1

560 27 38
                                    

Senay,zaten yeterince açık olan müziğin sesini biraz daha arttırdı ve artık Hardwell=don't stop the madness geçtiğimiz, ıssız orman yolunu seslendirmiş oldu. Bu yolda bizim kırmızı, üstü açık arabadan başka hiç bir arabayı görememiştim. Sanırım şuanlık Tina'nın Alman babasının yanına giden tek bizdik. Gerçi o otele gitmeyen yaşamayı hak etmiyordu bence. O kadar güzeldi ki... Geçen sene sadece Tinayla ben gitmiştik otele. Oysa şimdi bir adet duygusal Su, bir adet gülmek hayatının anlamı olan Tina, bir adet aç ve çılgın olan Senay ve bir adette meraklı olan Ceylan, yani ben gidiyorduk. Hemde üstü açık kırmızı bir arabanın içinde... Şarkının sesi baya yükseldiğinde yüzümü buruşturdum. Bu Senay malı bu sesten nasıl etkilenmiyorda hala delu gibi arabayı sürebiliyor acaba? Birde bir eli havada! Bu kıza " Arabayı sen kulllan." diyen beyninin kıvrımlarına tükiriyim Su! Sanki bilmiyor Senay'ın aklında biraz olduğunu. Kızın yaşayıp yaşamamak umrunda değil. Ona göre yaşıyorsan hayatın tadını cıkartıcaksın. Kimseyi takmayan umursamaz bir kız işte. Hayatına aksiyon isteyen, eğlenceli ve en önmliside hayvan gibi yemek yiyen bir kız. O her zaman açtır ve midesizdir. Bir insan nutellalı ekmekle ayran içermi? Yada sodanın içine çikolatalı süt koyup içermi? Eğer bu kişi Senay sa koca bir EVET! Hele bi bir şey diyin bak ne oluyor. Ben söyliyim, ya asileşip laf sokuyor-ki hiç altta kalmaz- yada kavgaya çok meraklı olduğu için cinsiyetine bakmadan kafa göz dalıyor. Biz olmasak onu tutan kimse olmadığı için, daha doğrusu tutamadığı kimse olmadığı için karşıdaki kişinin vay haline. Arkadaşlarını korur ve ezdirmek Senaycık.
Araba daha da hızlandığında Senay'a döndüm. Fazla hızlı gidiyordu. Ulan Su!
-" Ya Senay yavaşlasana biraz. Kaza yapıcağız yoksa. Yada frenler falan tutmaz."
Okuduğum kitaplarda bunlar oluyordu. Henüz ölmek istemiyordum. Daha geçen sene Tina'nın bulamadığı yaz aşkını bulmasına yardım edicektim. Henüz ölemezdim. Hem daha Benimle Yan'ı okumadım. Eğer o kitabı okumadan mezarı boylarsam Tina tırnaklarına acımadan mezarımı kazar, beni pompalı tüfekle vurur ve tekrar mezara geri koyardı.
-" Siktir et kanka!Alt tarafı ölürüz."
İnanamazca Senay'a baktığımda onun arabada hız yaparken baya eğlendiğini gördüm. Ah! Yapma. Kaza yapıcaz,frenler tutmıycak diyorum ' Siktir et kanka!Alt tarafı ölürüz.' diyor. Sanırım bu yol, Senay'a durması için yalvarırken ve Su'nun beynine küfürlerimi yollarken geçicekti.
-" Ya Senaycığım yavaşla diyorum!"
-" Ya kanka bi sus! Hem ne eğlenceli olur. Frenler falan tutmaz arabadan atlarız. Aaa! Daha önce neden aklıma gelmedi ki? Frenler tutmasa ne güzel aksiyon olur."
Beni dediğime bin pişman ederek hızını daha da arttırdı. Allahım ne olur otele kazasız belasız varalaım. Çok,çok amin.
İçimden dualar ederken dikiz aynasından arkaya baktım. Tina malı bu seste nasıl mışıl mışıl uyuyordu? Hayır yani, bir insanın bu seste uyuması imkansızda. Tabi gerizekalı dün gece otele gidiceğimiz için heyecan yapıp uyumazsa böyle olur. Ne diye heyecan yapıyorsa?
Tina'da buydu işte. En az benim kadar meraklı ve bir o kadar da heyecanlı. Tina'nın ağladığını şuana kadar sadece bir kere görmüştüm. O da annesi babasını aldattığında... Sürekli gülümsüyordu. Gülmek onun için çok önemliydi. Somurtkan insanları hiç ama hiç sevmezdi. Gülümsemesi kötü olan insanlardanda olabildiğince uzak durmaya çalışıyordu. Bir insanın gülümsemesinin kişiliğini yansıttıgına inanıyordu. Bizi kardeşi olarak görüyordu çünkü en çok bizim gülümsememizi beğenmişti. Sonradan kişilik eklenmişti. Helede Senay'ın gülüşüne bayılıyordu. Erkek veya lez olsa ilk ona yürüyeceğine eminim. Kızınca çok kötü oluyordu. Feci kalp kırıyordu. Helede utanınca... Görmeniz lağzım. Bütün yüzü pancar gibi oluyordu. Aşırı kızarıyordu. İçi neyse dışı da oydu. Rol yapmazdı. Tabi yapmak istemezse... Gelelim uyuyan sarışın Tina'nın yanında oturan ve kulaklığını takıp Dünya'dan bağlarını koparmış olan Su'ya...
Dışarısını izliyordu ve dalmıştı. Adım gibi eminimki hayal kuruyordu. Sanırım aramızda bi Su normaldi. Yani sonuçta insanları gülümsemelerine göre ayırmıyor yada hayatına aksiyon katmak için canını tehlikeye atmıyordu. Sadece biraz fazla saftı. Herşeye çabucak inanıverirdi. Ama aramızda zeki fikirler sadece ondan çıkardı. Senay'ı şöför koltuğuna oturtmak dışında... Teselli verirdi ve mükemmel bir arkadaştı. Bence her insana böyle bir kardeş mucizesi lağzım.
Ben... Ben ise meraklıydım. İşi ciddiyete değil dalgasına vururdum. Su'yun aksine ciddilik bana göre değildi.Tabi iş fazla ciddi olmazsa...
Dördümüz bir araya gelince ilk dikkat çeken Tina'nın güneşin altında altın gibu parlayan sarı saçlarının arasındaki masum yüzüydü. Çocuk gibi duruyordu. Aşırı tatlıydı ve güzeldi. Sarı saçlı ve mavi gözlü... Bir adım öndeydi. Dolgun dudaklara sahipti. Kusursuzdu bana göre.
Bir diğer dikkat çeken noktamız ise Senay'ın gülümsemesiydi. Kusursuz bir gülüşe sahipti. Yüzü pürüzsüzdü. Açık kahverengi gözleri hayat doluydu. Uzun kıvrımlı kirpikleri rimel gerektirmiyordu. Bence Senay'ı gören 'ilk görüşte aşk ' sözünü gerçekleştirebilirdi.
Su ise kıskançlıktan ortadan ikiye ayrıldığım saçlara sahipti. İnsanların dokunmak istediği parlak yumuşak saçlar... Ve bence onun fiziği yeterdi. Fiziği gerçekten güzeldi. Gözleri maviydi. Dudağının biraz üstünde küçük bir ben vardı. Bu onu daha sexi kılıyordu ama o daha çok masum görünümü veriyordu.
Ben ise saçları sarı olan ve herkezin kıskandiğı mavi gözlere sahiptim. Gülünce tatlı, gülmeyince ise güzel oluyordum. Bir çok teklif almıştım ama hepsini red etmiştim. Onlar beni tanımıyordu bile. Güzelliğime kapılıp gitmişlerdi. Güzellik kalıcı değildi. Asıl ömür boyu değişmeyen kişilikti. Bu yüzden ben, beni gerçekten tanıyan birisinin ilk sevgilim olmasını istiyordum. 18 yaşındayım yahu! Olsun bir zahmet.
Araba bir anda durduğunda emniyet kemeri olmasa cama pestilim çıkıcaktı. Ama arka tarafta bir patırtı duyduğumda anında arka tarafa döndüm. Tina yere yapışmıştı ve hala uyanmamıştı. Hayı yani kış ayında da değiliz. Ne bu ayının uyuması yani?
Su çok şükür kulaklıklarını çıkarttı ve kenara bıraktı. Ben onu bedenen burda ruhen ışınlandı sanıyordum ya.
-" Ne oluyor?"
Su'yun sorusuyla bende önüme dönüp Senay'a baktım. Kaşları çatık bir şekilde direksiyona bakıyordu. Korkmuşmuydu?Bencede korkmalıydı.
-" Bilmiyorum. Biranda durdu."
Tuttuğum nefesimi sesli bir şekilde dışarıya üfledim. Harika! Araba çalışmıyor. Senay kapısını açıp dışarıya çıkınca Suyla bende çıktık. Tina ise hala yere yapışmış bir vaziyette uyuyordu.
Senay arabanın ön tarafını açınca siyah dumanlar sayesinde hemen kapattı ve öksürüğünü durdurup hayvanca kah kaha atmaya başladı. Burda komik olan şey neydi acaba? Arabaya geri binip biran önce otele gitmeliydik. Hava yavaş yavaş kararıyordu ve burası ıssızdı.
-" Senay ne gülüyorsun?Hadi gidelim."
Su'yu onaylayıp " bencede " dedim. Alt tarafı istop etmiştir yani.
Senay zorla gülmesini bastirdı.
-" Kızlar... Hayallerim gerçek oldu. Araba bozulmuş!"
Su " ne?! " diye bağırırken ben sadece gözlerimi pörtletmekle kalmıştım. Araba bozuldu ve biz bu ıssız yolda kaldık öylemi? İçime dolan korkuyla derin derin nefesler almaya başladım. Tabi birazda sakin olmak için. Resmen gülüyordu! Bizim burda ırzımıza geçicekler fakat o gülüyor! Tamam Ceylan... Sakin ol.
-" Ya ne yapıcaz biz şimdi?Allahım sen yardım et."
Su ellerini açıp dua etmeye başlayınca abartılı bir şekilde göz devirdim. Şu durumda dua mı ediyordu? Bence şimdiye arabayı çalıştırmaya çalışmalıydık. Ama Su sadece dua ediyordu. Senay ise mutlu olduğunu belirticek bir şekilde gülümsüyordu. Gülümsüyordu! Allahım... Gelde öldürme.
-" Ya Senay ne gülüyorsun? Yolda kaldık. Farkındamısın?"
Senay fazla rahat bir tavırla " Farkındayım gülüm. " dedi. Bu rahatlığı, umursamazlığı gerçekten sinirlerimi bozuyordu. Hiçmi korkmuyordu? Şahsen ben korkudan ağlayabilirdim. Onun rahatlığını umursamadan etrafıma bakınmaya başladım. Orman yolundaydik ve ağaçtan başka bir şey yoktu. Gerçekten sonumuz gelmişti.
-" Ya, of! Bittik biz. Kesin burda ölüp gidicez. Of ya..."
Su'yun ağlamaklı sesini duyunca ağlıyormu diye ona baktım ama ağlamıyordu çok şükür. Ama ağlamak üzereydi. Bende korkudan patlamak üzereydim. Senay ise oldukça rahattı. Kaportaya yaslanmış sırıtarak bizi izliyordu. Akşam uyumaya çalışırken kurduğum hayalleri bir kenara bırakıp Rabbimden Senayda ki gibi bir rahatlik istiyceğimi aklıma kazıdım.
-" Ya Allahım, sen koru yarabbim... Of! Ağlıycam şimdi."
-" Ya Su, ne sorun ettin be bacım."
Su Senay'ı umursmadan dua etmeye devam etti. Ben ise yeterince kötü bakışlarımı Senay'a yollamış olacağımki sırıtmasını yavaşça yüzünden silip, yaslandığı kaportadan ayrıldi ve cebinden hayallerimi süsleyen iphone 6' sını çıkarttı.
-" Ne sorun ettiniz bee! Ariyoz işte çekiciyi. O arabayı alır. Sonra Tina'nın babasını ararım bizide o alır."
Telefonum aklımın ucundan bile geçmemişti. Allahtan telefonlar yanımızdaydi da burda kalmıycaktık. Korkum yavaş yavaş kaybolurken Senay telefonu dudağını ısırarak kulağından çekti. Su dua etmeyi bırakmış onu izlerken bende tek kaşımı kaldırdım. Kimseyle konuşmamıştı bile.
-" Çekmiyor, kızlar."
Başımdan aşağı kaynar su dökülmüş gibi hissedince derin bir nefes aldım. Sakin olmam gerekiyordu. Kendi telefonum aklıma gelince note 4'dü cebimden çıkartıp birisini arıycaktı ki şebeke yok! İllaki birisinim telefonu çekiyordur diye düşünerek korkmamaya çalıştım.
-" Su, sende bi bak. Bende de şebeke yok."
Su hızla başını olumlu anlamda sallayıp telefonunu çıkarttı. Gözüm Senay'a kaydığında gülerek bizi izlediğini gördüm. Benim ona baktığımı görür görmez gülümsemesini yüzünden sildi. Sanki ben halinden oldukça memnun olduğunu bilmiyordum!
-" Kızlar... Benimkiside çekmiyor!"
Alnıma bir tane geçirince yaptığımın ne kadar saçma olduğunu anlayıp korkuma teslim oldum. Şimdi bitmiştik! Gözüm, arabada, olanlardan bi haber,ayı gibi uyuyan Tina'ya takıldığında çoktan ona doğru yürümeye başlamıştım bile. Arka kapıyı açıp koltuğa oturdum ve onu da oturttum. Bu kız ne uyanmaz bir şey ya!
-" Tina! Tina kalk ya."
Tina'yı ne kadar dürtsemde bir şeyler mırıldanıp tekrar uyuyordu. 'Of ' layıp önüme döndüm. Su, Senay'a fazla hızlı gittiği için böyle olduğunu söylerken, Senay ise 'tam dizilerdeki gibi! ' diye havaya giriyordu. Onları dinlemek yerine tekrar Tina'ya döndüm ve hassas olan teninden özür dileyerek yanağına tokadı geçirdim. Eğer yine uyanmazsa yere yatırıp üstünde zıplamayı düşünüyordum.
-" Ya, ne oluyor be?!"
Tina'nım yarım yamalak açılmış gözlerini gördüğümde, kızaran ve beş parmağım çıkan yanağınıda görmüştüm. Eğer ona tokat atıpta kızardığını öğrenirse ve görürse ağzıma sıçmakla kalmaz, gözlerimi oyardı.
-" Kalk artik ya! Yolda kaldık sen hala uyu."
'Yolda kaldık. ' lafını duyunca gözlerini ovuşturmayı ve esnemeyi anında kesip kocaman açılmış gözleriyle bana baktı.
-" Ne yolda kalması lan?"
-" Ya, araba bozuldu. Telefonlar da çekmiyor,birde sen bak diycektim."
'Allahhhhh!!! ' diye bağırarak kapıyı açmadan üstünden atladı ve Suyla Senay'ın yanına gitti. Hepsine lanetlee ederek bende arabadan indim ve yanlarına gittim. Su somurtarak bizi izliyordu. Senay ise gülerek ve sanki çok güzel bir şeymiş gibi Tina'ya neler olduğunu anlatıyordu. Hiç birisini çekemeyeceğimi anladığımda parmaklarımı şakaklarıma bastırdım ve bir kaç saniye öyle durdum. Taa ki Tina " Aha sıçtık! Benimkide çekmiyor lan!!! " diye bağırıncaya kadar. İşte şimdi gerçekten sıçmıştık. Hava kararıyordu. 4 kız ıssız yolda mahsur kalmıştık. Kesinlikle ölücektik!
-" Offf! Geçer bi araba otostop çekeriz. Nolcak?"
Tina'nım dediği şeyle sinirlerim iyice gerildi. Bu kadar sabr etmek yeterdi bence. Arkamı dönüp Tina'ya baktım. Kaportaya oturmuş, saçında kırık arıyordu. Hay senin saçına...
-" Ya sen ne salaksın! Burdan araba geçiyorda kaldı ki otostop çekmek. Gerizekalı!"
-" He, he ondan."
Gözüm seğirmeye başlayınca yumruklarımı sıktım. Sakin ol Ceylan. Sakin... Su yolun kenarına oturup bacaklarını kendine doğru cekti ve başını dizlerine yasladı.
Yüksek seste ' selfie ' şarkısını duyduğumda, yolun ortasına geçmiş olan ve mal gibi yerinde zıplayan Senay ' a baktım. Dansmı ediyordu o? Pekala... Bu kadar şebeklik yeter!
-" Ya Senay kendine gel! Yolfa kaldık, yolda! Ne yapıcağımızı düşün istersen biraz."
-"Off, doğru. Haklısın. Bence birlikte düşünelim. Sence dansmı ediyim? Fotoraf mı çekiliyim? Yoksaaa..... Şarkımı söyliyim?"
Burnumdan solumaya başladığımda yavaştan yanımdan uzamaya başladı. Şuan sinirden ağlamak üzereydim. Yolda kaldık ve Senay hanım bunu bir eğlence olarak görüyor! Tina malı ise bunu umursamıyor. Allahımm... Ağlıycam cidden.
-" Ya kanka. Benim saçım kırık dolmuş."
-" E malmısın kızım? Kestir o zaman."
Senay'la Tina'nın konuşmalarını duyunca sinirden kendimi yere attim ve 10' a kadar saymaya başladım. Korkuyordum ve en çokda sinirliydim.
Su yanımdan kalkıp Tina'yı kaportanın üstünden itti ve kendi bavulunu aldı.
-" Burfa böyle mal gibi oturmak yerine yürümeyi tercih ederim."
Su bizi dinlemeden bavullarıyla birlikte yürümeye başlamıştı bile. Yaptığı şeyin mantıklı olduğuna kanaat getirip bende yerimden kalktım ve bagajdaki bavullarımı aldım. Tina korkmaya başlamıştı. Ne zaman korksa dudaklarını aralamamak için büyük çaba sarf ederdi ve mavi gözleri ürkekçe bakardı. Bencede korksa iyi olurdu.
Senay ise tek kaşını kaldırmıs, bize malmışı gibi bakıyordu. Asıl mal olan oydu! Bu ıssız yolda kaldık diye dans eden kız nasıl mal olmasin ki? Tamam, bende maldım yani şimdi. Sırf nasıl bir duygu diye merak ettiğim için evden kaçan ve sonra korkudan üç buçuk atan kız bendim sonuçta. Tina'da maldı. Sonuçta o da parktaki banklardan birisine japon yapıştırıcısı sıkmış, kriterlerine uygun ve en önemliside gamzeli bir çocuk banka oturmuş ve Tina'da ona aşık olmuştu. Tabi çocuk için aynı seyi söyleyemem. Su da maldı. Matematik hocasının dersini kaynatmak için yangın alarmını çalan ben değildim sonuçta. Allahtan disipline falan gitmemisti. Ama şuanki konumuz kesinlikle bizim mallıklarımız değildi.
-" Su, bekle!"
Hızlıca yürüyerek Su'ya yetişmeye çalıştım.
-" Lan iş ciddi. Hadi bende kaçar."
Tina'nın sesinden bile korktuğunu anlayabilirdiniz. Zaten korktuğunu anlamıştım. Bavullarıyla birlikte can çekişe çekişe yanıma geldi ve sırıtıp yanımda yürümeye başladı.
-" Peki sulu gözler,geliyorum. Mağlum orman yolundayız. Karşınıza ayı falan çıkarsa aksiyon olur vee... Tabiki de bensiz olmaz!"
Senay'ın dediğine güldüm. Ama sinirden! Hala aksiyon diyor! Bu kadar çok aksiyon istiyorsa atardım onu uçurumdan aşağıya, o da bir yerlere tutunarak aşağıya düşmeme mücadelesi verirdi. Al sana aksiyon!
Su'ya yetiştiğimizde Senay'da bize yetişmişti. Şuan 4 kız yolun ortasında, bavullarla yürüyorduk. Otele varamayacağımızı bile bile...
-
-" Benden bu kadar kızlar."
Tina göz altları mor bir şekilde bavullarını yere fırlattı ve bavulların üzerine yattı. Saçları dağılmıştı ve uykusuz olduğu her halinden belliydi.
-" Bende çok yoruldum."
Su da bavulunu koyup üzerine oturdu ve başını ellerinin arasına aldı. Senay ise 'yemek ' diyordu başka bir şey demiyordu.
-" Yaaaa!!! Çiğköftelerim, ben açlıktan ölüyorum. Hey! Dur bi dakika. Siz çiğköfte olamazsınız. Çiğköfte kutsanmıştır. Ama siz kutsanmadınız. Siz kimsiniz ki lan?-"
-" Yeter! Sus lan artık."
Tina' ya en içten teşekkürlerimi yolladım yokda bu kızn susucağı yoktu. Gerçi hala susmamıştı ama en azından kendi kendine yemekler hakkında mırıldanıyordu. Cebimden telefonumu çıkartıp saate baktığımda ağlamamak için kendimo zor tuttum.23.15 ' ti ve hava kararmıştı.
Biraz sonra tinerciler falanda gelirlerdi ve ırzımıza geçerlerdi. Bende bavulu yere koyup üstüne oturdum ve son çarem olan duaya başvurdum. Korkuyordum... Hemde deli gibi. Tina ise sanırım çoktan bavulların üstünde uyumuştu. Senay bavullarıni bir kenara fırlatmış ve yere yatmıstı. Yıldızlara yemek adları verip duruyordu. Su ise çoktan umudunu kesmiş ve bitik bir şekilde alnını ovuyordu. Artık ya susuzluktan ölücektik yafa tecavüz ediceklerdi ve bizde intihar edicektik. Derin bir nefes alıp göz yaşlarımı tutmaya çalıştım.
Şuanda otelde olmamız gerekiyordu. Senay'ın, yemekleri havuzun kenarina getittirip yemesi, Tina'nın, erkek kesmesi, Su'yun yumuşacık yastığına sarılıp uyumaya çalışması, benim ise masaj yaptırmam gerekiyordu.
Karanlığı yarıp geçen far ışıklarıyla anında ayaklandım. Araba! Allahim, çok şükür. Su, Tina'yı uyandirmaya çalışırken Senay da yanima geldi ve ' hamburgerler yürüyebiliyormu? ' diye bir soru sordu. Açken bu kızın devreleri yanıyordu. Kesin yani. Onu umursmadan otostop çektim. Resmen kurtarıcılarımız gelmişti! Tabi arabalarına alırlarsa...
Siyah jip önümüzde durunca Suyla Tina' da yanimiza geldi. Tina hala uyanamamış gibiydi. Dengesini kuramıyordu ve gözleri yavaşça kapanıyordu.
Önümdeki cancazım arabanın camı açıldı ve bir çift kahverengi gözün bakışları bizi buldu. Burnunda nefret ettiğim iğrenç halkalardan vardı. Ama onu daha çok karizmatik göstermişti. Esmerdi ve saçları... Şimdiden onlara dokunmak istiyordum. Allahım... Fazla yakışıklıydı! Helede o tek kulağındaki siyah küpe...
-" Erkek lan bunlar! Ben hayatta binmem bunların arabasına."
Şu yakışıklı ama artist olan çocuk tek kaşını kaldırdı.
-" Seni arabama alıcağımı kim söyledi güzelim?"
-" Nerden güzelin oluyorum lan ben senin? Piç kurusu!"
Senay bir adim attığında su koluna kuala gibi yapıştı. Normalde olsa bunu ben yapardim. Yada Tina... Ama şuan Tina ayakta uyuyordu. Ben ise... Şu artistin yüzünü ezberlemek için büyük uğraş veriyordum.
-" Tamam Senay. Sakin ol."
-" Ne sakin olcam ya? Siktircek belasını!"
Senay'ın çenesini kapaması için dua etmeye başladım. Yoksa dımdızlak, burda kalıvercektik.
-" Gelip de siksene güzelim."
Artist çocuk ' güzelim ' e vurgu yapınca Senay' ın sinirden köpürdüğüne emindim. Hatta çocuğun burnundaki halkayı alıp götüne takıcağınada emindim.
-" Su, sen Senay' ı bi bavulların yanına götürsene. Yola saçılmış bavullar baksana."
Su anında onaylayıp Senay'ı yürütmeye çalıştı. Ama Senay çocuğa hala saydırıyordu.
-" Kusura bakmayın. O böyledir. Biz yolda kaldıkta acaba bi-"
-" Oldu güzelim. Senin arkadaşım bize saydırsın saydırsın biz sizi arabamıza alalım. Yok ya!"
Artistin yanıtıyla omuzlarım çöktü. Bu bizi hayatta arabasına almazdı.
Ön koltuğun kapısı açılınca, beyaz t-shirtli, kaslı ve oldukça havalı bir erkek arabadan indi. Sanırım diğer çocuğu incelemekten bunu görememiştim. Çocuğun ne kadar yakışıklı olduğunu düşünürken, konuşmaya başlayınca ortaya çıkan gamzesiyle bu düşünceme som verdim. Pekala... O kapılmıştı beyler bayanlar. Tina gamzeli çocuklara hastaydı
-" Siz Savaş 'ı boşverin. Sizi zaten bu saatte, bu kıyafetlerle ve bu yolda istesenizde ben bırakmam."
Çocuğun ne kadar anlayışlı olduğunu düşünürken Tina'nın yanımda " beni bu çocuğun gamzesine gömün. " diye mırıldanmasıyla gülmemi bastırmak için dudağımı ısırdım. Her zaman ki Tina işte.
-" Peki,çok teşekkürler."
-" Yanlız şu bavullarınızın ordaki 2 arkadaşınızı diğer araba almalı. Bu arabaya dördünüz sığmazsınız."
Tina tek kaşını kaldırıp gamzeli oğlana bir adım attı. Eğer Tina böyle yaptıysa, sorun var demekti.
-" Sen bize şişko mu demek istiyorsun?"
Bıkkınca göz devirdim. Bu kız neresinden anlıyordu?
Gamzeli oğlan hemen ellerini önünde kaldırıp, telaşla onaylamayan haraketler yaptı. Şuan bunu mu tartışıcaktık gerçekten?
-" Yo,yo hayır. Sadece bavullardan dolayı bizim araba sadece iki kişiyi daha alabilir."
Tina kaldırdığı kaşını indirip ' hee ' ledi ve tekrar yanıma geldi. Aptal kız işte. Te allamm.
-" Sizdemi otele gidiyorsunuz?"
Su yanımıza gelip sorusunu sorunca anında Senay'ın nerde olduğuna baktım. Ellerini beline yerlestirmis huysuzca bize bakıyordu.
-" Evet."
Tina' nın, içinde yaşadığını iddia ettiği çocuğun şuanda halay cektiğine emindim. İçindeki çocuğun ruhunu ifade ettiğine inanırdı hep.
-" Sizinle hiç bir yere gel-mi-yo-ruz! Hadi bas git."
-" Ya Senay, bi sus!"
Su ne kadar sus desede susmuycağını biliyorduk. Ama susması gerekiyordu. Şuanki halimiz aynen böyleydi; Tina, dudağı yukarı kivrılmış bir şekilde gamzeli çocuğu baştan boya süzüyor,Senay; çocukların laf atmasını bekliyor, Su; bizi arabalarına almaları için yalvaran bakışlar atıyor,ben; Senay'ın susması için dua ediyordum, gamzeli oğlan; bakışlarını hepimizin üstünde gezdiriyor,artist çocuk Savaş ise bıkkınca bize bakıyordu.
-" Gökalp, siktir et şunları. Bırak gelmesinler."
Senay tam ağzını açmıştı ki ona çenesini kapamazsa olabilicekleri tek bakışta ona anlattım ve yavaşça aralık olan dudaklarını kapattı. Sonunda...
-" Savaş... Saçmalama!"
Adının Gökalp olduğunu öğrendiğim çocuk bavullara doğru giderken arkadan gelen araba sesiyle durdu. Buda siyah jipti ve sanırım Gökalp'in bahsettiği 2. Araba buydu.
-" Şimdi öldük işte. Tinerciler geldi!"
Bu Tina korkunca benden bile mal oluyordu. Ne tinercisi abi ya?
-" Sakin ol. Bu diğer araba işte. 2 kişi bizle bir diğer 2 kişide bu afabayla gidicek."
-" Hee... Şey, tamam o zaman. Tamam yani."
Tina'nın mallaşmasına karşılık Gökalp gülümsedi ve bavulların yanına gitti. Gülümsiyince kocaman gamzesi oluşmuştu ve bunu Tina'da fark etmiş olucak ki, hayran hayran Gökalp'e bakıyordu.
2. Arabadan siyah t-shirtli ve korkutucu derecede bakan bir çocuk indi. Sert birisine benziyordu ve fazla ürkütücüydü. Artist olan Savaş da arabadan indi ve kapısına yaslandı.
-" Ne oluyor Gökalp?"
-" Ya Tuna, kızlae yolda kalmışta ikisi bizde, ikisi sizde olsa olurmu?"
Adının Tuna olduğunu öğrendiğim sert çocuk bize doğru dönüp, doğruycakmış gibi bakmaya başlayınca Su sesli bir şekilde yutkundu. Tina'da korkmuştu ve bende... Tek umursmayan Senay'dı heralde.
-" Peki, olur."
Sanki duvara konuşuyor gibiydi. Duygusuz... Dik yürüyüşünü sergileyerek o da bavullara doğru yürüdü.
-" Benimkisi sarı bavul gamze- E yani Gökalp. Ben arabadayım."
Tina, Gökalp' in ne deyiceğini beklemeden birinci arabaya yerleşti. E tabi bende Tuna' nın arabasına binmk istemezdim de, korktuğunu bu kadar belli etme yahu! İkinci arabanın camı açılınca, elinde limonlu pop kek olan bir maviş belirdi. Gözleri... O ne lan öyle?! Müthişti. Saçları kıvır kıvırdı. Ve oooo gamzeliydi!
-" Ne oluyor lan?"
Senay arabanın içindeki abur cuburları gördüğü gibi, gözleri parladı ve anında ikinci arabaya atladı.
E ama yuh yani! Bu kadar da aç olma.
Su' dan bakışlarımla özür dileyip bende birinci arabaya bindim. Su' da bir kaç küfür mırıldanarak, korka korka Tuna'nın arabasına bindi.
Savaş ve Gökalp' de arabaya binince, Savaş gaza bastı. Arabaya sessizlik hakimdi ve biz şuanda tanımadığımız 2 erkeğin arabasındaydık. Arabayı kenara çekip tecavüz bile edebilirlerdi. Yada kaçırırlardı. Sanırım çok fazla film izliyordum ama bunlar olmuycak şeyler değildi.
Dikiz aynasına baktığımda, Gökalp'in dikkatle Tina'ya baktığını gördüm. Savaş da arada ikimizin üzerinde gözlerini gezdiriyordu da Gökalp deki dikkat ne öyle!?
Bu kaçamal bakışlar ve sessizlik fazlasıyla benı korkutmaya yetiyordu.
Acaba Senay şuanda, maviş çocuğun kaçıncı abur cuburunu midesine indiriyordu? Yada Su, Tuna'dan korktuğu için bakışlarını kaçırıyormuydu? Tabikide evet! Su' dan bahsediyoruz sonuçta.
Bakışlarımı Tina'ya çevirdiğimde, camdan dışarıya baktığını gördüm. Hayret... Nasıl çenesi açılmamıştı?
-"Eee.. Kaç gün kalıcaksınız? Yani otelde."
Sanırım şaşırmak için fazla erken davrandım çünkü konuşmaya başlamıştı bile.
Gökalp dikiz aynasından,tekrar Tina'ya bakınca, Tina hızlı hızlı gözlerini kırpıştırdı. Savaş ise göz devirmişti. Hadi ama... O benim haraketimdi!
-" Sanane bebeğim."
Şu Savaş denilen artistin ağzına bir tane çakmak istiyordum. Bebeğim,güzelim... Bakalım başka ne çıkıcak? Hayır yani, piçliği bir kenara bırakıp, azcık kibar olamazmı?
Tina cevap vermek yerine, kıpkırmızı bir şekilde Savaş' a bakıyordu. Bu kadar çabuk kızarma be sarışın!
-" Tina sadece bir soru sordu. Az biraz kibar olamazmısın?"
Savaş kahkaha atınca, anlamsızca ona baktım. Malmı bu çocuk? Durup duruken kahlaha atıyor. Hey Allahım ya!
-" Tina mı? O ne lan öyle tiner gibi?"
Gökalp, Savaş' a kötü kötü bakarken, bende Tina' ya baktım. Damarına basmışlardı ve bu arabada birinci Dünya savaşı çıkmasa iyiydi. Çünkü Tina kızınca feci korkunc oluyordu.
-" Savaş... Kes sesini abicim. Yaz bitene kadar kalmayı düşünüyoruz Tina."
Tina sanki Gökalp' i duymamış gibi, Savaş' a öldürücü bakışlar atıyordu. Bence bu esnada herkez susmalıydı.
-" Ona bakarsan, ' Savaş ' ismide, benim bildiğim asi, sert ve kişiliği oturmuş, kişilere konuluyor. Oysa sen, piç, bebek gibi ve kişiliğin ' k ' harfini bilmeyen birisisin. Adını bize yanlış sölemiş olabilirmisin halkalı çocuk?"
Gökalp, dudağını ısırıp camdan dışarıya bakmaya başlayınca bende Savaş' ın tepkisini kaçırmamak için dikkatle ona bakıyordum.
Bu işin başı, laf atışlarıyla başlayıp, arabadan atılmakla biticekti büyük bir ihtimal. Ama düşündüğüm gibi olmak yerine Savaş alayla güldü. Güldü? Güzel gülüyordu yani ama- Neyse konumuz bu değil.
-" Vayyyy... Sevdim ben bu kızı. Zaten sarışınlara bayılırım."
Tina yine kızarırken ben saç rengime bakıyordum. Bende sarışındım! Tekrar Savaş' a baktığımda onunda sırıtarak beni izlediğini gördüm. Gözlerimi anında kaçırıp camdan dışarıya bakmaya başladım.
O çocuğun bakışları bu kadar anlamlı olmamalıydı. Yada kahverengi göze istek uyandıran ışıl ışıl bakışları...
-" Siz de otelde kalıyorsunuz değilmi?"
Tina anında lafa atladı çünkü soru Gökalp' ten gelmişti. Hani şu gamzeli olan.
-" Evet. Bizde yaz bitene kadar."
Araba durunca etrafıma bakındım ve sonunda otele geldiğimizi gördüm. Gökalp, arabadan inip bavulları almaya gittiğinde, Savaş da arabanın anahtarını aldı ve arabadan indi.
-" Çocuğun gamzesini gördünmü? Beni oraya gömün ya!"
-" Tina mallaşma ve in şu arabadan."
-" Of! Aman be."
Tina ve bende arabadan inince diğer arabada hemen arkamızda durdu ve Tuna arabadan inip bavulları almaya gitti.
-" Al bakalım bavulunu, sarışın."
Savaş' ın bavulumu elinden alıp, kuru bir teşekkür ettim. Bu çocuğun bana bakıp bakıp sırıtması sinirlerimi bozuyordu. Hayır yani ne var bu kadar bakıcak?
-" Teşekkürler,Gökalp."
-" Rica ederim."
Daha bugün tanışmış olsalar bile, Gökalp' le Tina' nın ne kadar yakıştığını düşündüm. Ama imkansızdı. Tina bir çocuktan hoşlansa bile dalgasına vurur, asla ciddi bir şekilde hoşlandığını kabul etmezdi.
-" Her şey için saolun."
Su ne kadar bunu Tuna' ya bakarak desede, Tuna umursamadan arkasını dönüp bir sigara yaktı. Kaba çocuk!
Su yanıma gelip Tuna' ya saydırmaya başladı. E haklı yani. Karşıdakine neden duvarmış gibi davranıyorduki? İnsanız biz, insan!
-" Hadi gidelim o zaman da Senay nerde?"
İki saniye sonra arabadan üstü başı çikolata olmuş ve hala doymamış, tıkınıyor olan Senay indi. Yanında da maviş... Maviş Senay' ın omzuna kolunu atmış ve Senay bir şey demiyordu. Herhalde yarında güneş batıdan doğardı. Dünya' nın sonu geliyor!
-" Kankiler! Ruh öküzümü buldum lan."
Konuşunca bile gamzesi çıkan mavişinde ağzının kenarları çikolaya olmuştu. Allahım... Kusucam şimdi!
-" Aynen öyle. Aynı benim gibi hayvan!"
Senay cümlesinj bitirdikten sonra ikiside hayvan gibi gülmeye başladı. Bu kız yemin ederimki dengesizdi. Resmen kanka olmuşlar!
Daha fazla saçmalamasına izin vermiyerek kolundan tuttuğum gibi sürüklemeye başladım.
Otele geldik ve bitti gitti işte. Artık keyfimize bakmalıydık. 3 ay boyunca kalıcağımız otelde eğlenmeliydik. 4 kızla. Kız kardeşlerimle...

Multimedyada Ceylan kankamız var arkadaşlarrr! Tamam susuyorum. Umarım beğenmişsinizdir...



4 Kızın 4 ErkeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin