...
-?!
-tamam sen biraz düşün olur mu? Ama yinede kabul et..
Hiçbir şey demeden kapıya yöneldim gitmek için, onlarda hiç itiraz etmedi, hem belki böylesi daha iyi olmuştu ama Hee Young öğretmen "şoför seni bıraksın" dedi, sadece başımı onaylar şekilde iki kere salladım. Arabaya binip giderken el salladı hiç görmemiş gibi kafamı aşağı eğip yanından geçtik. Yolda gelirken hiç bir şey düşüne mi yordum, ineceğim yerin bir alt mahallesinde bırakmasını istedim belki biraz yürürsem düşünüp bir karar vere bilirdim."Ben ne yapacağım bundan sonra ne desem olmuyor ki evet desem ailem ne olacak, hayır desem o aile ne olacak. Keşke bir çıkış yolu olsa.."yolda bu şekilde düşünürken birinin bana seslendiğini duydum. "Cho Hee... Cho Hee" geri dönüp baktığım da Emre'yi gördüm durup bekledim. İkimizde aynı anda "senin burada ne işin var" diye sorduk. Biraz güldük bu duruma.
-hayırdır Cho Hee senin burada ne işin var sen buralara gelmezsin?
-yok bir işim vardı onu halletmeye gitmiştim.
-herhalde halledemedin?
Yok halledemedim bende yürüyerek gelmek istedim araba çok kalabalıktı diye. Ee sen ne yapıyorsun burada asıl senin burada işin ne ki?
-halamı ziyarete gelmiştik.
-hımm tamam.
-ya Cho Hee senin ne derdin var ya, bak ben seni tanıyorum bir sıkın tın var ki sen böylesin ayakta duramıyorsun ya.
-yok ya herhangi bir sıkıntım yok
- Cho Hee neler olduğunu anlat hadi hem bak belki bir yardımım dokunur Hanuel da yok sen şimdi içine atarsın bu sıkıntını.
-tamam anlatacağım.
-ama hikaye'yi en baştan anlat
-tamam anlatacağım dedim ya. Hani hatırlıyor musun sana Kore'de okumak istediğimi söylemiştim, bunu için önce sınava girmem gerektiğini ?
-ha evet hatırladım ama sınav tarihi geçtiği için girememiştin demi?
-evet öyle olmuştu işte o sınava baş vuru yapmaya gittiğim de konsolosun kendisi bana sınav tarihinin geçtiğini söylemişti, işte o zamandan bu yana beni takip ettiriyormuş.
-aa neden manyak mı o adam ya
-bir bekle anlatıyorum ya ,işte biz bu kursa geldiğimiz zaman sınav tarihini aldık Hanuel ile sınava kayıt yaptırmaya gittik, yaptırdık ta ama Kore'de okumak hakkında bilgi veremiyorlarmış bende konsolosun odasına gittim anlattım işte bize ücretsiz Korece dersi verdiriyor zaten veren kişide karısı. İşte bunlar bana fazla yakın davranınca Hanuel da ben de biraz korktuk zaten izim izinli olduğumuz hafta sonları ders almak üzere anlaştık ama sonra hafta içi de ditmeye başladık kursa da sadece geceleri uyumaya geliyorduk.
-ailenize haber verilmedi mi?
-hayır vermediler Allahtan
-niye ki, hem siz tüm gün ne yapıyordunuz ki hep ders mi işlediniz?
-keşke hep ders işleseydik bir saat ders 2 saat sohbet ediyorduk bazen oyun oynuyorduk bazen de alışverişe gidiyorduk.
-vallaha şanslı kızlarsınız ohh beleşe getirin her şeyi
-ya Emre bir git ya
-hehe tamam sen anlat hadi
-bir susan anlatıyorum zaten. İşte bu son iki hafta Hanuel olmadığı için bende tek gitmek zorun da kaldım, zaten bu süre zarfında bana çok daha fazla yakın davrandılar.
- Cho Hee seni öldürecekler bak, kurbanlarına yakın davranıyorlar sonra onları öldürüp organlarını satıyorlar. Bunlarda o katillerden olmasınlar ?
- ya Emre bir saçmalamayı kes ya adam konsolos paraya ne ihtiyacı ola bilir ki
-niye belki maaşı azdır.
-bir susta anlatayım Emre olmaz mı?
-tamam sustum sen anlat
-hele şükür da bir sustun yani. Nerde kalmıştım ben , ha hatırladım, bugün sordum işte neden benimle bu kadar ilgilendiklerini anlattılar
-ha sen o yüzden böylesin
-yok aslında o yüzden değil, yolda gelirken 5 tl'mi düşürdüm geri dönüp alamadım o yüzden böyleyim..
-hahaha çok komikti Cho Hee gülmekten karnıma ağrılar girdi.söylesene ya ne dediler de sen bu haldesin
-tamam ya, onların manevi kızları olmamı istediler
-niye çocukları yok muymuş?
-yok çocukları olmuyor o yüzden
-niye yapamıyorlar mı ki çocuk
-pisliksin biliyorsun demi Emre.
-hımm niye yapamıyorlar peki sen söyle
-kadın küçükken bir trafik kazası geçirmiş 1 yıl boyunca hastanede yoğun bakımda kalmış bunu sonucu olarak ta rahmi alınmış bu yüzden hiç çocukları olmamış ve olmayacak ta
-üzüldüm bak şimdi. Niye evlatlık almıyorlar peki?
-çok denemişler ama bir türlü alışamamışlar. Hatta bu yüzden kadın intahar bile etmiş ama ne fayda
-peki sana nasıl bu kadar çabuk alışmış?
-bilemiyorum
-öff Cho Hee sende kabul etseydin ne olurdu ki sanki
-benden sadece bunu isteseler iyidir ama başka bir şey daha istediler
-ne istediler peki
- bu aile sadece adamın konsolos olması ile geçinmiyor
-ne ile geçinecekler ki başka şirketleri holdingleri mi var san ki
-evet doğru kadının ailesi Korenin zengin ailelerin den, adamın ailesi de öyle ama adam bunun yanı sıra konsolosluk görevi yapıyor.
-wayyy
-bide 18 ülkede dernek ve vakıfları var
-e bunlardan sana ne peki
-bunların varisi olmamı istiyorlar yani GK grup'un bir sonraki sahibi ben olacakmışım
-GK grup?
-karısının serveti yani şirketi ile kendi şirketlerini birleştirip yani bir şirket ismi koymuşlar
-ya iki şirkette farklı işler yapıyorsa?
-zaten öyle
-?
-ama sadece tek isim altın da toplamışlar bu iki şirketi
-ha anladım
-hele şükür. Tamam artık Emre bende gideyim hem zaten bak yurdun önüne de geldik beni dinlediğin için sağol
-her zaman ne demek Cho Hee. Hanuel gelince ona da selem söylersin?
-tamam söylerim. Hadi git
-tamam gidiyorum iyi akşamlar
-sana da
Emrede gitmişti ben yine yalnız kalmıştım sorunum ile baş başa. Odama doğru merdivenler den yavaş yavaş çıkıyordum,odama geldiğimde yatağıma uzanıp düşün meye başladım, kabul edersem ne olacak kabul etmesem ne olacak.
"Kabul etsem mi? Etmesem mi?, Kabul etsem mi? Etmesem mi?, Kabul etsem mi? Etmesem mi?"