Bölüm 3

12 2 0
                                    

Bulut

1989 yılında Gelibolu'da doğdum. Annem ve babam ben bir aylıkken boşanmışlar. Annemin yanında kalıyorum. Babamı sadece hafta sonları görebiliyorum. Gerçi o beni göreceğine pek sevinmese de mecburen görüşüyoruz. Çünkü;bende onu göreceğime sevinmiyorum.

Annem ve babam, annem bana beş aylık hamileyken evlenmişler. Annemin karnı belli olmaya başlayınca ve annem de hamile olduğunu geç fark edince aldıramamış. Evlenmek zorunda kalmışlar. Zaten ben doğduktan sonra hemen boşanmışlar. Bir ay sonra. Ben doğup babamın soyadını alana kadar beklemişler sonra boşanma işlemleri falan derken aradan bir ay geçmiş.

Bu anlattıklarımdan çok net anlaşıldığı gibi annem ve babamın bir gecelik kaçamak ilişkisinin resmi belgesiyim ben. Babam tarafından hiç sevgi görmedim. Hoş annem tarafından da görmedim. Mecburen annemin yanında kaldım. Dokuz ay boyunca karnında taşıyıp, dokuz ay boyunca içinde bir canlıyı kendi parçasını fazlasıyla hissedip, onun hareketlerini saniye saniye anlayıp, nasıl oluyor da bana karşı sevgi hissetmiyor?Her fırsatta bunu düşünmüşümdür. Benim başıma böyle bir şey gelse ne yapardım? İlk önce tek gecelik ilişkiye sonuna kadar karşıyım. Zaten evleneceksin evlenince de kardeş gibi yaşamayacaksın haliyle... Haydi diyelim ki ilişkiye girdim. Kendi salaklığımdan başıma gelen bebeğe suç atıp onu sevmezlik etmem. Sonuçta benim bir parçam. Her ne olursa olsun benim özelliklerimi de taşıyor, ayrıca soyumu devam ettirecek olan o değil mi?

Annem bana hamileyken babamla evlenme kararı alıp birbirlerine çok mutlu olacaklarına dair söz vermişler. (Beni de çok seveceklerine.) Ama evliliklerinin dördüncü ayında yani annem bana dokuz aylık hamileyken babam annemi, daha önce tek gecelik kaçamakları olan ve evlilik dışı bir çocuk doğuran bir kadınla aldatmış. Aslında annem ve o kadın arasında seçim yapmak gerekirse annemin durumu daha iyi. Tamam daha önce tek gecelikleri olmuş olabilir ama ilk babamın çocuğuna yani bana hamile kalmış. Ama o kadın hem daha önce ilişkiler yaşamış hem de babamın çocuğunu doğurmamış. Ama kadın zeki... Zekasını ve her kadına verilen aslında isteseler her zaman her yerde her şekilde kullanılabilecek kadınlık özelliklerini kullanmış. Annemde güzel, ama fazla zeki bir kadın değil. Zaten hep dediğim gibi bir kadın güzelse yoldaki erkeğin dikkatini çeker ve kendine baktırır, ama kadın zeki biriyse çirkinde olsa erkeği elinde tutar... Güzel kadın bir-iki saniyelik bakışta biter ama zeki kadın istediği kadar elinde tutar, istediği zaman bırakır...

Haydi annemi ve babamın karısını bırakalım. Hayat kadınları nasıl yapıyor bunu? Birde para alıyorlar karşılığında.Aslında bizimkilere bakarsak hayat kadınlarınınki akla daha yatkın. Madem illaki ilişkiye gireceksin bunu yapmadan duramıyorsun ve hiç çekinmiyorsun, karşılığında para almak daha mantıklı.

Karşıma bir hayat kadını çıksa keşke. Ona sormak istediğim çok soru var. Ayrıca söylemem gereken de. Acaba konuşsam onu bu yoldan vazgeçirebilir miyim? Belki geçer. Hem sevap işlemiş olurum.

Annem ve babam İzmir'de yaşıyorlar. Ben yazları onların üzerindeki yükü hafifletmek için anneanneme gidiyorum. Gelibolu'ya...

Gelibolu'da benim vazgeçilmezim. Yazları oraya gitmezsem eksik hissediyorum kendimi. Yazları oraya gittiğim her sabah, saat dokuzda iskelede yürüyorum biraz kahvaltıdan önce. İskelenin de her saatinde çok tanıdık ve bir o kadar da yabancı bir havası var. Her gün her saatinde farklı bir sihir gizli sanki içinde. Öyle olmasa zaten her sabah adım adım yürümem onu. Kendimi bildim bileli tekdüzelikten nefret ederim. İskelenin de tek düze bir havası olmadığı için ondan vazgeçemiyorum zaten. Bir süre yürüyorum sonra denizin tam kenarına atılmış betonun üzerindeki banklardan birine oturuyorum. Sonra banktan sıkılıp denize daha yakın olmak istediğimi fark ediyorum. Kalkıp betona oturuyorum ve ayaklarımı denizin dibindeki kayaların üzerine koyuyorum. Her sabah yaşıyorum bunu. Her sabah sıkıldığımı unutuyorum, çünkü; her sabah farklı bir iskeleyle karşılaşıyorum. Sonra beni sinir eden mide gurultumdan denizin sesini duyamıyorum. Acıkmasam akşama kadar saniye saniye gözlemlerim sihrini ama kahvaltı etmeyince midem bu duruma pek duygusal bakamıyor maalesef. Her sabah geldiğim de beni gülerek aynı sıcaklığıyla kucaklayan, içine alan iskeleyi bırakıp kahvaltı etmeye gitmek zorunda kalıyorum.

O...(n)larHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin