14

63 6 1
                                    



Ertesi sabah aptal aptal sırıtarak uyanmıştım. Sanırım bu bir tür büyüydü. Aşk büyüsü. Elimi tutup kalbime götürmesi ne kadar nazikti. Midemde ki kelebeklerin uyanmasına sebep olmuştu. Cansunun hazırladığı kahvaltı masasına oturup uzaklara daldım. Herşeye bir anlam vermeye çalışıyordum. Ne kadar uzun süre dalgın olduğumun Cansu'nun sırtıma sert bir şekilde vurmasıyla farkına varmıştım. 10 dakikadır zırvaladıklarını gerçekten duymamıştım. Bu acıttı ama...

''Cansu sen tam bir kaçıksın!!''dedim manyak kardeşime.

''Uzaklara dalmayı bırakta ne düşünüyorsun?Bak bakıyım bana,hey gözlerimin içine bak...Tabi anladım ben aşık mı oldun sen..!!''  Evet dedikoducu kardeşim.

''Saçmalama Cansu,ben ve aşık olmak? Aklın alıyor mu?''

''Sen ve aşık olmak Alya neden olmasın? Bunlar çok uzak şeyler değil şekerim. Belki beyaz atlı prensin gelip seni bulmuştur...'' dedi Bayan çok Bilmiş.

''Of..dalga geçiyorsun''diyip masadan kalktım ve kendimi dışarı attım. Sinirlerimi zıplatıyordu. Arkamdan şakaydı diye bağırışını duymama rağmen umursamıyormuş gibi davrandım. Sonra kendi kendime yaptıklarımın ne kadar saçma olduğunu düşündüm. Çok abartmıştım. Telefonuma gelen mesaj sesiyle elime alıp gelen mesaja baktım .

''Günaydın prenses''

''Günaydın deniz gözlüm'' Alya kendini bu kadar çabuk kaptırma dedim sesli düşünerek. Derinden bir of çektim ve yolla devam ettim. Hiç vakit kaybetmeden ilk gelen otobüse bindim. Yarım saat oturmaktan sıkılıp inmeye karar verdim. Ara sokakları dolanmaya başladım. Bana uygun bir iş bulmak için heryere bakındım. Günün sonunda son girdiğim yerde garson olarak işe alındım. Maaşı uygun. İş saatleri uygun. O halde sorun yok. Yürümekten ayaklarım ağrıyordu. Mahalle girişinde otobüsten inip eve doğru bir kaç adım kaldığı için sabretmeye çalıştım. Eve gidip soğuk bir duş almak istediğim iki şey. Telefonumun çalmasıyla çantamdan çıkardım. Muhteşem zamanlama... İç geçirerek açtım telefonu ''efendim '' dedim sakin bir sesle.

''Hızlı git yorgun görünüyorsun,eve gider gitmez dinlen akşam tekrar arayacağım. Sana bir süprizim var.'' diyip telefonu yüzüme kapattı. Bu neydi şimdi? Bir şey dememe fırsat bile vermemişti... Telaşla etrafıma bakındım. Ama onu göremedim,yoktu. Neyse diyip devam ettim eve yaklaştıkça daha iyi hissettim. Anahtarı çevirip odama doğru yönelmiştim ki ensemde beliren Cansu.

''Abla bu saatte kadar neredeydin?''

''İş aradım.''

''Bulabildin mi? Anneanneme söyledin mi? Buna hayata izin vermez o senin derslerine çalışıp okulunu bitirmeni istiyor. Bulduysan nerde? Kaç saat çalışacaksın?'' Gözlerimi devirdim.

''Cansu çok yorgunum.''dedim ve yanağına bir öpücük kondurdum. Yatağımın üstündeki o büyük kutuyu fark  ettim. Aynı zamanda da açmak ve kimden geldiğini öğrenmek için can atığımı.

''Bu kutuyu kim getirdi Cansu?''

''Bugün kargodan geldi.'' Bir süre kutuya baktım. Kutuyu yavaşça açtım. Ve içinde gördüğüm önü kısa arkası uzun ,sırtı açık ve üstünde dantelleri olan beyaz elbiseye baktım ve çığlık attım. ''Wooooww''

''Ohaa,sen kesin sevgili yaptın?'' Elbiseyi indirdim ve Cansu'ya baktım.

''Seni ilgilendirmez.''Altında kağıda yazılmış küçük bir not 'Kuğu gibi olacaksın.' Elbiseyi yatağın üstüne serip duşa girdim.

Çıktığımda yatağın kenarına oturdum ve elbiseye dokundum. Telefonumu elime alıp mesaj var mı diye baktım.

''Yarım saat sonra kapıdayım hazır ol prenses.'' Ne..Yarım saat mi? Ama kızlar yarım saatte hazırlanamazlar. Vakit kaybetmemek için hemen kalktım ve elbiseyi giyindim. Elbiseye yakışacak sade bir makyaj yaptım. Elime küçük bir çanta aldım ve saçlarımın buklelerini özgürce bıraktım. Mesaj sesiyle telefonumu elime alıp mesaja baktım.

''Seni bekliyorum prenses.'' Kapıya hızla yöneldim. Hey! Kızların en önemli kuralı erkekleri bekletmek dedim. Ayna da biraz kendime baktım. 'Çok güzelsin'dedim sonra güldüm kendi kendime. Telefona gelen mesaj sesiyle elimi telefona götürdüm.

''Hazır olduğunu biliyorum,boşuna bekleme prenses.''

AZRAİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin