İkimiz

39 4 0
                                    

İmkansız dediğimiz şeylere karşı bile umut besleriz biz, ne kadar olamıyacağını bilsekte buna engel olamayız ama bi umut gerçekten varsa o zaman herşey değişir..

Miraç kapıda dikilmiş bekliyordu. Bunu hemen yanlış yorumlamak tam bir aptallık olacağını bildiğim için hiçbir şey yokmuş, benim zavallı kalbim yeninde oturuyormuş gibi davranmak en mantıklısıydı.
Sanki karşımda hoşlandığım çocuk yokmuş gibi aldırmadan kapıdan çekip gidecektim.
Kahretsin ne aldırmaması resmen kanım çekilmiş bi mumya gibi kaskatı bi şekilde yoluma giderken tam kaşıma geçip bir taraftan gözleri etrafı kolaçan ederken diğer taraftan da saçlarını karıştırarak "Sanırım ikimizinde konuşması gereken bi konu var" dedi. Bu da neydi şimdi ben platonik seviyordum onu.
O bu cümleyi kurar kurmaz ani bi dalışla balıklama atlayış yapmış bulundum "Bizim ikimizin konuşması gereken konu ne olabilir ki seni tanımıyorum bile?" Bunu söylerken özellikle 'ikimizin' kısmını vurgulayarak sölemiştim çünkü ikimizin olduğu kulüp dışında hiçbirşey yoktu. Yemyeşil gözlerine alayla kısarak "Tamam ilk önce tanışalım o zaman. Ben Miraç, ismimi ve sınıfımı bildiğini biliyorum ama.." Yüzüne alaycı bi sırıtış aldı, ne yani bu benim onu bildiğimi nereden biliyordu. Ah tabii ki bilirdi sonuçta o sempatikliği ve yakışıklığıyla göz kamaştıran Miraçtı. Ben aklımda binbir şey dolandırırken birden "Bu da ne şimdi?" diye sordum. "Yapma Beren sadece kendime fotoğrafcılık konusunda çok iyi olan bi arkadaş arıyorum, malûm foroğraf çekme konusunda üstüne yok..Senden öğrenmem gereken birçok şey var lütfen şimdi bana insan yiyen yaratıkmışım gibi bakmayı kesip yardım edebilirmisin?"
Hahah gerçekten ona böle baktığımı mı düşünüyodu. Tabii öle bakarım bu şoku atlatamadım daha. Neyse ki saçmalamadan bi cevap vermeyi sonunda akıl edip "Hımm pekii tamam madem sana fotoğrafcılık konusunda yardım etmemi istiyorsun olabilir. Aslında insan yiyen yaratık gibi baktıklarıma yardım edemem ama bir seferlikten birşey olmaz" diyebildim.
Tam bir gerizekalıydım ya ne için çıkacaktı benim karşıma ilani aşk edip ayaklarıma kapnacak hali yoktu ya "Seni seviyorum Berenim bundan sonra benimsin" diye.

Üç hafta sonra..

Sınav haftasının sonuna geldik. Çok çok iyi notlar alamasamda bu notlar beni mutlu eder. Miraçla çok iyi bi ikili olduk. Aah tabii ki de sevgili anlamında değil fotoğraf çekme anlamında. Okul çıkışları ya da hafta sonu tatillerinde beraber manzara resimleri ya da tarihi yerlerde fotoğraflar çekiyoruz. Tam bi kanka olduk resmen. İlk başlarda onun yanında elim ayağım birbirine karışsada salak salak hareketler yapsamda artık kendimi kontrol edebiliyorum. Azını aradığım kadarıyla birisinden hoşlanmıyomuş tanıdığım kadarıyla herkesin bahsettiği kadar şapşal birisi değil sadece dışarıdan öyle gözüküyor içinde tam bi kasıntılar prensi yatıyor.
Bizim kızlar ve bizi bir arada görenle imalı bakışlar atıp şaşkın ördek gibi baksalarda artık bu duruma alıştılar sonuçta ben onun akıl hocası sayılırım değil mi yanlış yanlış anlamlar yüklemeye gerek yok.
Ben ona ne kadar başka gözle baksam da onun bana o kadar arkadaş gözüyle baktığına eminim. Ona karşı ne kadar çok hoşlandığımı bilsem de ondan hoşlandığımı söyleyerek arkadaşlığımızı yıkamam,
bunu göze alamam eğer bunu söylersem belki benimle görüşmek ya da konuşmak bile istemez bu yüzden kendi içimde uçuşan kelebeğin kanat seslerini ona duyurmamam gerekli.

Okuldan çıkmamıza iki ders kaldı. Son derslerimiz ingilizce olunca hele de cuma son iki ders olunca Dilek hocacığımız bizi serbest bırakır, zaten ingilizce dersinden de pek bişey öğrendiğimiz yok gırgır şamata.
Derse girmeden önce Gülçe, Deniz ve bana bi sır vereceğini söylemişti. Zaten meraklı melehat olarak dersin başından beğri meraktan çatlamak üzereyim. Meraklı gözlerle Gülçe'ye doğru bakınca Gülçe'nin eli ayağı titrer oldu.
Evet resmen büyük harflerle ŞOK ŞOK ŞOK oldu bize. Bizim popi çocuklardan Burak ve Gülçee gizli gizli buluşuyolarmışmış! Ha sadece arkadaşça buluşmaymış bu! Tabii ki de başka ne olcak arkadaşça. Bi de utanmadan demiyomu ağzını kulaklarına değdirerek "Sakın bana öle bakmayın biz sadece arkadaşız."
Haha bebişim ben de yedim sen geç bu ayakları, külahıma anlat, besbelli çocuğa tutulmuş bizimkisi gözleri Çoban yıldızı gibi parlıyo anlatırken, ağzı demişsin sinek kaçacak kadar açıp gülüyo.. Tutulmuş bu tutulmuş uçuyo.
Anlattığı şeylere göre çocukta buna karşı boş değil. Tamam buna arkadaşım adına sevinmiş olabilirim ama o çocuklara güvenemiyorum bunu Gülçeye bahsetmesem de içimde bi endişe var arkadaşım bu çocuğa kendini iyice kaptırmasa bari, ya üzerse onu o zaman Gülçe bunları kolay kolay atlatamaz ne kadar hayata karşı dimdik dursa da o kırılgan kızdır. Hakkında en hayırlısı olması dileğiyle.

Bu gün tatil olmasına rahmen sabahın 8'inde mesaj sesiyle uyanmak zorunda kaldım. Tatil tatil kim 8'de uyanıp mesaj atar diye içimden küfrederken Miraç'ın mesaj attığını gördüm. Ettiğim bütün küfürler ona gitti demek ha?

"Onbeş dakika sonra hazır ol bekletilmekten hoşlanmam" -Miraç

Ne yani bu saatte mi buluşcaz? Amacı ne bunun, tatildesin sen tatilde bu saatte uyanılır mı? Diye söylenirken mesaj sesiyle tekrar kendime geldim.

"Bence artık söylenmeyi kes tatlım acele et aşağıdayım yoksa kapına kadar gelmemi mi istersin?" -Miraç

Nee kapıma mı gelmeyi planlıyo. Hemen kıyafet dolabımı açıp elime gelen ilk şeyler olarak mavi jeans ve yeşil tişörtümü üstüme geçirip banyoya koşup ilk dişlerimi fırçalayıp saçımı taradıktan sonra çantamı ve fotoğraf makinemi yanıma alıp uzun uğraşlar sonucu annemden izin aldım. Kapıyı açar açmaz kapıda dikilip zile basmayı planlıyan bir adet Miraç kişisiyle karşılaştım ona engel olup aşağıya sürükledim. Annesinden kaçırdığı arabasıyla gelmiş beni almaya. Ne kadar sempatik bi insan olsada çok planlı ve gerektiğinde çok fazla ciddi olan bi insandır. Bu gün tersinden kalkıp sabahın köründe beni ciddi mesajlarıyla uyandırma cürretinde bulunduğuna göre bişeylere canı sıkılmış olmalı.
Arabaya bindi bineli tek bişey konuşmadı ve sesizliği bozan ben oldum

"Bu saatte nereye Miraç ve evimin kapısına dayanacak kadar önemli ne işin var?"
Bana doğru başını bile kaldırmadan yola doğru bakıp
"Ne yani çok çok önemli bişey mi olması lazım, saatte ne varmış güneş doğalı çok oldu" dedi.
Canının sıkkın olduğunu anlayıp çok uzatmadan cevap alamadığım soruyu tekrar sorup
"Nereye gidiyoruz?"dedim.
Gayet duygusuz sade bir şekilde
"Graffiti çizdiğim duvarlara gitmek istiyorum."dedi.
Bu çocukta cidden ne vardı bu kadar, gergin olmak zorundamıydı tek sorunu yaptığı graffitileri göstermek olamaz heralde. Daha fazla üstüne gitmeden "Ta..amam" diyebildim.
Ara sokaklardan giderek büsbüyük duvarların olduğu çeşit çeşit graffitilerin bulunduğu yere vardık. Burası anlaşılan Miraçın yeriydi ve henüz keşfedilmemiş gibi duruyordu. Arabadan indiğimizde çok gergin gözüküyodu. Miraç bi kaç kez graffiti çizdiğini söylemişti ama bu kadar iyi olduğunu düşünmemiştim yanına hemen gidip "Neyin var?"diye sordum bana doğru kafasını çevirerek "Beren, ikimizin konuşması gerken bişey var ya..ani aslında benim söylemem gereken bişey var."dedi.
Bu kadar ciddi konuştuğuna göre önemli bişey söyliycekti.
"Evet. Seni dinliyorum ikimizin konuşması gereken şey ne?"
"Beren"
"Evet?"
"Ben senden hoşlanıyorum. Hemde kursta seni ilk gördüğümden beri."
Ne ne ne şu an şurda kalp çarpıntısından yığılıp kalabilirim ben, hoşlanıyoo benden hemde beni ilk tanıdığından berii. Ya ben rüyyada falan değilim deme bu gerçek değilmi. Evet tamam bu çok ŞOK ŞOK ŞOK oldu bana. Bunu ben bunca zaman nasıl fark edemem yaa ahhh bunca zaman kendimi yiyip bitirdim. Evet kendime gelip salak salak çocuğun yüzüne bakmayı kesip bişeyler demem lazım..
"Miraç benim de sana bişey söylemem lazım ben... yani seni... tamam tamam bende senden hoşlanıyodum."
Bu kadar kolaymıydı bütün duyguları iki kelimeye sığdırmak bu kadar kolaymıydı itiraf etmek? Bana doğru yaklaşıp
"Ee o zaman benimle çıkarmısın?"dedi.
Ben daha önce hiç kimseyle sevgili olmamıştım sevgili olunca noluyo neler değişiyo ilk defa yaşıyacaktım içimde mutluluktan kanat çırpan kelebeklerin yanında biraz hüzün de vardı. Hiç ummadığım birşeydi bu. Sonun da ağzımı açmayı düşünüp
"Çıkarım.. Yani biz şimdi ikimiz sevgilimiyiz?"diyebildim.
Çok saçma cevaplar vermiştim evet kabul. Çıktığımıza göre sevgiliyiz demektir aptall!!
"Evet. Sevgiliyiz."dedi hafifçe gülerek. Beklentilerimin üzerinde davranıp elimi kavrayarak tutu. Sanki uçuyordum, kanat takmış uçuyordum yeşil gözlere bakaraktan, umarım bu uçuşun rüzgarla geri savrulup çakılması olmaz.

ZITHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin