BİRİNCİ BÖLÜM

36 6 5
                                    

Sabah başımda alarm gibi ötüp duran annemin sesiyle uyandım ''Kalk Ahu, kızım hadi baban seni çağırıyor''
''Ya anne ne bu telaş sabah sabah. Ne güzel uyuyordum ben''
''Bak hala yatıyor, kalk'' diye üzerimdeki yorganı aldı oflayıp anneme ölümcül bakışlar attım annem beni tınlamayıp odadan çıktı. Uykusuz hareketlerle kalkıp banyoya gidip rutin işlerimi halledip gardırobun başına geçtim. Ha bu arada ben kim miyim??
Ben Selim Yıldırım'ın kızı Ahu Güneş Yıldırım. Yıldırım Holding'in tek varisi aynı zamanda bir mafyayım. Tek güvendiğim kişi Dolunay ama oda bir sene mesleği gereği ülkeden ayrıldı. Dövüşte bir çok ödülüm var. Silah kullanmakta da ustalaşmıştım. İşte bu benim. Her neyse üzerime siyah t-shirt altına siyah kot pantolon ve siyah zıbınlı platform ayakkabılarımı giyinip babamın yanına gittim. Her ne kadar mafya bir kız olsamda babama karşı çıkamam. Bir çok kez çıkmış olsam bile yine babamın dediği olur. Babamın çalışma odasına geldiğimde koltuğa oturmam için gözleriyle talimat verdi. Hemen dediğini yapıp koltuğa oturdum
''Bak kızım lafa uzatmayacağım sana demem gerekenler var''
''Nedir"
"Bak kızım mafya lideri Ateş Çelik artık evlenmeye karar vermiş"
"Eeeeeee baba bundan banane"
"Dinle. Biliyorsun ki mafya liderinin karısı bazı sınavlardan geçmeli bunların ne sınavı olduğunu biliyorsun" Evet silah, kılıç, kullanma ve yakın dövüş. Sadece kafamı sallayarak onu onayladım
"Bu sınav bizim evde yapılacak ve bu sınava bütün mafya kızlarının katılması söylendi"
"Ne?!?!?!?! ASLA baba ben kimsenin karısı falan olmam ASLA" bir hışımla ayağa kalktım dışarı çıkarken babamın sesiyle durdum
"Bak kızım bende istemezdim böyle olmasını ama bizden üstün ve bu bir emir. Uymazsak sonucunun ölüm olacağını biliyorsun"
"Ha yani katılmamamın sonucu ölüm" babam ayağa kalkıp yanıma geldi.
"Bak kızım inan böyle olmasını istemezdim"hiçbir şey demeden odadan çıktım. Biraz kafamı dağıtmam lazım, bundan dolayı depoya gittim. Adam dövmemin kimseye zararı olmaz.
......................................................................................................

"Söyle Allah'ın cezası söyle"bir yumruk daha. Sabah olanlara sinirlendiğim için depoya gelip sinirlerimi atmaya çalışmıştım. Karşımdaki adamım kimin için çalıştığını bildiğim halde sinirlerimi atmak için dövüyordum.
"Son kez soruyorum söyle"kafasını 'hayır' anlamında iki yana sallayınca silahımı çıkardım. Adam gözlerini korkuyla açınca güldüm ve adama yaklaşıp
"Evet şimdi söylüyor musun? Söylemiyor musun??"
"D-dur söylicem"
"Evet seni dinliyorum"
"Cen-giz,Cengiz'in adamıyım"Cengiz herkesin önünde pne dövüp rezil ettiğimden ve onu yendiğimen beri bunu gururuna yediremedi ve beni rezil etmek için her şeyi denedi. Karşımdaki adama silahı dayayıp tek hamlede öldürdüm. Adamlarımdan birine işaret verip
" Temizleyin"dedim. Odama çıkıp üstümü değiştirdim,telefonumu kimse ulaşamasın diye kapatmıştım açıp cevapsız aramalara baktım. 61 cevapsız arama 45 i annemden 16 sı babamdan. Anlaşılan eve gitme zamanı geldi(şimdi üstünü nerde değiştirdi diyeceksiniz çalıştığı depoda yani adam dövdüğü depo iki katlı üst katı da her ihtimale karşı bir ev gibi dizayn edinmiş ve orada Ahu'nun da birkaç eşyası var) hemen arabama binip evin yolunu tuttum. Eve girince kapıyı çaldım yardımcımız kapıyı açnca içeri girdim. Herkesi bir telaşlı görünce annemin yanına gittim
"Anne neler oluyor? Ne bu curcuna"
"Unuttun mu kızım? Sınav bizim evde yapılacak"
"O zaman annecim evlat acısına şimdiden hazırlan çünkü ben katılmıcam"
"Ne?!!!?!!!! Kızım yapma etme bana yaşatma bu acıyı. Hem belki zamanla alışırsın"
"Alışamam anne A-lı-şa-mam." Arkamdan babamın sesini duyunca babama döndüm
"Katılacaksın Ahu Güneş." Uuuuuuu babam bana tam adımla seslendiyse sinirlenmiş. Ama bu benim umrumda değil. O sınava katılmıcam asla.
"Sinirlenmen umrumda değil baba. Ben. Bu. Sınava. Katılmam" Her kelimeyi vurgulayarak söyledim. Babam bir adım yaklaşıp işaret parmağını bana doğrulttu.
"Eğer o sınava katılmassan Dolunay'ı bir daha göremessin, barıda kapattırırım, yurt dışına yollarım. Zaten meslek seçiminde bana karşı geldin şansını zorlama"
Yumruklarımı sıkıp babama sinirle bakmaya başladım. Şimdi Dolunay kim? Diye sorarsanız o benim can dostum hatta kardeşim. Ona inanılmaz değer veririm. Oda benim gibi mafya bir sene önce mesleği için yurt dışına gitti ve bende sık sık onun yanına giderim.
"Emin ol baba sadece annem ve Dolunay için katılıyorum."
Vabama omuz atıp odama çıktım kapıyı çaparak kapatıp kemanımı alıp balkona çıktım. Ne zaman canım sıkılsa hep çalarım. Nota defterimi açıp rastgele bir tanesini çalmaya başladım. Ben mafya kızı Ahu Güneş Yıldırım zorla evlendiriliyorum. Yarım saat keman çaldıktan sonra kapım çalındı. 'Gir' komutunu verince içeri annem girdi.
"Gelebilir miyim? Kızım"gülümseyip
"Gel annem gel. Otur şöyle. Kemanı koyup geliyorum."kafasını sallayıp yatağıma oturdu, bende kemanımı kabına koyduktan sonra annemin yanına oturdum. Annem elimi tutup
"Bana evlat acısı yaşatmadığın için çok teşekkür ederim kızım. Babanın öyle yaptığına bakma emin ol o da senin zarar görmemen için öyle diyor babanla bnde öyşe evlendik."
"Bende biliyorum beni korumak için yaptığını. Ama alışmam annem alışamam"
"Benden sana öğüt. Mutluluğunu düşün sadece. Mutluluğun için savaş."
Hiçbir şey dememe izin vermeden odadan çıktı. Mp3'ümü alıp yatağıma oturdum. 'Mutluluğun için savaş' belkide mutlu olmaya çalışmalıyım bu evliliğin brni üzgün, mutsuz yapmasına izin vermemeliyim. Bir saat müzik dinledikten sonra saat 12:30 olmuştu, tam o sırada kapım çalındı 'gir' komutunu verdikten sonra içeri yardımcımız girdi.
"Söyle"
"Misafirler geldi efendm. Babanız sizi çağarmamı söyledi"
"Tamam çık" yardımcımız çıktıktan sonra üzerime siyah şort, üzerine.sıfır kollu siyah kot gömlek altınada siyah spor ayakkabılarımı giydim. Kasaya gidip şifremi girdim. Silahımı içinden alıp arkama koydum. Bana silah vereceklerdir bu silah babamın hediye ettiği ve ilk silahım. Bu gibi sınavlarda hep bu silahı kullanırım. Kapıyı açıp merdivenlerden inmeye başladım hiç kimseye bakmadan salona geçtim. Herkes bir anda bana döndü. Babam ayağa kalkıp.
"İşte buda benim kızım. Eeee artık bütün kızlar tam olduğuna göre sınava başlayalım isterseniz.!.!?"
40 yaşlarımda bir adam
"Başlayalım. Kızlar zaten sınavların ne olduğunu biliyorsunuz. Karşınıza gelecek adamların hepsi bizim arkamızdan iş çeviren adamlar"
Herles kafasını 'tamam' anlamında sallayınca adamlarından biri silahları dağıtmaya başladılar sıra bana gelince sadece kılıç aldım. Adamlar benim huyumu bildikleri içimde bana silah vermediler sıralar seçilmeye başladığında
"En son ben sınava gireceğim"sesimin soğukluğundan ne kadar kararlı olduğumu anladığı için babam araya girdi
"O zaman en son sen gir sınava. Otur şuraya"
Hemen boş bir koltuğa oturup. Birinciyi seçip başladılar içeri geldiğimden beri kimseye bakmadığım için misafirlerime bakmaya başladım. 40 yaşlarında bir kadın yanında yine 40 yaşlarında bir adam. Kadının yanında gerçekten çok güzel mavi gözlü bir kız adamın yanında çok kıymetli ATEŞ ÇELİK. Ateş Çelik hakkında bir sürü şey duydum tam bir playboy ve badboy kızların defiğine göre çok yakışıklı taş bir çocukmuş. Ben böyle çocuğu süzerken gözleri beni buldu. Aslında gözlerini kaçıran insanlardan olmadım ama o bakınca gözlerimi kaçırdım. Sıra bana grlince babama sinirli bir bakış atıp bahçeye indim, anlaşılan sinirimi karşımdaki adamlardan çıkarıcam. İlk sınavkılıç dersi Dolunay kadar olmasada kılıç kullanmakta üstüme yoktur. Karşımdaki adam beni diğer kızlar gibi.yeteneksiz olduğumu sanmış olmalıki sırıtıp ilk hamleyi yaptı, bende çevik bir hareketle ondan kurtulunca şarşırdı bende bundan faydlanarak kılıcını elinden düşürmesin sağladım ve tek hamlede öldürdüm. Silah ve yakın dövüş derken bütün karşıma gelen adamları öldürdüm. Tam odama çıkacakken daha önce babamı öldürmeye çalışan mafyanın yanında çalışan adamı görünce tekrar dönüp adama yaklaştım ve
"Demek aramızda bir köstebek var."
"N-neyden bahsediyorsunuz Ahu Hanım"
Adamlarım anlamış olmalı ki silahlarını çıkardılar. Bqna sadece sayılı kişi Ahu der onun dışında adamların bana ya tam adımla yada Güneş şeklinde hitap ederler(yani anlayacağınız hepten kıl oldum bu adama). Bende silahımo çıkartıp adama doğrulttum babam endişelenmiş olmalı ki
"Ahu ne oluyor niye adama silah doğrultuyorsun"babama cevap vermedim, adama dönüp
"Kendim şimdi mi söylüyorsum kimin için çalıştığını yoksa ben eziyet ederek mi söyleteyim"
"K-kimse için çalışmıyorum" benim adamlarımın bir diğer özelliği asla kekelemezler ve cümlelerinin sonuna 'efendim' eklerler sesimi yükseltip
"Kimi kandırıyorsun lan sen!!!!...." kılıcı yerden alıp adamın kalbine doğru ilerletmeye başlayınca adam çığlık atıp diz çöktü.
"Tamam. Tamam söylicem"kılıcı hiç çekmeden
"Söyle!!!!...."
"Engin beyin" silahı alıp tam alnına nişan alıp ateş ettim. Babama dönüp
"Adamlarımızı işe alırken daha dikkatli olmalıyız babamm" babam bana bakıp
"Dikkatine hayran kaldım kızım" gülüp yerlerine geçtiler adamlara dönüp
"Temizleyin. Hiçbir şey kalmasın "
"Peki efendim"arkamı döndüğümde Ateş'in bana baktığını fark ettim.
"Gerçekten dikkatine hayran kaldım"
"Bu mesleği yapıyorsan dikkatli olmalısın"
"Doğru. Ama sen doktorsun galiba"
"Evet. Her neyse içeri girelim" hiçbir şey demeden içeri girince bende içeriye girip salona koltuğa oturdum.
........................................................................

Merhaba biz yazarınız Gönül ve Esra yani kitabı iki kişi yazıyoruz bu ilk kitabımız eğer hikayemizde beğenmediğiniz bölümleri varsa yorumlara yazbilirsiniz bide vote tuşuna basarsanız seviniriz

bu nasıl aşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin