Kabul etsem mi? Etmesem mi?"diye tüm gece düşündüm gözüme uyku girmemişti. Arada belki bir iki saat uyumuşumdur.
Sabah olunca ilk derse girdim ama bir şey anlayamadığım için çıktım. Biraz yürümek için dışarı çıktım. Aşağıdaki fırını oraya kadar yürüdüğümün farkına bile varmamıştım kafamı kaldırdığımda kendimi fırının kapısının önünde buldum, hemen geri gitmek üzere kafamı çevirmiştim ki Emre ile karşılaştım;
-yine mi sen ya, Emre sen ne arıyorsun burada ya?
-sana da günaydın Cho Hee. Ekmek almaya gelmiştim, asıl sen ne yapıyorsun bu saate burada kursta olman gerekmiyor muydun hem nasıl çıktın sen ?
-pardon ya, günaydın. Yok kafam dünden buyana karma karışık ne yaptığımın farkında bile değilim.
-tamam, bak bugün Faruk'ta gelecek yanıma onun olgun düşünceleri sana yardım eder belki
-Faruk mu geliyor ne güzel
-evet dışarı çıkacağız bu gün istersen sende gel oturur bir karar veririz
-bilemiyorum duruma göre gelirim veya gelemem
-tamam çıkarsak kursun oraya geliriz
-tamam, benim gitmem gerek hadi iyi bak kendine
Emre'nin yanından ayrıldım ama... yurda gittiğimde ders vakti bitmişte herkes bahçede oturuyordu, bende yanlarına gidip bir ağacın altında oturup tekrar, tekrar ve tekrar düşünmeye başladım. O kadar çok düşünmeye zorlamışım ki kendimi yorgunluktan orada uyuya kalmışım.gözlerimi açtığımda karşımda Elif hocayı gördüm;
- Cho Hee uyan hadi annen geldi kızım bu saate ne uyuması? Sen gece uyumadın mı?
-annem mi?
-evet burada içerde seni bekliyor
-tamam hocam. Söylediğiniz için teşekkür ederim
"Acaba neden geldi ki aradılar mı acaba o yüzden mi geldi? Hem bu durumu anneme söylesem mi söylemesem mi? hemde böyle bir zamanda" diye kendi kendime düşünüyordum içeri annemin yanına gittim ve;
-anne hayırdır niye geldin?
-niye gelmeyeyim. Hem sen kaç haftadır eve de gelmiyorsun baban seni çok merak etti
-ders çalışıyorduk Hanuel ile o yüzden gelemedim anne
-Hanuel nerede o niye gelmedi
-dayısının yanına gitti o yarın gelecek tekrar
-tamam dersler nasıl? İyi davranıyorlar demi size bir sıkıntı yok demi?
-yok anne ne gibi bir sıkıntı ola bilir ki hem
-peki o zaman sanki ananı babanı öldürmüşler gibi ne yas tutuyorsun ki sen
-yok anne bir şey dedim ya
-söyle Cho Hee ne oldu ?
Anneme anlatsam mı bilemiyorum anlatırsam ne gibi bir tep ki verir ki eminim eline geçireceği ilk eşyayı kafamda kırar.ne yapacağım ben ya anlatsam mı? Anlatmasam mı?
-anne bahçeye geçelim mi hem orası çok serin burası sıcak ya ?
-tamam
Bahçeye doğru yürürken anlatmaya karar verdim o an ne olduysa bütün cesareti mi toplayıp anneme dedim
-anne sen hep benim iyiliğimi istersin demi?
-evet tabi ki de hangi anne evladının kötülüğünü isteye bilir ki
-okumam için de elinden gelen her şeyi yaparsın değil mi?
- evet yaparım, hayırdır sen niye soruyorsun bu soruları
-bir şey diyeceğim de sana ondan
-söyle hadi yine ne aklına geldi?
-tamam önce şu ağacın altına oturalım öyle
Ağacın altına oturduk ama annem sanki kötü bir şey yapmışım beni dövmemek için kendini zor tutuyormuş gibi görünüyordu. Söylemesem mi diye düşünürken;
-anne şimdi bir şey diyeceğim ama önce bana söz ver kızmayacağına veya ani tepki gösterip sinirlenmeyeceğine?
-söz hadi söyle
-yok amcanın üzerine yemin edeceksin?
-tamam amcamın üzerine yemin ederim ki bir şey yapmayacağım
-şimdi oldu
-hadi sinirlendirme beni anlat ne anlatacaksan
-tamam. Anne ben bir kursa gidiyorum
-ne kursu yurdun verdiği bir kurs mu?
-hayır anne Korece kursuna
-yine mi o manyaklar (sinirlenerek)
-ya anne öyle değil
- parayı nereden alıyorsun sen
-anne parasız ya bir dinle sonuna kadar ondan sonra tepkini göster ya
-tamam
-Güney Kore konsolosunun karısı veriyor bu kursu işte bende gidip geliyorum onlara
-ha sen bide evine gidiyorsun, sen beni katil mi edeceksin Cho Hee
-ya anne bir dur dinle Allah aşkına lütfen. İşte ben böyle iki üç hafta gidip geldim.
-tek mi gittin
- yok tek gitmedim Hanuel da vardı yanımda onunla birlikte gidiyordum. İşte bu aile dün bana bir şey teklif etti
-ne dediler kötü bir şey mi dediler (sinirlendi hem de çok)
-bilemiyorum kötümü iyi bir şey mi. Onların manevi kızları olmamı istediler
-niye çocukları yok mu da senin gibi bir belayı manevi kızları olarak istiyorlar (hem sinirli hem de alaycı bir şekilde yazık kadının da sinirleri bozuldu)
-onların çocuğu olmuyor o yüzden hem beni Kore'de ki üniversitede okutacaklar hem de GK grubun bir sonraki sahibi yapacaklarmış
-GK grupta ne? Hem sen niye Kore'de okuyacaksın ki İstanbul'un suyu mu çıktı
-şirket anne Güney Kore'nin en büyük şirketlerinden biri onlara ait
-ee anne ne diyorsun kabul edeyim mi?
Annem eline o sopayı nereden aldı bilmiyorum ama yurdun bahçesinde beni kovalamaya başladı;
-ailenden nefret ettiğini bilirdik ama bu kadarı da fazla sen ne biçim bir kızsın senin gibi bir kızım olmaz olsun...
-tamam anne reddederim vallaha reddedeceğim ama ne olur Allah aşkına şu sopayı bir indir olur mu? Hem yarın Hanuel da gelsin beraber gider kabul etmediğimi söyle bir daha da o kursa gitmeyeceğimi söylerim ama ne olu o nu indir. Hani yemin etmiştin sinirlenmeyeceğine dair?
Ben böyle konuştuktan sonra biraz sakinleşti sopayı da bıraktı "tamam yarın dan itibaren yurda da gelmeyeceksin" dedi ve yurdun çıkışına doğru yürümeye başladı.karşılık veremedim bile sanki o an kafamdan aşağı kaynar su boşaltılmıştı.
O akşam Hanuel da geldi. Bana "ben yokken neler oldu?" diye sorduğunda bir kez daha bütün olayı anlatmak zorunda kaldım. Ama Hanuel hiç tepki göstermedi "bunun olmasından korkuyordum" dedi sadece,ama annemin tepkisine gülmekten konuşamadı.
-Hanuel yarın son kez gidip teklifi kabul etmediğimizi söyleyeceğiz hem de yurttaki son günüm olacağı için gelip herkesle vedalaşacağım tamam mı?
-diğerini anladım da yurttan niye ayrılıyorsun sen ya gitmesen olmaz mı Cho Hee ?
-annem dedi
-tamam o zaman sen gidiyorsan bende yarın ayrılacağım
-sen niye ayrılıyorsun ki yurttan
-sen yokken ben ne yapacağım burada
-tamam sen bilirsin
Gece saat 23:30'du o kadar uykum vardı ki dayanamadım uyudum. Hanuel da hemen benden sonra uyumuş sabah Hanuel kaldırdı her zaman ki gibi ama bu sefer çok kötü bir şekilde kaldırdı, kafamdan aşağı bir sürahi soğuk su dökerek uyandırdı. Öyle bir kalktım ki bir daha uyuya bileceğimi sanmıyorum...
Sabah dersine girdikten sonra yurttan çıktık konsolosun evine giderken yine ilk zaman olduğu gibi Hee-Young öğretmen gelip aldı bizi yoldayken konuyu açmak istedim bu yüzden arabayı sağda bir yerde durdurmasını ve onunla çok önemli bir konuyu konuşmam gerektiğini söyledim. O da hiç itiraz etmeden yaptı;
-ne konuşacaksın benimle bakalım yoksa kararını verdin mi?
-evet kararımı verdim. Size şimdiye kadar bana ve arkadaşıma karşı gösterdiğiniz sevgi saygı ve yardımlarınızdan dolayı teşekkür ederim ama ben teklifinizi kabul edemem
-neden kabul etmiyorsun bir sorun mu oldu ailen mi istemedi yoksa (ağlamaya başladı, çok kötü ağlıyor. Biri şunu sustursun yaa)
-annemle konuştum o da istemedi.
-Annen mi?
-evet
Nedenini bilmiyorum ama birden sinirlendi ve "tamam canım siz şimdi yurdunuza geri dönün" dedi. Ama bir şeyler planladığı belliydi ama ne?...