmış. Anlaşılan bizimkiler kızın yurttan geldiğini duyunca kızı dışlama taraftarı oldular. Gülçeyle iyi bi muhabbet kurduk, tam da Denizle benim dilimden. Bi kaç hafta geçtikten sonra Gülce'nin de aramıza girmesiye çok iyi bi üçlü oluyoruz.

Gülçe'de benim gibi hemen hemen, ne çok çalışkan ne çok tembel. Deniz sınıf birincimiz bende dokuzuncu falandırım herhalde, oldum olası tam bi çalışkan öğrenci modeli olamamıştırım. Sınavlara en son gün çalışır, okuldaki hocalarımızın anlattıklarını hemen kapmaz sınavdan önceki bi gün herşeyi öğrenmeye çalışırım ama ne fayda..

Bu arada şu bütün okulun bahsettiği ''özel okul meteorları'' geldi. Tüm samimiliğimle söyleyim çocuklar bahsettikleri kadar taşmış ne diyelim Allah sahibine bağışlasın.

Okul başlayalı iki hafta oldu. Yine biz okulu en son terk edenler olduğumuz için güle oynaya çıkıyorduk. Hemen hemen hiç kimse kalmamış okulda. Tam okul binasının kapısından çıkarken bi bağırış duymamızla irkilmemiz bir oldu..

ZITHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin