BİRİNCİ BÖLÜM

105 20 13
                                    

BU HİKAYEDE GEÇEN HER KARAKTER HAYAL ÜRÜNÜDÜR. İLK DEFA BU TARZ HİKAYE YAZIYORUM İYİ OKUMALAR.

Her gün ki gibi cici annemin o cırtlak sesiyle yeni Bir güne gözlerimi açmıştım. Bazen gündüzlerin hiç gelmemesini, bazen karanlıkta, korkunç hayatımı yaşamak istesemde bunun gerçek olmıyacağını Bilmek canımı acıtıyordu. Havanın aydınlanmasıyla mutlu olacağımı sanarken, gecelerden dahada mutsuz, dahada fevri davranıyordum.

Yataktan kalkarak duş sırasına girdim. Üvey kardeşim Büşra duştan çıktıktan sonra havlumu almadığımı farkederek, odadan havlu almaya gittim. Fakat o ara küçük üvey kardeşim olan Zehra duşa girmişti her zamanki gibi. Alıştığım için ters tepki vermiyordum.

Bir süre sonra Zehra'da çıkmıştı, bende duşa girerek ilk başta kıyafetlerimi çıkarmaya başladım. Ardındanda toplu olan saçımı açtım. Hiç bir zaman saçlarımı açık bırakmazdım. Çünkü; saçlarımdan nefret ederdim. Bana ayak bağı olmasınlar diye ya at kuyruğu yada topuz yapardım. Neden kestirmiyorum diye soruyorsanız, size cevabını şöyle verebilirim. Eger kestirirsem Babamın dokunduğu, son kez eliyle saçlarımı okşadığı o günü unutmaya korktuğum Için kesemiyordum. Şuan saçlarım baldırlarıma Kadar gelmişti. Her ne kadar yıkaması çok zorda olsa, saçlarımdan nefrette etsem korku içimi kaplamıştı bir kere.

Yıkandıktan sonra dişlerimi fırçaladım ve kahvaltı için aşağıya indim. Karşımda marketteki en ucuz mallar duruyordu. Cici annem her zamanki gibi bize yoksulları oynuyordu. Hadi bana acıma duygusu yok, kendi parçası olan iki kızına nasıl böyle acımasız davranabilirdi ki. Günlük ona yaklaşik 60 lira veriyordum, ama her zaman karşımıza tadı en berbat, en ucuz yiyecek ne varsa onları koyuyordu.

Bu yüzden evde kahvaltı yapmak yerine, çizim kalemlerimi, çizim defterimi alarak kütüphaneye doğru yol aldım. Yoldayken marketten atıştırmalık bir şeyler alarak, yoluma devam ettim. Kütüphaneden Sorumlu olan, İtalya'dan buraya kocasının ölümünden Sonra onun işini devralmak için gelmiş olan Donni teyzeydi. Sıksık buraya geldiğim İçin, çok yakındık. Hemen hemen herşeyini bana anlatırdı tabi bende ona. Beni çok seviyordu, elinden gelse beni evlatlık edinecekti ama malesef yapamıyordu.

Kütüphanenin kapısından girerek Donni teyzeye selam vererek, her zamanki yerime geçtim . Çantamdan kalemlerimi defterimi çıkararak, yarımda kalan çizgi romanıma devam ettim. 15 yaşından beridir bu hobi ile uğraştığım için elim çizime alışmıştı. Tek sıkıntı çektiğim nokta çizgi romanlarımın konusunun nasıl olduğu ile ilgiliydi. Arada Donni teyzeden yardımda alsam bir türlü romanlarımı okurken diğer romanlar gibi beni içine alıp kendisiyle birlikte sürüklemiyordu. Bu sıkıntımıda çözebilirsem MANGA şirketine sunumda bulunabilirim . Bu yüzden son zamanlarda iş yerimden 1 saat erken çıkarak bütün, dikkatimi romanlarımın konusuna adıyordum. İş başı yapacağım vakitlerde Donni teyze beni uyarırdı. Yoksa onu zaman geç kalırdım, Çünkü; romanlarıma başladığım zamanlar bırakamıyordum, kopamıyordum.

'' Çağla, iş vakti yavrum toparlanda işine git'' Bana yavrum Veya kızım demesi çok hoşuma gidiyordu, Çünkü; anne şefkatini bir gram bile tadamamıştım. Ama Donni teyze sayesinde az bir şeyde olsa anne şefkati ne demekmiş onu anlıyordum.

''Tamam Donni teyze. Ben gidiyorum kendine iyi bak, iş bitince hemen Geleceğim. ''

'' Tamam kızım ben hep buralardayım. ''Tebessüm ederek. Kütüphaneden çıktığım gibi koşmaya başladım. İş yerim Kütüphaneye pek uzak olmasada, işimi garantiye almak için her zaman koşardım. İşim diyorum ama daha ne işi oldugunu söylemedim değil mi ?. Bir kafede garsonluk yapıyordum. Ama bu Diğer kafeler gibi değildi. Barın kafeleşmiş haliydi. Kahve gibi şeyler yoktu. Sırf Kuruyemiş içki satılan Bir yerdi. İçkiden nefret ederdim, yada nasıl desem vücuduma Zarar verebilecek şeylerden nefret ederdim. Her ne kadar kötü bir hayatım olsada kendimi rahatlatmak için içki, sigara uyuşturucu kullanmak yerine çizgi romanlarıma vakit ayırarak rahatlamaya çalışıyordum, işe yarıyorduda.

Sonunda gelmiştim, hemen kıyafetlerimi değiştirerek mutfağa geçtim. Patron Daha gelmemişti, bu yüzden derin bir oh çekmiştim. Patron geç kalanların günlük yövmiyesinin yarısını keserdi. Zaten Günlüğüm 100 liraydı bu yüzden kesmesini göze alamazdım, derin bir oh çekmeminde sebebi buydu.

İlk siparişi, Haftada 4 kez gelen, bana abayı yakmış olan Samet vermiş idi. Benle yaşıttı ama daha küçük yaştaymış gibi davrandığı için onunla oynamayı seviyordum. Fakat içtiği zaman tam bir canavara dönüşüyordu. Etrafa bağırıp çağırıyor, Mekanı dağıtıyordu. Patrona onu içeri almayalım desekte, Bize Her zaman cevabı 'Zengin Bir iş Adamının çocuğu, içeri almamazlık edersem hasılatın yarısı gider.' Oluyordu. Evet doğru benim yüzümden bahşiş olarak, baya yüklü bir para bırakıyordu. Patronun beni sevmesinin tek nedenide Samet idi. Bir Süre Sonra takım elbiseli, saçları kahverengi Bir çocuk girdi içeri. İlk defa buraya geliyordu, Bizim mekana yabancı kişilerin gelmesi, yani devamlı müşterilerimiz hariç başkalarının gelmesi bizi şaşırtıyordu. Patron o adamla Yakından ilgilenmemi istiyordu. Çünkü; parasının bol olabileceğini söyledi. Bu Yüzden hemen yanına gittim.

'' Hoşgeldiniz efendim, Nasıl Yardımcı olabilirim. ''

''Çağla diye bir kızı arıyordum, ama ondan Önce Bir viskiye hayır demem.''

''Çağla derken? Neden onu arıyorsunuz? ''

'' Çizgi romanlarını çok beğendim. Onunla iş konuşacağım. Çağırabilirmisin Buradaysa? ''

'Hayır çağıramam uzgunüm.''

'' NE, neden? ''

''Çünkü şuan karşınızda duruyor.''

'' Sen, Sen Çağla mısın? '

'' Evet efendim. ''

''Gel bakalım otur karşıma Sana bir teklifte bulunacağım.''

'' Önce viskinizi getireyim efendim. ''

''Boşver viskiyi, otur şöyle''

''Peki, efendim'' çizgi romanlar deyince çok heyecanlanmıştım bu Yüzden doğru dürüst konuşamıyordum. Beyefendi hemen başlamıştı söze.

"Bize gönderdiğiniz çizgi romanları çok Beğendik. Ben MANGA şirketinin genel müdürüyüm Eger uygun görürseniz birer kahve içerek iş konuşabiliriz ."

"Bir saniye gönderdiğim derken? Ben çizgi romanlarımı yollamadımki. Yani yollıyacaktım ama şimdi değil çünkü elimde son dir tane daha var onuda tamamladıktan donra yollıyacaktım. Daha erken."

"Peki ozaman kim yolladı."

"İsim felan yollamamışlarmı?"

"DURUN sorayım" Adam Telefonla Bir dakikalık Görüşme yaptıktan Sonra

"Donni" dedi.

"Donni'mi? Hani nerde?"

"Hayır öyle Değil. Bize çizgi romanları yollıyan Donni diye biriymiş."

"Donni
teyzemmi?''

...

GEÇMİŞTEN İZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin