O günkü dersimiz bitmişti. Ne öğrenmiştik peki hiçbir şey neden çünkü öğretmenimiz Hee-Young bize Korece ile ilgili bir şey anlatmıyordu. Evden çıkıyorduk durduk ve geri dönüp bu gün yaptıkları için teşekkür ettik ama o ise;
- Asıl ben size teşekkür ederim hayatım boyunca bu kadar mutlu olmamıştım. Sizin için şu an ne yapsam boş... yarın geleceksiniz değil mi? (gülerek) bu sefer sadece ders işleyeceğiz olur mu?
-Ama biz yurtta kalıyoruz sadece Cumartesi ve Pazar günleri gelebiliriz.eğer sizin içinde uygunsa o günler gelelim hem hafta içi gelemediğimiz için ders saatlerimizi bir iki saat arttır o şekilde gelemediğimiz günleri telefi ederiz tabi eğer sizin içinde uygunsa?
Tamda Haneul'dan beklediğim bir cevaptı.Hem öğretmenimiz Hee-Young ta şaşırmıştı, sanki ilk kez birisi ile konuşuyormuş gibi diyeceği kelimeler boğazına dizildi. Yazık kadına acıdım o da ne yapsın Haneul onun yanında ilk kez konuştu.
-İnanamıyorum! tanıştığımız günden beri ilk kez benimle konuştun. Çok mutluyum ve çok şaşırdım, utanıyor muydun ki sen benden (Haneul başını hayır anlamında salladı) tamam peki dediğin gibi olsun şimdilik. Sizi şoför yurda bıraksın (itiraz ettik ama boşa) itirazınız kabul edilmedi.
Mecbur kabul ettik. Arabaya binip yurda doğru yola çıktık. Yolda gelirken Haneul ile bugün olanlar ile ilgili konuşuyorduk, tabi Haneul bu insanlara çabuk ısınıyor ve seviyor olması onun özelliği.ha bide bana kadını övüyordu ya;
- Cho-Hee'ya iyi bir kadına benziyor, hem bak bize ücretsiz Korece dersi de veriyor daha ne diye gülmüyorsun ki?
-ya bilmiyorum Haneul bir terslik ve bu işin için de, biraz fazla ilgi gösteriyormuş gibi geldi bize bide özellikle bana ya... Annem bile bana bu kadar ilgi göstermedi.
-Cho Hee onun karakteri senin tam zıttın belki sizi de birbirinize bu yakınlaştırmıştır, olamaz mı yani?
-ya nasıl olabilir ki o ne derse benim tersime denk geliyor normalde ben kabul etmem bilirsin ama bir şekilde kendimi o işi yaparken buluyorum sanki hipnoz olmuşum gibi.
-Cho Hee saçmalama istersen yani..
-tabi sana göre saçmalamak oluyor sizin karakterleriniz aynı ya onun yaptıkları, davranışları sana ters gelmiyor değil mi?
-olabilir ama sende biraz anlayış ile yaklaşsan olmaz mı? Hem bak kadının çocuğu da yokmuş, hem belki bizi çocukları gibi görüp o yüzden böyle sıcak kanlı davranıyordur olamaz mı yani.
-olabilir ama bana ne bir tane çocuk yapsınlar sanki ben onlara çocuk yapmayın diyorum ya...
Biz böyle konuşurken araba yavaşlamaya başladı.geri dönüp "neden yavaşlıyoruz" dediğimde "efendim yurda geldik"dedi.
-hani Haneul gidelim.
Diyerek arabadan indik.geri dönüp teşekkür etti Haneul, yurda girdik merdivenleri çıkarken gülmeye başladık. Birbirimize bakıp daha da gülüyoruz ama neden gülüyoruz bizde bilmiyoruz Allahtan bu gün akşam gelecekti herkes kimse rahatsız olmadı.
Odamıza geçtiğimizde o gün o koridorda nöbetçi olan hoca ile karşılaştık.biraz korktuk ama o hoca Allahtan pek sorun çıkarmıyor o yüzden selam verip yanından geçip odamıza girdik. Bu hafta eve de gitmedik annelerimiz bizi öldürecek kesi ya....
. . . Olsun iyidir güzeldir dedik cana yakınlığını da kabul ettik. Bizim yurtta kalma süremiz iki haftaydı o iki hafta içerisinde her gün o eve gittik Korece öğrenmekle birlikte sanki kendimize yeni bir arkadaş edinmiş gibiydik onun yanında her şeyi konuşur hale gelmiştik, biz nasıl bu hale gelebildik ki Haneul bile artık bu konuda konuşmuyor beni sıkıştırmıyordu. Bu şekilde iki haftayı bitirdik kursun sonunda Haneul dayısının yanına gitmek zorunda kaldı bende tek başıma gitmeye başladım. Sanki o bayan bana biraz daha yakınlık gösterdi gibime geldi. Bir gün artık canıma tak etti ve kursa gittiğim bir gün tam derse başlıyorduk ki hemen sordum;
-acaba siz neden bu kadar benimle ilgileniyorsunuz?
Bir süre bir birimize baktıktan sonra koltuğa geçip;
-yanıma gel her şeyi anlatacağım sana,dedi
Ne anlatacaktı bende merak ettim kötü bir şey mi var ki böyle birden üzüldü, dokunsam ağlayacak havasındaydı üzerine gitmek istemiyorum ama neden benimle ilgilenmek istediğini de merak etmiyor değilim. Telefonunu alıp başkanı aradı ve "zamanı geldi" dedi. Ben gerçekten korkmaya başladım ne oluyor anlayamıyordum yanına oturmamı söyledi söylediğini yapıp yanına oturdum beklemeye başladık bir den kapı çaldı hizmetçilerden biri başkanın geldiğini söyledi, bunu duyunca hemen ayağa kalktım nedenini bilmiyorum ama olsun kalktık bir kere, karşılıklı oturduk konuşmalarını bekledim bir ara bir birlerine baktılar ama yine konuşmadılar başkan söze başladı ama o konu üzerine değil;
-nasılsın kızım iyi misin? Dersler den bir şeyler öğrendin mi?
- İyiyim siz nasılsınız derslerde güzel nasıl olsun iş de öğreniyoruz bir şeyler, ama siz buraya bu konuyu mu konuşmaya geldiniz benim yoksa Hee-Young öğretmene sorduğum sorunun cevabını mı vermeye geldiniz?
- şimdi sana söyleyeceklerimizi sakın yanlış anlama tamam mı?
- Anlamam siz söyleyin meraktan öleceğim burada.
-Bayan Hee-Young benim karım sana daha önce söyleyecektik ama söyleyemedik. Bizim hiç çocuğumuz olmuyordu olmayacak da bu yüzden üzüldüm ve eşim bunalıma girmişti ta ki senle karşılaşana kadar.
- Ama bunun benimle ne alakası var anlamadım?
-Başkan biraz sinirli bakarak sus ve beni dinle "biz seni eşimle çok sevdik senden bizim manevi kızımız olanı istiyoruz?"
- Siz ne dediğinizin farkında mısınız benim zaten bir ailem var.
- Biliyoruz kızım bu senin için zor bir durum biliyoruz ama..
- Evet, öyle hiç beklemediğim bir şey.
-Evet, ama bizi de anla ben konsolos ola bilirim ama ben ve eşimiz büyük bir serveti var.
- Ama sizin servetinizden bana ne.
-Sus ve dinle dedim sana, bu kadar büyük servetin yanında bizim servetimize sahip çıkacak bir evladımızın olması gerekiyor. Türkiye'de yaşadığımız için kimse bizim çocuğumuzun olup olmadığını bilmiyor. Eğer sen bunu kabul edersen hem servetimizin başına geçer hem de bizi bu durumdan kurtarırsın.
-Ama benim parayla ne işim olabilir ki servetinizi bir hayır kurumuna bağışlayın olsun bitsin bana da gerek duymasınız değil mi ama.
-Sende haklısın ama zaten bizim 18 ülkede hayır kurumlarımız var. Sana öz kızımmış gözüyle bakıyorum.
Karım Hee-Young çocuğumuz olmadığı için çok üzülüyor lütfen para için yapmasan da karım için yap, eğer sen kabul etmesen öldürür kendini zaten bir kere kendini öldürmeye çalıştı bir daha yaparsa kimse onu kurtaramaz lütfen sana yalvarıyoruz kabul et teklifimizi...