Hissizdim artık. Bir parçamı kaybetmiştim. O öldükten sonra tüm hislerim çekilip alınmış gibi hissediyordum. Sanki bir kuyuya düşmüştüm. Zifiri karanlık bir kuyuya. Şuan hiç kimse yoktu yanımda. Yapayalnızdım artık. O gömülürken canımın bir parçası da sökülüp alınmıştı benden.
Tam 1 hafta olmuştu. Acımdan gram eksilmemişti. Her şey o gün ki gibiydi. Hiç ağlamamıştım. Ağlayamamıştım. Ama ona verdiğim sözü de tutacaktım. Ağlamayacaktım. Buz gibi deniz suyu ayaklarıma çarpıyordu. Bizim yerimize geldim. Uçurumun dibin de bir yerdi burası. Kimsenin bilmediği. Bizim saklı cennetimiz idi.
Tam göğsümün üzerinde sanki 1 tonluk ağırlık vardı. Kalbim sıkışıyordu bazen. Sanki birinin elinin içinde ve sıkılıyor. İşte o an ölecek gibi hissediyorum. Nefes alamıyorum.
Artık dayanamıyordum. Bu ağırlığın biraz da olsa hafiflemesi için bir şeyler yapmam lazım. İçimdeki bu katlanılmaz ağırlığın hafiflemesini hatta geçmesini istiyordum. Zaten yeteri kadar acı çekiyorum. Özlüyorum. Sende biraz hafiflesen olmaz mı?
Onun bana rahatlamak içi öğrettiği şeyi yapacaktım. Ayağa kalktım. Ayaklarım hala sudaydı. Denizde zifiri karanlıktı. Ay ışığının suya vuruyordu. En azından denizi az da olsa aydınlatan. Ona ışık olan bir ay vardı. Ya beni? Bu sonu olmayan içimde ki karanlığı ne aydınlatabilirdi artık? Benim çıkışım ne olacaktı?
Elime yerden, Taşların arasından bulduğum en büyük taşı aldım ve denize fırlattım. Onun konuşması geldi aklıma 'İçindeki acıyı, üzüntüyü, öfkeyi biraz da olsa dindirmek istiyorsan, bulabildiğin en büyük taşı al ve denize sert bir şekilde fırlat. Ama inanman gerek. İnanmassan olmaz. İçindeki o duyguyu birazda olsa hafifleteceltir.'
Bende öyle yaptım. Ama olmuyordu işte. İçimdeki o duygu hafiflemiyordu. ''Neden olmuyor? Hani geçecekti? Neden geçmiyor?' Sonlara doğru sesim daha da azaldı. Tükendim çünkü artık.
Kendimi daha fazla tutamadım. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Dizlerimin üzerinde suya çöktüm. Ellerimle suya vuruyordum. Sanki canımı acıtan oymuş gibi. 'Hani beni asla bırakmayacaktın? Sonsuza dek beraberiz derdin?! N'oldu?! Neredesin? Ha neredesin?! O hayata karşı benden daha bağlıydı. Umursamaz, mutlu ve her zaman gülen biriydi. Oysa ben hep şikayetçiydim. Neden o?!'
İçimdekileri az da olsa boşaltmıştım. Ayağa kalktım. Hiçbir şeyi umursamayarak koşmaya başladım. Olabildiğince. Nefessiz kalana dek koştum.
***
Arkadaşlar yeni hikayem. Votelerseniz ve yorum bırakırsanız çok sevinirim. Eğer hatalarım varsa ya da mesela şunları daha farklı yapsan dediğiniz şeyler varsa beni uyarırsanız çok mutlu olurum. Sizleri seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sır Perdesi
JugendliteraturMutsuz. Umutsuz. Yalnız. Ve ihanete uğramış bir kızın hikayesi bu. İnsanın en çok yaşadığı her şeyin bir yalan olduğuna inanamaması mı daha acıdır? Yoksa intikam peşinden koşup aslında kandırıldığının farkına varması mı? Her şey bitti derken, y...