1. BÖLÜM (buda ne böyle) :

600 14 8
                                    

Benimki sadece küçük bir hayaldi kim diye bilirdi ki büyük sorun yaratabilirdi ama oldu hem ben bunu tek başıma yapmadım ki benim en yakın arkadaşım ah pardon kuzenim Hei Haneul yani tek istediğim üniversiteyi Güney Kore'de okumaktı bunun için ne olursa yapabilirdim ama belki her şeyi değil hiç bir şey yapamam bunu göreceğiz hadi başlayalım.... Merhaba ben Bae Cho-Hee ismimin türüne bakmayın ben aslında türküm ama buzun bir süre başka biriymişim gibi davranmam gerekecek ama olsun... Yakın arkadaşımla sadece kore'de okumak için Korece öğren meye çalışıyorduk ama sadece çalışmaya çalışıyorduk Kuran kursuna gidiyorduk hafta sonlarını sadece ailenin yanına gidiyoruz ama bazen istersen biz gitmiyor ders çalışıyorduk sonra biraz araştırdık ve sınav için başvuru yapmamız gerekiyormuş önceden biz de şansımızı denemek için kayıt yaptırmak üzere konsolosluğa gittik. Oraya gittiğimiz de kaydımızı yaptırdım ama ben direk başkanla konsolosla görüşüp bilgi almak istedim oradaki görevli bunun mümkün olmadığını söylese de ben odaya çoktan giriştim kendileri de şaşırmıştı ama olsun konsolosa hayalimi yapmak istediklerimi okumak istediğimi bölümü bunun için Kore'nin mükemmel bir yer olduğunu söyledim o da fikirlerimi ilginç bulduğunu ve beni sevdiğini söyledi garipti beni fazla sevmişti ama olsun. Bana Korece'min ne kadar olup olmadığını sordu bende temel kelimeler dışında bir şey bilmiyorum demekten başka bir şey yapamadım. Beni sevmişe benziyordu iyi bir insandı insan onun yanın da kendini güvende hissede biliyordu ki hele bu benim gibi insanlardan çok az etkilenen birini bile etkilediyse bu adamdan zarar gelmez o nu anlamış oldum. Bana istersem Korece dersi vere bileceğini söyledi ben de ücretli olup olmadığını sorunca güldü hayır ücretsiz dedi. Utandım biraz ama olsun, bana seni biriyle tanıştıracağım otur ve biraz bekle dedi sonra içmek istediğim bir şey var mı diye sordu ben daha söylemeden iki yeşil çay istedi nereden bile bilirdi ki yeşil çay sevdiğimi şaşırmıştım, nasıl bildiniz yeşil çay isteyeceğimi diyince senin gibi bir kızın nasıl huyları ve neler ister tahmin edile bilir dedi karşılık olarak ona benim gibi bir kızın ne isteyeceği belli olmaz ve beni bu dünya üzerinde anlayacak tek insan en yakın arkadaşım Hei Haneul'dir dedim demem le o nu dışarıda unuttuğum aklıma geldi izin alıp hemen o nu içeri aldım biraz sinirli gibiydi ama olsun ben onu nasıl kendimi affettireceğimi biliyorum. Başkanla arkadaşımı da tanıştırdım odada konuşuyorduk ki içeri bir kadın girdi ve geldi karşımıza oturdu başkada hangisi diye sordu başkan beni işaret etti biraz garipsedim ama biz de anlayamadık. Bize çok uzun zaman baktı sonra bana yanımdaki kim diye sordu sanki beni tanıyormuş gibi davranıyordu, arkadaşım dedim hiçbir şey demedi sonra uzun süre odada sessizlik oldu. Başkana bu bayanla mı tanıştıracaksınız diye sorun ca evet seni bu bayan ile tanıştıracağım dedi. Kim olduğunu sordum kendisi benim Korece öğretmenim olacakmış zaten kendiside Koreli olduğu için Korece'yi daha iyi öğrenebileceğimi söyledi, biraz korksam da sevindim. Onlara neden bana bu konuda yardım ettiklerini sorduğumda seni sevdik iyi bir kıza benziyorsun hem başkanın anlattıklarına göre Kore'de okumak istiyormuşsun biz bunu sağlaya biliriz dedi biraz değil gerçekten korkmaya başlamıştım artık bu ne ya bunlar neyin peşinde biye arkadaşımla konuşurken o zaman yarın ilk dersimize başlaya biliriz dedi şimdi gide bilirsiniz giderken arkamı dönüp şey, arkadaşımda benle birlikte der alacak değil mi? Diye sorduğumda bana o labilir cevabını verdi yarın görüşürüz diyip çıktık. Yurda gittiğimizde odamıza çıktık garipti hiç konuşmadan uyuduk çünkü bir birimize soracağımız o kadar soru varken ve hiçbirinin cevap yokken nasıl konuşa bilirdik ki. Sabah kalktığımızda yurtta biz bir kaş kişi ve hocalar vardı giyindi ve çıktık. Yolda yürürken yanımızdan bir araç geçti ve ilerde durdu kapısını şoförü açmıştı biz umursamadan devam ederken için den başkan ve bize ders verecek kadın çıktı, sizinle karşılaşmak ne kadar güzel bir tesadüf değil mi? Sizde galiba bizim yanımıza konsolosluğa geliyordunuz herhalde. Olduğumuz yerde dona kalmıştık hiç bir şey diyemedik sadece kafamızı evet anlamında sallamıştık. Arabaya binin beraber gidelim dediğinde bir adım geri gittik kadın korkmayın hiçbir şey yok bir şey yapmayız size hem nasıl bir konsolos zarar vere bilir ki değil mi ama öyle yada böyle binmiştik arabaya, gidiyorduk bir yerden sonra fark ettim ki konsolosluğa gitmiyorduk hemen yanlış gidiyoruz soldan dönecektik dedim kadım hayır yanlış gitmiyoruz canım evde çalışacağız orası bir devlet dairesi bir okul veya bir kurs yeri değil, ama siz bize evde çalışmaktan bahsetmediniz hem nereden biliyordunuz o kursta okuduğumuzu nasıl bu kadar şey bile bilirsiniz hakkımızda dediğimde tek yaptığı gülümseyerek öğrenirsin yakın da öğrenirsin demek olmuştu. Pek anlamadık ama olsun çok güzel ve büyük bir evin önünde durduk ve bize burada oturacağız dedi artık beni kolumdan tutup aşağı çekti hadi bak sende burayı çok seveceksin canım , nasıl?, hoşuna gitti mi? Bu kadar soru fazlaydı bana arkadaşıma baktım ve sence diyerek ona da sordum. Arkadaşımın cevabı benim istemediğim konu dışında bir cevaptı bu kadın senden ne istiyor? Neden sana bu kadar yakın? diyerek bana baktı bilmiyorum elbet bir sebebi var dır demekten başka yapacağım bir şey yoktu.içerde çok fazla hizmetçi vardı. Sanki bir ec,vde değil de saraydayım gibi hissettim ben bunları düşünürken ayakta kadının hemen derse mi geçelim demesi ile irkildim ve ah ne? Dedim arkadaşım bile bana güldü o kadar dalmışım sonra derse başladık sanki daha yeni anaokuluna başlamışız gibi bizimle konuşuyordu biraz komikti ama anladığım kadarıyla gerçekten insanları seviyor yani benim zıttım gibi birbirimizi çekmişiz, biz derse o kadar dalmışız ki saatin kaç olduğunu bile fark edememişiz çalışanlardan biri yemek vakti diyince biz de farkına vardık yemekler değişikti bizim yemeklerimize benzemiyordu ismini sorunca Kore'ye ait yemekler dedi neden bu yemekler dedik bize mantıklı bir cevap vermesini bekliyorduk ki öylede oldu siz üniversiteyi Korede okumayacak mısınız? O zaman bu tür yemeklere alışmanız lazım dedi şaşırdık kaldık çünkü biz bile o nu düşünmemiş dik daha yemekten sonra gitmek istedik ama izin vermedi biraz daha kalsanız olmaz mı bu kadar aceleniz neden? Ama bizim ders saatimiz bitti ve zaten yemekte yedirdiniz biz daha fazla kalarak rahatsızlık vermeyelim. Dedikten sonra kapıya yöneldik önümüze geçip sadece bir saat hem biraz vakit geçirmiş oluruz beraber olmaz mı? Lütfen. Ne yapacağımızı bilmiyorduk arkadaşımla bir birimize baktık sonra kadın eğilerek tekrar ricamı kabul edin lütfen dedi. Hemen kalkın lütfen diyerek arkadaşım benden önce davrandı. Tamam kalırız ama sadece bir saat daha fazla kalamayız, tamam sadece bir saat daha fazla yok. İçeri geçip tekrar oturduk ne yapalım bazı spor dallarlında yarış yapalım ama biz spor dallarından bir çoğunu bilmiyoruz bir şey olmaz öğrenirsizi onu da kabul ettik ve evin arka bahçesine gitmek üzere bizi kolumuzdan tutup koşturdu hadi acele edelim pek fazla zamanımız yok arka bahçeye gittiğimizde ağzımız bir kez daha açık kaldı oha diyerek kalakaldım burası çok güzel bu kadar bir alanda yaşamak gerçekten çok güzel olmalı diye söyledim evet çok güzel ama insan tek olunca hiç de iyi değil biraz üzüldüm çocuğunuz yok mu neden yanlısınız ki dedim hayır çocuğum hiçbir zaman olmayacak dedi üzülmüştüm moralini düzeltmek için hadi acele edin zaman daralıyor bu sporları denemek istiyorum

한국어 가짜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin