Buğra bizi otelin giriş kapısına bıraktı ve evine doğru yola koyuldu. Ege tam otoparka gitmek için yönünü değiştirmişken elimi omzuna atıp,onu durdurdum.
Ege:
"Bir şey mi oldu?"diye sordu hafif telaşlı bir şekilde.
"Bir şey soracaktım da,"dedim biraz çekingence.
"Tabi sor,"
"Sen kimsin?"
"Nasıl yani?"dedi tek kaşını kaldırarak.
"Nereden geldin? Kaç yaşındasın? Tanıt işte kendini,"
"Baya meraklıymışsın bana,"dedi gülerek.
"Sadece tanımak istiyorum seni. İstemiyorsun tamam. Gidiyorum ben,"deyip arkamı dönmüşken kolumu sıkıca kavrayıp,beni kendine doğru çevirdi.
"Gitme. Yemeğe gidelim anlatacağım."
"Yemeğe gitmesek olur mu? Gerçekten hiç enerjim kalmadı."
"Tamam o zaman sahil kenarına gidelim orada anlatayım. Uygun olur mu?"diye sordu.
"Uygun fakat ben bir üstümü değiştiriyim. Sahilde buluşuruz."
"Tamam. Görüşürüz."dedi ve böylece odalarımıza dağıldık.
Odama girdiğimde İpek hemen beni soru yağmuruna tuttu.
"Nereye gittiniz? Ne yediniz?"
"Sahil kenarında buluşacağız. Dönünce baştan her şeyi anlatırım."
"Oo anlatacak şeyin çok demek ki."dedi heyecanlı heyecanlı ve ekledi "Ya kızım sana artık gizli kamera takıcam. Bu ne macera böyle aynı gün içerisinde."
"Hakkaten oldukça fazla adrenalin salgıladım bugün,"dedim gülerek.
"Haydi haydi oyalanma. Bekletme çocuğu."
"Ay aman hemen de onun arkasında dur zaten. Neyse ben çıkıyorum. Akşam yemeğinde görüşürüz. "
"Tamam hoşçakal."
Böylece evden çıktım. Geldiğimde Ege beni sahil kenarında bir şezlonga oturmuş bekliyordu. Hemen koşmaya başladım. Ege birden bakışlarını bana doğru çevirdi ve hafifçe gülümsedi. O an koşmuyor olmayı dilerdim. Sonuçta bir insan koşarken ne kadar güzel gözükebilirdi ki. Varınca hemen yanına oturdum.
"Evet başla anlatmaya. Kimsin? Kimlerdensin?"
Bu sözler üzerine Ege kısa bir kahkaha attı. Boğazını hafifçe temizledi ve,
"Ben Ege Sönmez. On yedi yaşındayım. Aslında İstanbul'da oturuyorum. Bodrum'a babamın işlerine yardım etmek için geliyorum,"dedi.
"Babamın işlerine yardım etmek için geliyorum derken?"
Ege küçük bir of çekti ve devam etti.
"Bak şu an kaldığın otelin sahibi benim babam. Aslında bunu söylemek istemiyordum çünkü beni zengin,burnu havada biri olarak tanımanı istemiyordum fakat artık biliyorsun,"dedi asık bir suratla.
Elimi omzuna attım ve,
"Bu gerçekten önemli değil. Ben zaten insanları doğru dürüst tanımadan saçma sapan yorumlar yapmayı pek sevmem."
Bu sözlerim ona güven vermiş olacak ki hemen o asık suratın yerini neşeli biri aldı.
Ege:
"Eee biraz da sen kendini tanıt. Kimsin? Kimlerdensin? "dedi benimle dalga geçercesine.
"Ben Ceyda Albaş. On altı yaşındayım. Aslında İstanbul'da oturuyorum. Buraya da halam sayesinde gelebildim."
"Halan kim?"
"Halam bu otelin müdürü."
"Demek Saliha Hanım senin halan ha? Gerçekten severim Saliha Hanımı. Sanırım bu sıcak kanlılık genlerinizde var."dedi gözlerimin içine bakarak.
Bu tuhaf ortamdan sıyrılmak için yorgun olduğum ve yatmam gerektiği bahanesiyle yanından ayrıldım...
