Saat 04.45'i gösterirken Melodi yazısını tamamlayıp yatmaya hazırlanıyordu ki evde bir tıkırtı duydu babasının eve gelmiş olacağını düşünüyordu ama tedirgindi çünkü babası bu saatte evdekileri korkutmak istemediği için geceyi otelde geçirip sabah gelirdi eve. Melodi eline ilk aldığı şeyin ne olduğunu bile düşünmeden onu sıkıca kavradi. Elindeki nesnenin bir terlik olduğunu anlayınca kendine lanet okudu. Bununla eve giren birini nasıl engelleyebilirdi ki. Temkinli adımlarla mutfağa doğru yönlendi gün yeni doğuyordu bu yüzden etrafa loş bir ışık hakimdi. Karşısına ne çıkacağını görebileceği için heyecanı biraz olsun yatismisti. Mutfaktan gelen sesler yükseliyordu artık Melodi sakin olmaya çalışmıyor aksine daha da korkuyla doluyordu. Artık mutfaktaydı. Gördüğü bu tablo karşısında ne yapacağını şaşırmış fakat terliği elinden bırakmıştı . Karşısında 17 yaşlarında uzun boylu beyaz tenli siyaha yakın renkte gözleriyle Melodi'ye bakan bir delikanlı duruyordu. Genç kızın kalbi sanki ağzında atıyordu karşısındakini gördüğü an midesinde bir kıpırtı olmuştu. Bu neydi böyle yoksa genç kız adını bile bilmediği hatta evine giren bu yabancıya aşık mi olmuştu? Melodi "sende kimsin?" Diye sorunca delikanlı "Gerçekler ülkesinin prensiyim"dedi alayli gulumsemesiyle. Melodi bundan rahatsız olmuştu ki sinirlenmisti. Sesini biraz daha yükselterek "Sana. Kim. Olduğunu. Sordum." Dedi. Adını söylememekte ısrarcı delikanlı "hey yavaş ol bu ne sinir güzelim ." Melodi bu rahat davranışlar karşısında hem şaşırmıştı hem de daha çok sinirlenmisti. Delikanlı bunu fark etmiş olacak ki yüzüne yeniden alaylı gülümsemesini yerleştirerek Melodi'ye son defa bakıp geldiği yerden geri gitmişti.
***
Sabah olmuştu ve genç kız hiç uyumamıştı. Bütün bir zaman dilimi içerisinde hep o delikanlının kim olduğunu nasıl eve girdiğini neden şifreli konuştuğunu düşünüp durmuştu. "Ah kesinlikle aptal birisi bu. Gerçekler ülkesinin prenside ne demek oluyor! Hem neden kalbim onu görünce yerinden çıkma kararı aldı ki? Unutma Melodi Gürsu sen aşık olmak için yalnızsın." Genç kızın kendi kendine konuşması sonlanınca saate baktı. çoktan 08.30 olmuştu Melodi bunu görür görmez aklına yazdığı yazısı geldi ve ardından seri hareketlerle hazırlanıp okulun yolunu tuttu. Artık bir şoförleri yoktu. Melodi memnundu bu durumdan aslında. Annesine ait hersey annesi ile birlikte gitmişti babası bu lüks evi birikimleri sayesinde almıştı.
Okula geldiğinde zil çalalı on beş dakika olmuştu. Melodi dünün verdiği uykusuzluk yüzünden uyuşukluk edip yavaş yavaş yürüyordu. "Ne de olsa okul sınırları içindeyim" diye düşünüyor bu yüzden acele etmiyordu. Sonunda sınıfına varmisti. Ilk dersi umduğu gibi edebiyattı. Edebiyat öğretmeni Ezgi Hanım'a yazısını teslim ederek yerine oturdu. Ezgi Hanim yazıyı en ufak ayrıntısına kadar inceleyip hayrete düşmüş gözlerle Melodi'ye bakıyordu. Melodi ise çoktan sıranın üstüne kafasını koymuş uykuya dalmisti.
Öğlen arası olduğunu haber veren zil ile Melodi'nin uykusu bölünmüştü. Açıktığını hissederek ayakları onu kantine suruklemisti. Bir tost alıp bahçeye çıkmıştı. Hava -3° nin altındaydı fakat üzerinde bir kazakla dışarıya çıkan ekin bunu aldırmıyor hatta böyle havalarda dışarıda kalmayi seviyordu. Etrafına bakınarak tostunu iştahla yiyordu. O sırada dün gece mutfağına kadar giren delikanlıyı bu sefer yanında oturur pozisyonda görünce kaskatı kesilmişti. Melodi'nin anlayamadigi gözlerle bakıyordu. Biraz alaylı biraz korkuyor edasıyla bakan gözler Melodi'nin gözlerinden bir an olsun ayrılmiyordu. Sessizlik hakimdi ortama. Ta ki Melodi'nin "yine ne var? Niye geldin? Derdin ne ? Ve ayrıca adın ne? " Sorularıyla yeniden canlanana dek... delikanlı bu sefer ifadesiz bakıyordu. "Tamam sorularını cevaplayacagim" dedi delikanlı. "Dün gece evine öylece girdiğim için özür dilerim. Hatırlıyor musun sana gerçekler ülkesinden bahsetmiştim. Bugün seni o ülkeye götürmeye geldim " dediğinde Melodi "neyin Saçmalığı bu hangi boyutta yaşıyorsun sen. Lütfen oyun oynayacak başka birilerini bul. Ve ayrıca adın ne sevgili prens." Alaycı gülümseme sırası Melodi'ye geçmiş olacaktı ki gevrek gevrek gülüyordu. "Adım Baran." Dedi ifadesiz gözlerle. Melodi bu soğukluk karşısında kendini kötü hissetmisti ama belli etmeden umursamaz görünmeye çalışıyordu. "Eee şimdi adımıda öğrendin artık benimle geliyor musun?" "Ha-yır." Melodi kendinden emin ve bu kararlı cevabını iki hecede dile getirmişti. Baran onun bu kararlı tutumunu aldırış etmeden genç kızı bileğinden sıkıca kavradığı gibi çekiştirmeye başlayınca Melodi çırpınmaya ve kaba ellerden kurtulmaya çabalıyordu. Sonunda direnmek yerine sakince yürüyordu. Delikanlı artık Melodi'nin bileğini bırakmıştı. Okuldan iyice uzaklaşmışlardı. "Artık nereye gittiğimiz hakkında bilgilendirme yapacak mısın? " sorusunu delikanlıya yöneltti. "Annenin gerçekten para için değilde başka sorunlar yüzünden ölmüş olabileceğini düşündüğünü inkar edemezsin öyle değil mi Melodi Gürsu? " dediğinde Melodi bir an duraksadi. Genç kız sinirlenmiş olacaktı ki gözleri dolu dolu olmuştu sinirlenince ya kendine fiziksel anlamda zarar verir ya da ağlardı Melodi. Şimdi ise hüngür hüngür ağlıyordu. Baran onun bu durumuna şaşırmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Duygusal biriydi Baran. Ağladığını görünce sarılmaya ihtiyacı olduğunu düşünerek Melodi'yi kollarının arasına almıştı. Melodi hiç tereddütsüz sarılmıştı Baran'a.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin Ruhun Evladı
Teen Fictionbencil ruhu kirli kötü huylu bir hırsla bürünmüş bir fakat ölü bir anne... yoğun nefretle harmanlanmış, öfke kusan bir evlat...